07.11.2021

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, İSTANBUL'DA ÜYE KATILIM TÖRENİNE KATILDI

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen üye katılım törenine katıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, pandemi döneminde İstanbul'da CHP’ye üye olan 39 bin 471 üyeyi temsilen bazı üyelere rozetini taktı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi: Öncelikle böylesine güzel bir toplantıda partimize yeni katılan kardeşlerimle beraber olmaktan son derece mutluyum. Bizim birbirimizi anlamamız lazım, siyaseti anlamamız lazım. Siyaset ne için yapılır? Halk için yapılır. Siyaset cebi doldurmak için yapılmaz, siyaset toplumu ayrıştırmak için yapılmaz, siyaset toplumu bölmek için yapılmaz, siyaset kimlik üzerinden yapılmaz, siyaset inanç üzerinden yapılmaz, siyaset yaşam tarzı üzerinden yapılmaz. Siyasetin konusu herkesin işi var mı, herkesin aşı var mı, herkes mutlu mu, Türkiye itibarlı mı, Türkiye büyüdü mü, Türkiye birilerine el avuç açtı mı, açmadı mı, Türkiye’nin sorunları var mı ve biz bu sorunları nasıl çözeceğiz? Siyasetin konusu bu. Öyle bir noktaya getirdiler ki bizi komşumuzun kimliğini soruyoruz, komşumuzun inancını soruyoruz, komşumuzun yaşam tarzını soruyoruz. Komşu komşudur. Babalarımız, dedelerimiz öğretti komşu komşunun külüne muhtaçtır. Peki komşu komşunun külüne muhtaçsa ve berabersek, düğünde berabersek, cenazede acıyı paylaşıyorsak o zaman neden bu ayrışma. Şundan emin olmanızı isterim. Geçmişte bizim de hatalarımız oldu, bizimde eksikliklerimiz oldu onu da söylüyorum. Özellikle yeni gelen kardeşlerime söylüyorum. Bütün o hataların hepsini telafi ettim ve edeceğim. Bütün eksikliklerimizi telafi ettim ve edeceğim. Bu parti gerçek anlamda adı üstünde halkın partisi olacak halkın partisi. Halkın partisi ne demektir? Adaletten yana olan partidir, hukuktan yana olan partidir, sevgiden, barıştan, hoşgörüden yana olan partidir. Öyle olmak zorundadır. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa ve siyaset organı onu görmüyorsa, onun açlığını istismar ediyorsa o siyaset siyaset değildir. Siyaset hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmektir. Eğer bu ülkede hala insanlar pazar artıklarından besleniyorlarsa, evlerine ekmek götüremeyen binlerce insan varsa, çocuğunu yatağa aç yatıran anne varsa öyle siyaset olmaz. Öyle siyaset yere batsın. Siyaset herkesin karnının doyduğu, herkesin özgürce düşüncesini ifade ettiği bir alandır siyaset. Benim gibi düşünmeyene siyaset saygı göstermek zorundadır. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değildir. Bizim atalarımız söylemiş akıl akıldan üstündür. Ne demektir bu? İstişare demektir. Ne demektir bu? Bir araya gelin oturun konuşun demektir. Şimdi biz düşünmeyeceğiz, hiçbir şey yapmayacağız bir kişi karar verecek hepimiz ona uyacağız. Biz robot muyuz? Aklımızı kullanacağız, dostluğumuzu geliştireceğiz, ayrışmayı bitireceğiz ve bu ülkenin sorunlarını ve kendi sorunlarımızı çözeceğiz. Halkla beraber çözeceğiz, birlikte çözeceğiz. Ayrışmayı değil, beraberliği savunacağız. Bunu yaptığımız zaman zaten millet oluruz, tasada ve kıvançta beraber oluruz.  Bana çok saldırılar oldu ben bunu biliyorum. Linç girişimleri oldu bunları da biliyorum. Ama hiçbir şey beni bu millete hizmet etmekten alıkoyamaz bunu bilmenizi isterim. Benim siyaset anlayışım şöyledir; rahmetli Ecevit söylerdi ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’. İstediğimiz budur. Belediye Başkanı arkadaşlarıma söyledim, Belediye Başkanı seçildikten sonra sakın ola ki, bu mahalleden bana az oy çıktı ben oraya hizmet götürmeyeceğim demeyeceksiniz. Tam tersine fakir mahallelerden başlayarak hizmeti götüreceksiniz. Kreş mi olacak önce fakir mahallede yapacaksınız. Anne çocuğunu güven içinde getirecek kreşe bırakacak, taziyeye gidecek, düğüne gidecek, alışverişe gidecek ve bilecek ki, benim oğlum, benim kızım, benim evladım güvenli bir yerdedir. Okuldadır, arkadaşlarıyla beraber oynuyor, öğretmeni başında, yemeğini yiyor, altını temizliyor, yeri geldiğinde uyutuyor ve annesi de akşam geldiği zaman rahatlıkla annesine teslim ediyoruz. Bunu yapacağız ve yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan bunu yapacağız. Yine aynı şekilde bütün Belediye Başkanı arkadaşlarıma söyledim, bir insan nerede ibadet etmek istiyorsa bütün ibadethaneleri tertemiz yapacaksınız. Cami mi, cem evi mi, kilise mi, havra mı nerede Allah’a ibadet etmek istiyorsan kardeşim git en temiz, en güzel yerde Allah’ına ibadet et. Hiç kimsenin inancına bizim müdahale etme hakkımız yoktur. Böyle bir şey peygambere bile verilmemiştir. Nasıl oluyor da insanların inançları üzerinden siyaset yapıyoruz. Bunu da kaldıracağız. Adalet. Kainat adalet üzerine inşa edilir. Devlet adaletle yönetilir. Siz adaleti bir tarafa atıp benim gibi düşünmeyen insanları hapse atarsanız orada adalet olmaz. Adalet benim gibi düşünmeyen insana da saygı göstermektir. O da düşüncelerini ifade etsin, o da düşüncelerini anlatsın. Belki ben yanlış düşünüyorum, belki benim yanlışım var.  Bir anlayışım daha onu da partimize yeni katılan kardeşlerime ifade etmek isterim. Politikacıların alkışa değil, politikacıların sağlıklı, tutarlı eleştiriye ihtiyacı var. Eksiğimiz varsa bize söylesinler, yanlışımız varsa bize söylesinler. Biz bazen gerçekleri görmeyebiliriz, biz yanlışta yapabiliriz, hatamızda olabilir. Ama en sağlıklı bilgiyi bize kim verecek? Sokaktaki vatandaş verecek, namuslu gazeteci verecek. Diyecek ki kardeşim sen şu konuda hatalısın bizde bakacağız hatamız varsa düzeleceğiz.  Yine yeni katılan kardeşlerime seslenmek isterim. Hata insana mahsus bir kavramdır. Allah’ın yarattığı canlılar içinde hata insana mahsus bir kavramdır. Çünkü insan aklıyla hareket eder içgüdüleriyle değil. O nedenle hatadan dönmek erdemdir. O nedenle biz hata yaparsak, birileri hata yaparsa ona hatırlatmak, onu uyarmak hepimizin ortak görevidir. O zaman biz doğru yolu bulabiliriz, o zaman doğru hareket etmiş oluruz.  Değerli arkadaşlarım, toplumun en yoksul kesimleriyle birebir ben ve arkadaşlarım ilgileniyoruz. Hiç kimsenin aklına gelmezdi taşeron işçilere kadro vermek. Tam 3 yıl uğraştım tam 3 yıl. Erzurum’da başladım önce bunları örgütledim dernek kurun dedim, sesiniz çıksın dedim. Ben söylüyorum ama Türkiye genelinde dağılıyor bu sizde söyleyin, beraber söyleyelim ve kadro aldık. Emekliler geçinemiyorum diyor. Kurun kardeşim destek vereceğiz iki maaş ikramiye. Ramazan bayramı, kurban bayramı bir dede, bir baba çocuklarına en azından harçlık versin kardeşim. El aleme gelince avuç avuç veriyorlar bu tarafa gelince hepsi cimri. Olmaz. Adalet dediğimiz kavram hepimiz vergi veriyoruz bu verginin hakça dağıtılması lazım. Bize, sizlere hakça dağıtılması lazım. Birisi var asgari ücretle iş bulamıyor, öbür tarafta var 5 yerden maaş alıyor ve üstelik aldığı her bir maaşın miktarı 10 bin liranın üzerinde, 50 bin lira maaş alıyor. Bu mudur adalet? İşsizlik tam bir felaket. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsiz insan kadar tehlikeli bir şey yoktur. Aç ya bu insanlar aç ne yapsın yani bu adamlar? İş bulmak sosyal devletin görevidir. Sosyal devlet kavramı üzerinde de lütfen durun. Sosyal devlet fakirin, fukaranın, garibanın yanında olan devlet demektir. O nedenle anayasa diyor ki, sosyal devlet esastır diye. Biz sosyal devleti unuttuk.  Ayrıca yine bütün Belediye Başkanı arkadaşlarıma, il başkanlarına, ilçe başkanlarına, milletvekillerine söylediğim kural şudur; fakire, fukaraya yardım edecekseniz sakın ola ki onu medyayı çağırıp sıraya dizip onlara tek tek yardım yap televizyonlar göstersin bende fakire yardım yapıyorum. Sakın bunu yapmayın dedim. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. İnsan onurunu koruyacaksınız. O nedenle söylediler ya Ekrem Bey süt dağıtacaktı hala dağıtmadı. Oysa aylardır süt dağıtıyordu ama kimse bilmiyordu. Bizim Belediye Başkanlarımızın temel felsefesi budur. İnancımız neyi öngörüyorsa kültürümüzde onu öngörüyor, hukukumuzda onu öngörüyor, adaletimizde onu öngörüyor. Bu çerçevede bir siyaset yapıyoruz. Eğer fakirin, fukaranın hakkını korumazsanız o zaman niye siyaset yapıyorsunuz, hangi gerekçeyle siyaset yapıyorsunuz?  Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi Aile Destekleri Sigortasını getirmek olacak. Söyledim yine söylüyorum, bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. O yatağa aç girerse o gece ben sabaha kadar uyumayacağım demektir. Hiç kimse yatağa aç girmeyecek. Yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Yoksulluğu yönetmek değil aslolan yoksulluğu bitirmektir. Yoksulluğu yönetiyorsunuz. Kim ne kadar fakir olursa bana o kadar muhtaç olacak. Bunu kaldıracaksınız. Yoksulluğu yönetmeyeceksiniz, yoksulluğu bitireceksiniz. Çocuklar, aileler huzur içinde olacak. Yardım? Bu tür yardımları da kaldıracağız. Nasıl yapacağız yardımı? Kardeşim ailenin gelir düzeyi düşükse veya hiç geliri yoksa bankada hesap açacaksın gidecek emekli memur gibi, işçi gibi oradan sosyal devletin verdiği kaynaktan parasını alacak çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Bitti o kadar. Onun fakir olduğunu bir tek devlet bilecek sosyal devlet. Siz bunu yapacaksınız. Bunu yapmıyorlar. Çağırıyorlar sıraya koyuyorlar ben size yardım yapıyorum diyorlar. Bana makarna veriyor. Belki ben makarna değil kardeşim benim evimin ihtiyacını ben karşılamak istiyorum. Ha şunu da söyleyeyim, Aile Destekleri Sigortasında aileye para verilirken kadının banka hesabına yatıracağız. Çünkü evin en iyi ihtiyaçlarını bilen kadının kendisidir. Çoluk çocuğun ihtiyacını bilir, mutfaktan o sorumludur. Gidecek alacak parasını çekecek, onurlu bir insan gibi, sokakta, caddede yürüyen onurlu bir insan gibi. Devletiyle de gurur duyacak. Diyecek ki, bu devlet beni aç bırakmıyor, açıkta bırakmıyor bu devlet beni. Eğer böyle yaparsanız siyaset siyaset olur. Doğru doğru olur. Bunu yapmadığınız takdirde o zaman vatandaşa niye siyaset anlatıyorsun, neden siyaset diyorsun. Bunun için söylemeniz gerekiyor.  Arkadaşlarımdan bir başka isteğim. Sizden, özellikle kadın kardeşlerimden, hanım kardeşlerimden. Ev eve dolaşacaksınız. Benim bu anlattıklarımı lütfen anlatın. Zaten söylediklerimi yapmazsam niye siyaset yapıyorum ki. Benim ceplerimi doldurmam gibi, dünyalığımı yapmam gibi para merakım hiç yok Allah’a çok şükür böyle bir derdim hiç yok. Siyaset halk için yapılır, millet için yapılır siyaset. Siyaset köşeyi dönmek için yapılmaz. Siyasete girdiğim gün sorarlarsa şunu söyleyeyim, siyasete girdiğim gün bütün malvarlığımı internet sitesine koydum. 27,5 yıl devlette çalıştım malvarlığım budur dedim. Bir tek kuruş dahi hesabını veremediğim hiçbir hesabım yoktur rahatlıkla veririm. Alnımız açık. Haram lokma, kul hakkı yeme en büyük günahtır. Bunu herkesin çok iyi bilmesini isterim. Bizim ödediğimiz vergiler, hanımlar siz bazen musluğu açarsınız bulaşık yıkamak için 5 çeşit vergi ödüyorsunuz o su aktıkça. Elektrik düğmesine basarsınız 4 çeşit vergi ödersiniz. Fırından ekmek alırsınız, çocuğunuza sakız alırsınız, gofret alırsınız hepsinde vergi vardır. Peki bu vergiler nereye gidiyor ve kime gidiyor?  Bir şey daha var siyasette bunu da unutmayın. Bu para milletin parasıdır. Siyasetçiler milletin parasını kullanırlar kendi paralarını değil. Milletin parasını, halkın parasını kullanıyorsan kullandığın paranın hesabını millete vereceksin. Millete hesap vermek siyasetçi için onurlu bir görevdir, şerefli bir görevdir bunu yapacaksınız.  Efendim gençler dediler ki… Hiç meraklanmayın Allah’ın izniyle göreceksiniz hakkı, hukuku ve adaleti bu memlekete getireceğiz.  Gençler konuştular. Bütün gençler unutmasınlar, sizin hayaliniz bu kardeşinizin hedefi olacaktır. Sizin hayalleriniz bizim hedefimiz olacak. Bu hedefleri gerçekleştireceğiz. Gençler sakın ola ki, umutsuzluğa kapılmasınlar sakın ola ki. Türkiye büyük bir ülkedir, Türkiye güzel bir ülkedir. Türkiye’de barışı inşa ettiğimiz zaman, Türkiye’de gerçekten 7 iklim var bu ülkede. Coğrafyamız çok güzel, insanlarımız çok güzel. İnsanlarımızın huzur içinde yaşaması, barış içinde yaşaması, herkesin karnının doyması temel hedefimizdir. Biz bunu yapmak zorundayız zaten. Bazen gidiyorum kanaat önderleriyle konuşuyorum diyorlar ki, biz CHP’yi böyle bilmiyorduk. Diyorum ki, haklısın. Çünkü CHP’yi biz size anlatmadık ki, bizim rakiplerimiz gelip size anlattılar CHP’yi. Peki bunun sorumlusu kim? Sorumlusu biziz. Gitmedik halka, kendimizi anlatmadık. Sırça köşklerde bazen oturduk. Millete bazen tepeden baktık. Bazen böyle çok elit takıldık. Yok artık o. Şimdi halkla beraber hareket edeceğiz. Halkın bütün katmanlarına ineceğiz. Ve beraber birlikte bu ülkenin sorunlarını çözeceğiz.  Ben tek kişiyim ama biz milyonlarız. Aynı hedefe kilitlenmiş milyonlarız. Gücümüzü birleştirebilirsek bu ülkeye huzuru, bu ülkeye demokrasiyi, bu ülkeye barışı getireceğiz. Hapishanelerde binlerce insan var. Haksız hukuksuz yere yatan binlerce insan var. Anlattım bugün bir televizyon kanalında. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra bir kadın öğretmen Ankara’da gözaltına alındı. Olabilir suçludur değildir beni ilgilendirmez. Ama yeni doğum yapmış bu kadıncağız. Çocuğu vermiyorlar anneye. Oysa o çocuğun süte ihtiyacı var. Konuşma yaptım ve dedim ki, bu çocuğu anneyle buluşturun. Bana yönelik ilk suçlama ilk suçlama sen FETÖ’cüsün. Ya kardeşim nereden çıktı? O çocuk daha masum, o çocuğun anne sütüne ihtiyacı var ve o çocuğun doktor mu, başka birisi mi hangi saatlerde, kaç saatte anne sütüne ihtiyacı var ve o çocuğun anneye teslim edilmesi lazım. Kimi savunuyorum? Adaleti savunuyorum. Kimi savunuyorum? Yeni doğan bir masum çocuğu savunuyorum. Ama biz suçlanıyoruz. Adaleti savunmak müthiş bir şeydir. Adaleti savunmanın bedelleri de vardır ama biz bunu beraber yapmak zorundayız, birlikte yapmak zorundayız. Dünyanın düzenini adalet üzerine inşa etmişse yüce yaradan adaleti her yerde savunmak zorundayız. Beni sever sevmez, bana karşı olur olmaz o ayrı bir şey ama adalet herkes için olmak zorundadır. Bunu da savunacağız. Gençler dediniz ki, bize parmak sallayanı sevmiyoruz. Meraklanmayın size kimse parmak sallayamaz, öyle bir cesareti de kimse gösteremez buna engel olacağım hiç endişe etmeyin.  Efendim geldiniz ama yeni gelen kardeşlerime söylüyorum, partimize üye olan kardeşlerime söylüyorum geldiniz ama önemli bir sorumluluk üstleniyorsunuz. Bu söylediklerimi yapmak üzere önemli bir sorun üstleniyorsunuz. Adaleti savunacaksanız buraya gelin, hakkı hukuku savunacaksanız buraya gelin. Yoksulların, garibanların hakkını, hukukunu savunacaksanız buraya gelin. Birlikte, beraber sorunları çözmek için kardeşçe birlikte beraber çalışacaksak buraya gelin. Burası halkın partisi. Gerçekten de birlikte çok şeyi değiştiririz. En kötü günlerimiz böyle olsun ama iyi günlerimizi yaşatacağız. İyi günlerimizi, güzel günlerimizi, onurlu bir Türkiye’yi ayağa kaldıracağız. Kadını, erkeği, yaşlısı, genciyle, doğulusu, batılısı, ortası neyse kuzeyi güneyi hep beraber bu zengin coğrafyada hepimiz huzur içinde ve barış içinde yaşayacağız. Göreceksiniz ne kadar güzel bir Türkiye’yi hep beraber inşa ediyoruz. Herkes şu aklımıza ve şu mübarek ellere inansın. Gerçekten aklımıza ve ellerimize inanalım, gücümüze inanalım. Bunları yaptığımız zaman çözülmeyecek hiçbir sorunumuz yok. Biz bütün sorunları aklımızla, mantığımızla, bilgimizle, birikimimizle ve danışarak çözebiliriz. Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler