28.10.2021

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TOPLU AÇILIŞ VE TEMEL ATMA TÖRENİ'NE KATILDI

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla Büyükşehir Belediyesi Toplu Açılış ve Temel Atma Töreni'ne katıldı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi: Efendim hepinize yürekten teşekkür ederim. Sayın Başkanımızı büyük bir dikkatle dinledik. Aslında anlatacağı çok şey var ama zamanın kısıtlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu dar zaman içinde yaptığı hizmetleri, diğer Belediye Başkanı arkadaşlarla arasındaki dayanışmayı, dayanışma kültürünü gayet güzel ifade etti. Hepinizin huzurunda, başta Sayın Gürün olmak üzere bütün Belediye Başkanı arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim verdiğiniz hizmetler için.


Hizmeti Muğla’ya veriyorsunuz, Muğlalılara veriyorsunuz. Gerçekten de Muğla Türkiye’nin gözbebeği kentlerinden birisi. Olağanüstü güzel bir tarihi var, zengin doğası var, güzel insanları var. 81 ilden pek çok vatandaşı kucaklayan bir kentimiz, dolayısıyla bu kentte yaşamak aslında bir ayrıcalık. Tabi bu ayrıcalığa keyif katan da belediyenin verdiği hizmetler. Belediye Başkanlarımız ne kadar güzel hizmet verirlerse, vatandaşlar yaşadıkları kentte ne kadar rahat ederlerse, o kadar güzel bir ortam oluşmuş olacak.
Arkadaki tabloda yapılan ve yapılacak olan çalışmalar, yatırımlar bir şekliyle dillendirilmiş ama altında rakamlar var dikkat ederseniz, her yatırımın kaça mal olduğu yazılı. Belki bizim çok fazla dikkat etmediğimiz bu ayrıntı, aslında demokrasinin temelini belirleyen bir ayrıntıdır. İyi ahlakı, harcadığı paranın kendisine değil de vatandaşa ait olduğunun bilincinde yapılan bir çalışmadır bu. Hangi yatırımı kaç liraya yaptı. Biz eğer bunu yakalayabilirsek, hepimiz ödediğimiz verginin hesabını sorabilirsek o zaman bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Yatırım yapıyorlar merkezi hükümet. Yapın tabi. Ama kaça yapıyorsunuz? Ticari sır. Neyin ticari sırrı? Parasını ben ödeyeceksem bunun ticari sırrı mı olur? Parasını vatandaş ödüyor, üstelik doğduğu andan itibaren ödüyor. O zaman devletin şeffaf olması lazım Osman Başkanın şeffaf olduğu gibi. Harcadığı her paranın hesabını Muğlalılara veriyor. Arzu eden Muğlalı da gider bakar, yatırımlar nasıl yapılıyor, harcanan para ne kadardır bunu görür. Ve yine Başkan çok rahat şunu söylüyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşları diyorlar ki, Muğla’nın kredi notu 3A. Olağanüstü bir rakam, olağanüstü bir gösterge. Yani hükümetin aldığı krediden çok daha düşük faizle kredi alma imkanına sahip. Merkezi hükümete uluslararası finans kuruluşları yeteri kadar güven duymazken Muğla Büyükşehir Belediyesine çok daha fazla güven duyuyorlar. Bu aslında Büyükşehir Belediyesiyle Muğlalılar arasındaki güven ilişkisini pekiştiren bir olaydır. Karşılıklı güveni pekiştiren bir olaydır. Zaten bütün hedefimizde bu. Sanmayın bunu sadece Sayın Gürün yapıyor. Bütün Belediye Başkanlarımız en küçüğünden en büyüğüne kadar bütün Belediye Başkanlarımız aynı ilkelerden yola çıkarak hizmet veriyorlar.
7 ilkemiz var bunu belirledik. Birinci ilkemiz şuydu, harcadığınız para sizin paranız değil vatandaşın parası. Dolayısıyla her harcamanın hesabını vatandaşa vereceksiniz. İki; kazandıktan sonra asla vatandaşlar arasında ayrım yapmayacaksınız. Size oy versin veya vermesin bütün vatandaşları kucaklayacaksınız ve eşit hizmet götüreceksiniz. Bir ayrıntı var yoksul mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız, oralarda kreşler açacaksınız. Kadınlar çocuklarını güven içinde getirip kreşe bırakacak ve kentin kendilerine sağladığı imkanlardan yararlanacak. Pazara gidebilecek, alışverişe gidecek, taziyeye gidecek, komşuya, gezmeye gidecek. Ama bilecek ki, çocuğum güven içinde arkadaşlarıyla oynuyor, sosyalleşiyor, karnı doyuyor, uyuyor öğretmenlerin gözetiminde. Bütün bunların hepsi anne için önemli bir güven unsuru. Bunu da yapacaksınız diyoruz. Dolayısıyla yerel yönetimlerde yaptıklarımızın tümünü, daha fazlasını Türkiye genelinde yapacağız bundan hiç kimsenin endişesi olmasın.
Vatandaşların büyük sıkıntıları var biliyorum. Az önce gittik başkanlarla birlikte gezdik vatandaşları dinledik. Tabi az kazandıklarından, girdi fiyatlarının yüksekliğinden, pek çok şeyden şikayet ediyorlar. Aslında bu şikayet sadece Muğla’ya özgü bir şikayette değil. Kars’taydım aynı şikayet benzeri Kars’ta da yapılıyor, benzeri Adana’da da yapılıyor, benzeri Rize’de de yapılıyor. Her yerde maalesef ciddi bir sorun var. Yani önümüzde bir kış var ve gerçekten de bu kış Allah fakir fukaraya yardım etsin, elektrik faturaları, doğalgaz faturaları bütün bunlar gelecektir ve katlanarak gelecektir. Nasıl ödeyecek vatandaş bunları, nasıl bu yükün altından kalkacak? Tepedekiler bunun farkında mı? Emin olun farkında değiller. Yaşadıkları ortamda bunu fark etmiyorlar. Sanıyorlar ki, her şey kendilerinin yaşadığı gibi Türkiye’de böyle bir ortam var. Tam tersine Türkiye’de sarayın yaşam tarzıyla Türkiye’de sıradan vatandaşın yaşam tarzı arasında 180 derece fark var. Büyük sıkıntılar var. Pazarı da gezdik, pazarda da vatandaşların şikayeti var geçinemiyorlar. Asgari ücret 2 bin 825 lira. 2 bin 825 lirayla doğalgaza gelen zam, elektriğe gelen zam, akaryakıta gelen zam, tüm gaza gelen zam bütün bunları düşündüğünüz zaman, bakın bunların içinde daha yiyecek yok. Bir de kira ödediğini düşünün, bir de iki çocuğu olduğunu ve okula gittiğini düşünün nasıl geçinecek bu insan. Bu sıkıntılar hepimizin önünde duruyor ve bir kara kış hepimizi bekliyor.
Sayın Gürün, kara kış için hükümete bir çağrıda bulundum. Vatandaş elektriğini ödeyemeyecek, doğalgaz faturasını ödeyemeyecek ve çok ama çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. Bugün bile 1,5 milyonu aşkın elektriği kesilen hane sayısı var 1,5 milyonu aşkın elektrik faturasını ödeyemediği için. Hadi şimdi ya ödemese bile sonunda geçinebiliyor, elektriği yakmayabiliyor ama ya kışın ne olacak? Ne doğalgaz faturasını ödeyemezse, ya kömüre gelen zam dolayısıyla kömürünü alamazsa nasıl geçinecek?
Hükümete çağrı yaptım Sevgili Muğlalılar. Şöyle söyledim, her şeyden önce bir kara kış fonu kurun, bir fon kurun. Dünya kadar fonunuz var bir de vatandaş için bir fon kurun. Bu vatandaş bu kışı en azından rahat atlatabilsin. Kendilerine şunu da söyledim, benim tavsiyelerimi dinlerseniz sizin oyunuz artabilir ama umurumda değil. Umurumda olan mutfaktaki yangın, evdeki yangın bunu söndürmemiz lazım. Çağrı bu çağrıdır. Vatandaş adına çağrıdır. Eğer bu çağrıyı yapmazsak biz siyaseten görevimizi yapmamış oluruz. Muhalefet partisi olarak şunu söylemek istemiyorum. Batsınlar, daha fazla mağdur olsun vatandaş belki onlara oy vermekten vazgeçebilir. Böyle bir kolaycılığı asla düşünmedim hafızamın hiçbir yerinde de yok. İstediğim bu ülkede hangi partiye oy veriyorsa versin her vatandaşın evinde huzur içinde yaşamasıdır. Bunu istiyorum. Bu olması lazım. Ve önerdim bu fonu kurun, buraya kaynak aktarın. Kaynakta var. Artı şunu söyledim, elektrik faturalarındaki KDV’yi kaldırın. En azından kış aylarında kaldırın. TRT payını kaldırmaları demek elektrik faturalarının yüzde 20 düşmesi demektir. TRT ne yapıyor Allah aşkına. Dolayısıyla TRT payını kış aylarında kaldırın bari vatandaş rahat elektrik faturasını ödeyebilsin. Yine önerdim doğalgaz mutfakta kullanılan, ısınmada kullanılan. Kış aylarında bari KDV’yi, ÖTV’yi kaldırın, vatandaştan vergi almayın, fakir fukaradan vergi almayın. Bari hiç değilse bu adam evinde huzur içinde bir kışı geçirebilsin, daha düşük bir fatura ödeyebilsin. Yine söyledim, kademeli tarifeli sisteme geçin dedim. Belli gelir asgari ücretliler için doğalgazda, elektrikte daha düşük bir fatura, belli bir rakamın üstüne çıktıktan sonra daha yüksek bir fatura alabilirsiniz, daha yüksek bir fiyat uygulayabilirsiniz.
Bakın ne kadar iyi niyetlerle yol gösteriyoruz kendilerine. Çünkü kendileri artık Türkiye’yi yönetemiyorlar. Yönetme iradeleri yok, yönetme kapasiteleri yok. Her geçen gün vatandaşın sırtındaki yük ağırlaşıyor. Buradan çekip çıkarmamız lazım değerli arkadaşlarım.
Cumhuriyetin 98. yılını kutluyoruz. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun, yarın bunu kutlayacağız. Ve ikinci yüzyıla hazırlanacağız. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı. Bir yüzyılda büyük acılar çektik, bir yüzyılda büyük sıkıntılar çektik, geçen bir yüzyılda darbeler oldu. Geçen yüzyılda siyasiler, gencecik fidanlarımız, başbakanlar idam edildi. Dolayısıyla biz ikinci yüzyıla huzur içinde geçmek istiyoruz. İkinci yüzyıla güçlü bir demokrasiyle geçmek istiyoruz. İkinci yüzyıla kadın - erkek eşitliğiyle geçmek istiyoruz. İkinci yüzyıla kadınların sosyal yaşamda, ekonomik yaşamda daha çok yer almalarını istiyoruz. İkinci yüzyılda gençlerimiz işsiz kalmasın, çift diplomalı, üniversiteyi bitirmiş, iki üniversiteyi bitirmiş işsiz bekleyen binlerce gencimiz var. Bunlar olmasın istiyoruz. Türkiye’nin itibarı olsun diyoruz. İkinci yüzyılda hiçbir ülkenin devlet başkanı bu ülkenin devlet başkanına aptal olma dememeli, diyememeli, bunu kabul etmemeliyiz biz.
Gazi Mustafa Kemal cumhuriyeti kurarken kullandığı bir cümle var. “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” der. Yani cumhuriyette hiç kimse kendisini kimsesiz hissetmez. Bu cümle aynı zamanda sosyal devletin temeli demektir. Sosyal devlet güçlülerin karşısında güçsüzleri koruyan devlet demektir. Yani Türkçesi fakirin, fukaranın yanında olan devlet demektir. Biz kara kış fonunu kurun derken elektrik faturalarında, doğalgaz faturalarında en azından kış aylarında KDV’yi, ÖTV’yi indirin derken aslında sosyal devlete vurgu yapıyoruz. Fakirin, fukaranın yanında durması gereken devlete vurgu yapıyoruz. Bunların mutlaka hayata geçmesi gerekir bunu istiyoruz.
Sayın Başkan, sizde elinizden geleni yapın. Yoksulluk envanteri çalışmasını yapıyor Belediye Başkanlarımız. Gerçekten de düşük gelirli veya geliri olmayan ailelerin en azından elektrik, doğalgaz, dolayısıyla karşılaştıkları sorunların çözümü için bir çaba harcayın. Onlar yapmıyorlar ama biz yapacağız. Onlar bunu görmüyorlar ama biz göreceğiz. Onlar bu acıları bilmiyorlar ama biz bu acıları bileceğiz. Onlar kendi vatandaşlarını sevmiyorlar ama biz hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağız ve onları seveceğiz. Onlar kalkan olmuyorlar acılara karşı, biz bütün acılara karşı kalkan olacağız. Çünkü biz yönetmek istiyoruz, güzel yönetmek istiyoruz, doğru yönetmek istiyoruz, ahlakla yönetmek istiyoruz ve yönetimin her aşamasında vatandaşa hesap vermek istiyoruz. Çünkü hesap vermenin düzgün bir siyasetçi için onurlu bir görev olduğunu biliyoruz. Bunu düşünmemiz gerekiyor.
Efendim biliyorsunuz son zamanlarda siyasette sertleşme var. Bana yönelik tehditler var. Hiç ama hiç umurumda değil. Benim en büyük güvencem bu ülkenin saygıdeğer insanlarıdır. Çünkü ben insanlara hizmet etmek istiyorum. Hiçbir ayrım yapmadan insanlara hizmet etmek istiyorum. Kendi ülkeme hizmet etmek istiyorum ve ülkenin itibarını artırmak istiyorum. Terörle mücadele edilecekse terörle mücadeleyi bu ülkenin saygıdeğer polisleri, şanlı şerefli askerleri yapar. Yabancı askerler gelecek Türkiye’de terörle mücadele edecek ve bana da diyorlar ki, buna evet de. Evet dersek cumhuriyete ihanet etmiş oluruz. Bu ülkenin topraklarına yabancı postalların basmasını istemem. Mustafa Kemal’in temel felsefesidir o. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Bayrağımın altında özgürce yaşarım, hiçbir müdahaleyi kabul etmem ve Mustafa Kemal der ki, savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bağımsızlığınız sürekli olmaz. Bağımsızlığı sürekli kılmanın yolu güçlü olmaktan, ekonomik açıdan güçlü olmaktan geçer. Eğer bu ülkenin 83 milyon insanı Londra’daki bir avuç tefeciye faiz ödemeye mahkum edilmişse Mustafa Kemal’in felsefesinden çok uzaklaştığımız görülür. Bu felsefeyi yakalayacağız ve birlikte yakalayacağız. Dostlarımızla beraber hep beraber. Soruyorlar sizin dostlarınız kim? Sevgili Muğlalılar söyleyeyim, bizim dostlarımız esnaflarımız, kasaplarımız, bakkallarımız, kadınlar, çocuklar, gencecik fidan gibi gençler. Çiftçiler, manavlar bütün bunlar bizim dostlarımız. Hiçbir ayrım yapmadan ve bütün bu dostlarıma söylüyorum ki, yarın sandık gelecek sandığa gideceksiniz hep beraber cumhuriyetin ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Gerçek anlamda demokrasiyle taçlandıracağız ve bunu yapacağız.
Gözdağı; ne yaparlarsa yapsınlar feriştahları gelse inandığım yoldan beni geri döndüremezler. Çünkü ben bu ülkeye hizmet etmeye ant içmiş bir kişiyim.
Bugün sarayda oturan şahıs demiş ki, çok büyük sıkıntılar var biliyorum az kaldı. Çok doğru söylüyor az kaldı. İnşallah yakında hep beraber yolcu edeceğiz.
Efendim hepinize saygılar sunuyorum. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler