08.07.2021

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI KARACA: “SAMİMİYSENİZ GELİN, CHP’NİN SUNDUĞU REFORM PAKETİNİ YASALLAŞTIRALIM”

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 4. Yargı Paketi’nin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri sırasında, “Gerçek anlamda bir yargı reformundan bahsedebilecekseniz ve samimiyseniz; bu Parlamento, bunu hayata geçirmek istiyorsa gelin, CHP’nin Parlamentoya sunduğu 12 kanunda ve 189 maddede değişiklik içeren reform paketini yasallaştıralım. İşte, nasıl reform olur, hep birlikte orada görelim” dedi.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 4. Yargı Paketi’nin TBMM Genel Kurulu’ndaki dünkü görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün dördüncü yargı paketi üzerinde görüşmeler devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi "yargıda reform" adı altında dördüncü paketini getirdi. Daha öncede İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıklamıştı, ondan öncesinde de yargıda bir strateji eylem planı açıklamıştı ancak bunların hepsi vaatlerdi ve "Yapacağız, edeceğiz idi." ondan öteye hiçbir şey gitmedi.
Benim bölgem Denizli'de bir söz vardır, büyüklerimiz şöyle der: "Vadetmekle vaat tükenmesin, tükenmez; yerine getirmekten Hak saklasın." Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi de yargıda sözde "reform" adı altında vadediyorum ama yerine getirmekten Hak saklasın der gibi paketleri önümüze getiriyor.
Değerli milletvekilleri "yargı reformu" diyenler bakın neler yapıyorlar. Bu zihniyetin yargı reformu yapıp yapamayacağını sizlerin ve bizleri ekranları başında izleyen değerli yurttaşlarımızın takdirine bırakıyorum.
Sezgin Baran Korkmaz'a kendisi hakkında kara para aklamaktan dolayı, dolandırıcılıktan dolayı soruşturma açılıyor; mal varlığına el konuluyor, yurt dışına çıkış yasağı getiriliyor sonra birdenbire bir MASAK raporundan bahsedilerek, gerekçelendirilerek yargı kararıyla mal varlığı üzerindeki tedbirler kaldırılıyor, yurt dışına çıkış yasağı kaldırılıyor ve kendisi yurt dışına uğurlanıyor. Sonra MASAK "Benim böyle bir raporum yok." diyor ve yeniden tedbirler... Ama atı alan da sizlerin dediği gibi Üsküdar'ı çoktan geçmiş durumda. Peki bu kararı veren yargıçlar şimdi nerede? Bu kararı veren yargı mensubu nerede? Şu an o bakan yardımcılığı koltuğunda kendi zevki sefasında. Yargı mensuplarının özlük haklarını, yargı mensuplarının diğer haklarını denetleyen kuruma da üyelik yapıyor. Peki, bu zihniyet sizce reform yapabilir mi?
Bir başka konuyu gündeme getirmek isterim: Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi çok açık, uluslararası sözleşmelerin nasıl yasal statüye kavuşacağı oldukça açık. Bu kürsüde, 2011 yılında, bu Mecliste İstanbul Sözleşmesi tüm siyasi partilerin oy birliğiyle kabul edildi, 6251 sayılı Uygun Bulma Kanunu'yla. 6251 sayılı Uygun Bulma Kanunu hâlâ yürürlükte ama bir gece yarısı bir kişinin -iki dudağının arası- bir kalemle attığı imzayla bugün "İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı." deniyor, "Çekildik." deniyor ama kanun ortada. Peki, ne olması gerekiyordu? Yasama organının iradesi üzerinde yürütmenin hâkimiyet kurduğunun ve yürütmenin, yasama organının iradesine ve kararlarına müdahale ettiğinin açık göstergesidir. Yasama organında, 6251 sayılı Kanun gibi, İstanbul Sözleşmesi'ni uygun bulmama kanununun geçmesi ve ancak bu şekilde çıkılması gerekiyordu. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrılmadığı, yürütmenin hem yasamayı hem de yargıyı tahakkümü altına aldığı bir anlayışın yargıda reform yapmasını beklemek abesle iştigaldir diye düşünüyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen vatandaşlarımız var. OHAL Komisyonu kuruldu. OHAL Komisyonu dört buçuk yıldır o yurttaşların başvurularını karara bağlamadığı için o yurttaşlarımız sivil ölüme terk edildi.
İfade özgürlüğünden bahsediliyor burada, kanunun gerekçesinde. Barış Akademisyenlerinin davalarını hepimiz biliyoruz. Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi, dedi ki: "Katılmasak da, toplumun büyük bir kısmına muhalefet eden bir zihniyet de olsa bir ifade özgürlüğüdür ve bu özgürlük kısıtlanamaz; hak ihlali kararı." Peki, ne oldu? İki yıldan beri o akademisyenler görevlerine dönerek bilim üretmek için işlerinin başına getirilmedi, OHAL Komisyonunda bekletiliyor.
Aslında OHAL Komisyonunda bekletilmemenin yolunu yenice hepimiz öğrendik. Ne mi? Yani, tanıdığınız en az 2 Süleyman ahbabınızın olması gerekiyor; yoksa Anayasa Mahkemesi kararının, yargı kararının bu Komisyon üzerinde maalesef hiçbir etkisi yok. Şimdi, bu zihniyetin burada bir yargı reformu yapacağına inanmak mümkün değildir. Eğer gerçekten bir yargı reformu yapmak istiyorsak, gerçekten bu ülkenin üzerindeki bu ciddi yargı buhranına son vermek istiyorsak -evet, bütün arkadaşlarım ifade etti- bir zihniyet değişikliği gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak "Gerçek bir yargı reformu nasıl olur?" diye düşünüp uzun uğraşlar sonucu hazırladığımız 12 kanunda, 189 maddede değişiklik içeren bir teklifimizi Parlamentoya sunduk.
Ya, gerçek anlamda bir yargı reformundan bahsedebilecekseniz ve samimiyseniz; bu Parlamento, bunu hayata geçirmek istiyorsa gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin Parlamentoya sunduğu 12 kanunda ve 189 maddede değişiklik içeren reform paketini yasallaştıralım. İşte, nasıl reform olur, hep birlikte orada görelim.
Evet, bu ülkede, bir yargı reformu gerekiyor; bu ülkede, bir zihniyet değişikliği gerekiyor; bu ülkede, bir reform gerekiyor ama bu ülkede, bugün için en büyük reform, bu milletin önüne getirilecek olan sandıktır, hemen erken seçimdir ve milletin size "Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz." diyeceği o seçim kararını almaktır diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler