16.12.2020

CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ VE DIŞİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ÇEVİKÖZ’ÜN BASIN TOPLANTISI

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Sözcüsü Ünal Çeviköz, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şu değerlerndirmede bulundu: 
Değerli Basın Mensupları,
2020 yılının sonuna yaklaştığımız günlerde Türkiye önce Avrupa Birliği, ardından ABD tarafından bazı yaptırım uygulamaları ile karşı karşıya kaldı. 
Bu yaptırım kararlarının ülkemizin birçok kurum ve kuruluşuna üye olduğu, Avrupa Birliği ile de üyelik müzakerelerini yürütmekte olduğu geniş Batı camiası ile olan ilişkilerine bir zarar vermemesi, sadece CHP'nin değil tüm yurttaşlarımızın ortak arzusudur. 
10-11 Aralık tarihlerinde Brüksel'de yapılan AB zirvesi öncesinde Türkiye'ye ağır yaptırımlar uygulanması yönünde bazı AB üyesi ülkelerin yoğun bir çaba içinde olduklarını gördük. Bunun yanı sıra, AB ve Türkiye'nin karşılıklı menfaatlerin gözetildiği, yapıcı, sürdürülebilir bir işbirliğinin sekteye uğramaması için çalışan AB üyesi ülkelerin bulunduğunu da memnuniyetle gözlemledik. 
CHP olarak Ankara'da AB ülkeleri Büyükelçilikleri nezdinde yaptığımız girişimlerde Türkiye ile AB arasındaki makasın açılmamasının her iki tarafın da yararına olacağı yönündeki düşüncelerimizi dile getirdik. Bu konuda olumlu tepkiler aldık. Zirve sonunda AB'nin pozitif gündemi masada tutmaya devam etmesini memnuniyetle karşıladığımızı bu konuda 11 Aralık 2020 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında dile getirdik.
Yurttaşlarımız Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinde bir kesintiyle karşılaşılması tehlikesinden ciddi endişe duymaktadırlar. Böyle bir gelişme Türkiye'yi sadece Batı'dan uzaklaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda Batı ile Doğu arasındaki önemli bir bağın da kopmasına yol açacaktır. Bunu ne doğu ve güney komşularımız, ne de batı komşularımız istemektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin üzerinde bu bağın sürdürülmesini sağlamak adına önemli bir yükümlülük bulunmaktadır. Öte yandan, AB'nin de Türkiye'nin doğu ve güneyindeki komşu coğrafyalara erişebilme, yapıcı ve sürdürülebilir bir ilişkiyi canlı tutma açısından Türkiye'nin öneminin ne kadar stratejik olduğunun bilincinde olduğunu düşünüyoruz.
Önümüzdeki dönemde Türkiye ile AB arasındaki pozitif gündemin canlandırılması için atılması gereken adımlar bellidir. Türkiye'nin, iktidarın da vaat ettiği ve sıklıkla dile getirdiği gibi, ciddi, inandırıcı, kalıcı ve güvenilir yapısal reformları hayata geçirmesi şattır. İktidarın özellikle yargı reformu ve ekonomik alanda yapısal reformlar konusundaki vaatlerinin gerçekçi biçimde şekillenmesi için CHP olarak yakın takipte olacağız. Bu konu sadece iktidarın herhangi bir dosyası değil, Türkiye'de evrensel demokratik değerlere inanan tüm yurttaşların ortak meselesidir.
Benzer bir durum ABD ile Türkiye arasında da belirmektedir. Türkiye'nin Rusya’dan S-400 füze sistemi alımına ilişkin olarak ABD’nin yaptırım uygulama (CAATSA 231) kararı 14 Aralık 2020 tarihinde açıklanmıştır. Tek taraflı olarak alınan bu kararı haksız bulduğumuzun ve kınadığımızın altını bir kere daha çizmek istiyorum. ABD’nin almış olduğu yaptırım kararı iki müttefik arasındaki sağduyu ve karşılıklı saygı ilkesi ile bağdaşmayan bir nitelik taşımaktadır.
Bulunduğumuz coğrafyada Türkiye'nin güçlü bir hava savunma sistemine ihtiyacı olduğu uzun zamandan beri bilinmektedir. Bu konuda çeşitli girişimler yapılmasına rağmen sonuç Türkiye'nin S-400 füze savunması sistemini seçmek zorunda kalmasına yol açmıştır. Türkiye'nin bu kararının, doğru veya yanlış, rasyonel veya irrasyonel olduğu tartışması günümüz koşullarında herhangi bir sonuca varmamıza yardımcı olamamaktadır. Şu sırada üzerinde durulması gereken konu, Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğidir.
Türkiye'ye uygulanan yaptırım kararının haksız, onur kırıcı ve ulusal bir duruşu gerekli kılan bir gelişme olduğunu düşündüğümüzü burada bir kez daha kuvvetle vurgulamak isterim. 
Değerli Basın Mensupları,
Söz konusu karar ABD ile Türkiye arasında on yıllardır süren müttefiklik ilişkisine ciddi bir darbe niteliğindedir. Maalesef ABD-Türkiye ilişkilerinin zemini son zamanlarda kurumsal bir yapıdan koparılmıştır. Yapılması gereken bu ikili ilişkilerin kurumsal niteliğinin yeniden hayata geçirilmesi olmalıdır.
ABD yönetimi, Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından 1975 yılında Türkiye'ye 3 yıl boyunca uyguladığı silah ambargosundan bu yana, 40 yılı aşkın bir süredir böyle bir yola başvurmamıştır. Böyle bir yaptırım kararı almak yerine meselenin çözümü için diyalog yoluyla bir arayış içinde olunması elbette beklenirdi. Her şeye rağmen, yaptırım kararı alınmasının diyalog kanallarını kapatmayacağına, diplomasinin ve aklıselimin hakim olacağına inanıyor, bu konuda CHP olarak üzerimize düşeni yerine getirmeye de hazır olduğumuzu vurgulamak istiyoruz. 
CHP olarak biliyoruz ki diğer NATO üyesi ülkeler de ittifakın önde gelen bir ülkesine, hele hele o ülkenin savunma sanayiine böyle bir yaptırım uygulanmasından rahatsızlık duyacaklardır. Neticede bu karar sadece Türkiye’yi etkilemekle kalmayacak, NATO’nun stratejik savunma yeteneklerine de olumsuz etkide bulunacaktır. Dolayısıyla bu karar, Türkiye özelinde gibi görünse de, tüm NATO ülkelerini ve tüm ittifakı ilgilendirmektedir.
Değerli Basın Mensupları,
S-400’lerin alınmasında nasıl bir süreç izlendiğini kamuoyunun bildiği düşüncesindeyiz. Bugün tekrar bu konunun gündeme gelmesine gerek olmadığını düşünüyor, daha önceki tartışmaları bugünün konusu olarak görmüyoruz. 
Savunma sanayimize uygulanan yaptırım kararının, tıpkı Tank Palet Fabrikamızın Katar’a satılışı gibi, Türkiye için aynı derece zafiyet yaratacak bir gelişme olduğunu düşünüyoruz. Yaptırımların kaldırılması ve bu krizin aşılması yönünde gösterilecek her türlü çabayı destekleyeceğimizi de buradan bir kere daha kuvvetle tekrarlıyoruz.
Gerek AB, gerek ABD, Türkiye'nin dış politikasında önemli yere sahiplerdir. Türkiye de AB ve ABD açısından önemli bir stratejik aktördür. Bu ilişkilerin yeniden yapıcı bir niteliğe kavuşturulması tüm Türkiye'nin hedefi olmalıdır. Biz CHP olarak bu hedefe yönelik sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz. İktidarı da aynı bilinç, sorumluluk ve sağduyu ile çalışmaya davet ediyoruz.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler