17.11.2021

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI KARABIYIK: BAĞIŞLARA DAYANAN BİR MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI BÜTÇESİ OLAMAZ

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi ve eğitim politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Genel Başkan Yardımcısı Karabıyık şöyle konuştu:
Biliyoruz ki eğitime ayrılan bütçe bir ülkenin eğitime verdiği önemin temel göstergesidir. Özellikle de öğrenci başına düşen eğitim harcamaları, eğitim bütçesinin ulusal gelire oranı gibi veriler biliyoruz ki son derece önemli.
Ülke genelinde tüm eğitim kademelerinde 26 milyon öğrenci bulunuyor. 83 milyonluk nüfusumuz göz önüne alındığında, nüfusun yüzde 31,12'si eğitimde olduğunu görüyoruz. Buna rağmen eğitime ayrılan bütçenin gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 3,47. Diğer ülkelere baktığımızda, bu oranın en az yüzde 4,2 ile yüzde 8 arasında değiştiğini görüyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yetersiz olması, Millî Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluklarını yerine getirememesine de neden oluyor. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı Bütçesinin Merkezî Yönetim Bütçesi içerisindeki payının sürekli azalıyor olması, vatandaşların eğitim harcamalarının artmasına sebep oluyor. Bu da yoksulluğun olduğu yerlerde eğitime erişimdeki eşitsizlikleri derinleştiriyor ve fırsat eşitsizliğini kaçınılmaz olarak daha da büyütüyor.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinden yatırımlara ayırdığı paya baktığımızda, 2002 yılında yüzde 17,18'lerde olan bu payın geçen yıl yüzde 4,65 seviyesinde gerçekleştiğini, bu yıl ise covid ortamında anlamlı olmayan bir artış ile yüzde 8,05 olarak gerçekleştiğini görüyoruz.  MEB “Hedeflerimiz var” diyor; ancak bu rakamlar hedefleri gerçekleştirecek bir bütçeye tekabül etmiyor.
Ülkemizde artarak devam eden derslik ihtiyacını hepimiz biliyoruz. Geçmiş yıllara bakıldığında iktidarınız döneminde, en az yılda 11 bin derslik yapılsa da, son birkaç yıldır bağış gelmeden çivi çakılmadığını görüyoruz. Salgın şartlarında ve mevcut derslik ihtiyacına rağmen geçen yıl artan derslik sayısı sadece 5.624. Bu sayı da yeni yapılan değil, inşası tamamlanan derslikler.
Eğitime erişimdeki tabloya baktığımız zaman 2.4 milyon öğrencinin EBA'ya erişemediğini biliyoruz. Buna rağmen, çoğu bağışlarla olmak üzere yalnızca 600 bin tablet dağıtıldı; ancak eğitime erişemeyen öğrencilerin tablet ihtiyacını karşılamak MEB bütçesinin yaklaşık yüzde 1,5'yla mümkündü.  Millî Eğitim Bakanlığı bağış gelirse derslik yapıyor, bağış gelirse tablet alıyor, bağış gelirse hatta öğretmenlere meslek içi eğitim verebiliyor. Bağışlara dayanan bir Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi olamaz.
Eğitime erişimdeki eşitsizlikler, YKS ve LGS’ye giren öğrenciler arasındaki başarı farklarına yansıdı. Daha iyi koşullarda eğitim alan ve yoksul olmayan ailelerin çocuklarının başarısını net bir şekilde görüyoruz. Millî Eğitim Bakanlığına yeterli bütçe verdiğinizde yoksulluğun aileden çocuğa geçmesini de önlemiş, engellemiş olacağınızı unutmamalıyız!
Değerli basın mensupları,
Öğretmenlerimizin sorunlarını hepimiz biliyoruz. 700 bini aşkın öğretmen atama beklerken, yüzbinlerce öğretmen ihtiyacı resmi verilere yansımışken, geçtiğimiz yıla göre resmi okullarda öğretmen artışı sadece 7.154 olarak gerçekleşti. Pandemi şartlarında öğretmen ihtiyacını, boş geçen dersleri, ihtiyaçtan görevlendirilen ve sayısı 83 bine ulaşan ücretli öğretmenlerimizi de göz önüne aldığımızda, bu artışı kabul etmek mümkün değil.
Değerli basın mensupları,
4+4+4 sisteminin ilk mezunları geçen sene verildi ve bu öğrencilerin Liselere Geçiş Sınavı’ndaki başarısı geçen sene ortalama yüzde 11 düştü. 
Bu arada yükseköğretime ortaöğretimden geçen öğrencinin aldığı eğitimdeki eksikleri de unutmamak gerek.
Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda 40 temel matematik, 40 Türkçe, 10 fen, 10 sosyalden soruların yanıtlandığı TYT oturumunda, 40 temel matematikten 1 net bile yapamayanların sayısı geçen yıl 900 bindi; bu yıl 1 milyonun üzerine çıktı.
Diğer taraftan, yükseköğretimde yaşanan sorunlara baktığımızda, 2006'dan bu yana "her şehre bir üniversite" mantığıyla ve meslek envanteri yapmadan açılan fakülteleri, bölümleri, verilen kontenjanların ardından gelinen nokta, bir işsizler ordusu, ortaya çıkan “ev genci” gerçeği ve boş kontenjanlar ile karşı karşıyayız.
Size bu yıla dair boş kontenjan verilerini paylaşayım… Bu yıl 250 bin kontenjanın boş kaldığı bilgisi kamuoyuna yansıdı. Bazı bölümler boş kontenjanları ile daha fazla ön plana çıkıyor.  Bu durum ayrıca, piyasanın ihtiyacı olan meslek ve donatıda eleman yetiştirilememesine ve biriken mezunların kendi meslekleri dışında farklı işlerle geçimini sağlamak zorunda kalmasına sebebiyet veriyor. Bu nedenle fakülte ve bölümler, kesinlikle meslek envanteri yaparak, var olan ihtiyaca göre açılmalı ve kontenjan verilmelidir.
Üniversitelerde akademik özgürlükler de gün geçtikçe kötüye gidiyor. Akademik özgürlükte 175 ülke arasında 170. sıradayız! Akademisyenler korkuyor, aidiyet duygusunu kalmadı, cemaatler üniversitelere yayıldı, üniversitelerde genel olarak rektör sorunu var, ki bu rektörler seçimle gelmeyen rektörler. Akademilerde çalışma barışı bozuldu; yaşanan gerçeklerle akademinin durumu böyle. 
Üniversitelerin performanslarını arttırabilmeleri, her şeyden önce bilimsel, yönetsel ve mali özerklik ile ilgili olup, ayrılan bütçe, liyakatle belirlenen atamalar, seçilmiş rektör ve yeterli sayıda kadro ve araştırmacı ile mümkün olacaktır. Bunun önemini hep vurguluyoruz, tekrar hatırlatmak istiyorum…
Nitelikli ve kaliteli yükseköğretim, öncelikli hedeflerimizden biridir. Ve buradan yinelemek istiyorum: İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde de ifade ettiğimiz gibi, üniversitelerimizi, her türlü düşüncenin özgürce tartışılabildiği, her türlü bilimsel çalışmanın özgürce yapılabileceği ortamlar haline getireceğiz. Çünkü biliyoruz ki, üniversitelerin bilimsel, yönetsel ve mali özerkliği çok önemlidir. Bilim üretemeyen üniversiteleri olan ülkeler dışa bağlılığa mahkumdur.
Değerli basın mensupları,
Türkiye'nin geleceği eğitimdedir. Ve geleceğimiz için, bilgili, sorgulayan, araştıran öğrenciler yetişecek bir eğitim sistemine acilen ihtiyaç vardır.
İdeolojik çıkar ve siyasi kararları değil, çocukların ve gençlerin maksimum yararını temel alacak bu eğitim sistemi için, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara yürüdüğü şu günlerde, gerçekleştirdiğimiz 7 Bölge Eğitim Toplantılarıyla, 81 ilimizde yaşanan öğretmen açığı, okul ihtiyacı, kapalı köy okulları, derslik sorunu ve eğitim öğrenimin diğer sorunlarına ilişkin görüş ve önerileri alarak, bu doğrultuda çalışmalarımızı zenginleştirmekteyiz. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler