07.05.2023

13. Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu Kırıkkale’de: Hiçbir Çocuğun Yatağa Aç Girmediği Bir Türkiye İnşa Edeceğim

-“Kırıkkale, entegre savunma sanayinin merkezi olarak inşa edildi. Makine Kimya Endüstrisi burada kuruldu. Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi sistemi olarak inşasında hangi partinin imzası var? O Makine Kimya Endüstri Kurumu’nda binlerce insan çalıştı, alın teri döktüler, evlerine helal ekmek götürdüler. Dolayısıyla orada eğitildiler, çocuklarını üniversiteye gönderdiler, çocuklarını üniversitede okuttular, iş güç sahibi olmasını istediler. Eğer Makine Kimya Endüstri Kurumu’na gerekli yatırımlar yapılsaydı, gerekli destekler verilseydi bugün burası, yani Kırıkkale, Ankara’dan sonra en büyük kentlerden birisi olacaktı.”

-“Taşeron işçileri var aramızda. Benim size sözüm var; devlet taşeron çalıştırmaz, bütün taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağım, göreceksiniz. Devlet taşeron işçi çalıştırır mı Allah aşkına? Devlet kadrolu işçi çalıştırır.“

-“Hiçbir kadın bu ülkede sahipsiz olmayacak. Her kadının sahibi sosyal devlet olacak. Ve benim size sözüm var. Aile Destekleri Sigortası'nı getireceğim. Göreceksiniz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye inşa edeceğim. Beslenme çantası uygulamasını da kaldıracağım. Hiçbir ailenin suyu asla kesilmeyecek, elektriği asla kesilmeyecek, doğalgazı asla kesilmeyecek. Eğer bu ülkede fakirlik varsa, yoksulluk varsa sorumlusu fakir olan değil, sorumlusu devleti yönetenler.”

-“Esnaf gerçekten çok zor durumda biliyorum. Rahmetli Özal esnaf için ‘Orta direk’ derdi. Orta direk kalmadı. Esnafı perişan ettiler. Herkes neredeyse icralık. Dolayısıyla esnaf diyor ki, ‘Biz sahipsiziz.’ Doğru sizin sahibiniz yoktu. Ama Bay Kemal onların da sahibi olacak. Esnaf Bakanlığı kuracağız. Orta direk ne kadar güçlenirse, devlet de o kadar güçlenmiş olacak.”

-“Sıra emekliye gelince, işçiye gelince, esnafa gelince; para nerede... Ben paranın nerede olduğunu biliyorum. Ben 27,5 yıl devlette çalıştım. 27,5 yıl bu devletin bütçesini yaptım. Tasarruf nerede yapılır onu iyi bilirim. Sosyal devletin de ne olduğunu, fakirin, fukaralığın da ne olduğunu çok iyi bilirim. Para her yerde var. Türkiye zengin ülke. Sen parayı alacaksın, beşli çetelere vereceksin. Parayı alacaksın, keyfine uygun belli insanlara avrolar, dolarlar, milyarlar vereceksin. Parayı alacaksın, Merkez Bankasının arka kapısından 128 milyar doları birilerine peşkeş çekeceksin. Sanıyorlar ki, Bay Kemal bunları yer. Yer miyim? Yemezler, yemezler.”

-“ Bize diyorlar ki, ‘Neden terör örgütünün adını söylemiyorsun?’. Ya kardeşim, cehaletin bu kadarı olur! Terör niye yapılır? Terör yaparlar ki, ‘Benim adımı herkes söylesin, reklamı olsun’. Girin Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesine, girin Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesine. Ne der? ‘Bölücü terör örgütü’ der. Biz de devletten yanayız, devletimizi seviyoruz, biz de aynı şeyi söylüyoruz, ‘Bölücü terör örgütü’ diyoruz. Ne diyelim yani?“

-“Kim teröre destek verirse, kim terörden yana olursa, kim hâkimleri, savcıları teröristlerin ayağına götürürse, kim şehitlere ‘Kelle’ derse; Allah bin belasını versin.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Kırıkkale’de düzenlediği mitingde şöyle konuştu:


Söz… ‘Temiz sayfa açarız’ diyor türkümüz. Size söz veriyorum; bu ülkeye huzuru getireceğim, huzuru. Bu ülkeye bereketi getireceğim, bereketi. Bu ülkede her birimiz birbirimize saygı duyacağız. Allah nasip ederse Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda, bu ülkede hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğim. Oy versin vermesin, bu ülkenin vatandaşıysa başımın üstünde yeri olacak. O nedenle diyorum; temiz sayfa açacağız, yeni sayfa açacağız, güzel bir sayfa açacağız. Kardeşliğimiz baki olacak, dostluğumuz baki olacak. Bunların tamamını yapacağız Allah nasip ederse. Beraber ve birlikte yapacağız. Söz mü?

Şimdi Kırıkkale… Cumhuriyet kurulduğunda, Kırıkkale, entegre savunma sanayinin merkezi olarak inşa edildi. Makine Kimya Endüstrisi burada kuruldu. Silah yapılıyor, top yapılıyor, mermi yapılıyor, ne gerekiyorsa burada yapılıyor. Ve dolayısıyla Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi sistemi olarak inşasında özellikle ben Kırıkkalelilere seslenmek isterim. Hangi partinin imzası var? Burası küçük bir köydü. Yapan CHP değil miydi? Allah aşkına ta en başından beri. Çünkü burası Anadolu'nun merkezi. Küçük bir köy ama buranın Türkiye Cumhuriyetinin bekası için bir savunma sanayine, entegre bir savunma sanayine ihtiyacı vardı ve bu yapıldı. Büyük sorunları var biliyorum. O Makine Kimya Endüstri Kurumu’nda binlerce insan çalıştı, alın teri döktüler, evlerine helal ekmek götürdüler. Dolayısıyla orada eğitildiler, çocuklarını üniversiteye gönderdiler, çocuklarını üniversitede okuttular, iş güç sahibi olmasını istediler. Eğer entegre savunma sanayi büyüyebilseydi bugün…

Teşekkür ederim gençler, size geleceğim birazdan. Birazdan geleceğim, benim Cumhurbaşkanı olmama siz karar vereceksiniz, siz. Bu ülkenin insanları karar verecek. Bundan emin olun. 

Eğer Makine Kimya Endüstri Kurumu’na gerekli yatırımlar yapılsaydı, gerekli destekler verilseydi bugün burası, yani Kırıkkale, Ankara’dan sonra en büyük kentlerden birisi olacaktı. Üreten kentlerden birisi olacaktı. Yapmadılar, pek çok işçinin işine son verdiler. Şimdi büyük sıkıntılar var. Taşeron işçileri var mı aramızda bilmiyorum? Taşeron işçileri var. Benim size sözüm var; devlet taşeron çalıştırmaz, bütün taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağım göreceksiniz. Devlet taşeron işçi çalıştırır mı Allah aşkına? Devlet kadrolu işçi çalıştırır.

Öğretmenler arasında da fark var. Efendim kadrolu öğretmen, yok ücretli öğretmen, yok sözleşmeli öğretmen. Öğretmen öğretmendir kardeşim! Birisi alıyor 500 lira, birisi alıyor 1000 lira, birisi alıyor 3000 lira. Aynı işi yapıyorlar. Bizim evlatlarımızı okutuyorlar. Niye birisine az veriyorsun, birisine kısmen fazla, öbürüne kadronun karşılığını veriyorsun? Adalet, adalet... Bu ülkeye adaleti getireceğim. Maaşta da adalet olacak.

‘Kadınları yok sayıyor’ diyorlar. Evet, ‘Yok saydıkları kadınlar sizi başkan yapacak’. Kadınlara güveniyorum. Bakın neden güveniyorum onu da söyleyeyim. Size en ağır hakaretleri yaptılar - burada benim yapım ona müsait değildir tekrarlamaya - en ağır hakaretleri sizin için yaptılar. Hiçbir kadın bu ülkede sahipsiz olmayacak. Her kadının sahibi sosyal devlet olacak. Ve benim size sözüm var. Aile Destekleri Sigortası'nı getireceğim. Göreceksiniz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye inşa edeceğim. Beslenme çantası uygulamasını da kaldıracağım. Anne kalkıyor, evladını okula gönderecek, ‘Beslenme çantasına ne koyayım...’ Para yok, pul yok, mutfakta yangın var. Ben şunu yapacağım göreceksiniz. Çocuklarınız okula gidecek, sütünü, suyunu, yemeğini arkadaşlarıyla beraber yiyecek. Huzur içinde yiyecek, eğlenerek yiyecek, öğretmenleriyle beraber yiyecek, evine tok gelecek. Dolayısıyla siz, evladımı okula gönderiyorum, acaba beslenme çantasına koyacak bir şey bulabilir miyim diye düşünmeyeceksiniz. Sosyal devlet, bütün evlatlarımızın karnını doyuracak. Onlar beşli çetelere çalışıyorlar, ben sizler için çalışacağım.

Bu süreçte sahipsiz kalanlardan birisi de esnafımız. Esnaf gerçekten çok zor durumda biliyorum. Rahmetli Özal esnaf için ‘Orta direk’ derdi. Orta direk kalmadı. Esnafı perişan ettiler. Herkes neredeyse icralık. Dolayısıyla esnaf diyor ki, ‘Biz sahipsiziz.’ Doğru sizin sahibiniz yoktu. Ama Bay Kemal onların da sahibi olacak. Esnaf Bakanlığı kuracağız. Orta direk ne kadar güçlenirse, devlet de o kadar güçlenmiş olacak, hiç endişe etmeyin.

Bir şey daha sevgili anneler. Size her zaman saygı duydum. Çünkü rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Bizim üstümüze titrerdi, ‘Çocuklarım okusun’ derdi, ‘Evlatlarım okusun’ derdi. Karnımızı doyuralım diye bütün meşakkatlere katlanırdı. Çünkü babam küçük bir memurdu. Ben 7 kardeşimize bir bayramda babamın ayakkabı aldığını bile hiç hatırlamıyorum. Çünkü o kadar maaşı yoktu. Her birimize sırayla, belli dönemlerde ayakkabı vs. alırdı. Şimdi Allah nasip ederse iktidar olduğumuzda, bu Aile Destekleri Sigortasıyla birlikte hiçbir fakir ailenin çocuğu aç ve açıkta kalmayacak. Hiçbir ailenin suyu asla kesilmeyecek, elektriği asla kesilmeyecek, doğalgazı asla kesilmeyecek. Eğer bu ülkede fakirlik varsa, yoksulluk varsa sorumlusu fakir olan değil, sorumlusu devleti yönetenler. Biz onların ne yaptığını biliyoruz.

Yuh çekmeyin arkadaşlar. Sizden tek istediğim; sandığa gidin, oy kullanın. Oy kullanın, sadece sizden onu istiyorum. Oy kullanın, demokratik yollarla otoriter bir yönetimi değiştirelim. Beraber değiştirelim. Artık bıktık, vallahi bıktık. Yeter artık ya. Dünyalığınızı edindiniz. Yiye yiye doymuyorlar. Bunlar şimdi mal varlıklarını dışarıya götürüyorlar. Amerika’nın en pahalı yeri Manhattan Adası’dır, orada 35 katlı gökdelenler yaptılar. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın aldılar. İngiltere’de, Chelsea’de lüks villalarda oturuyorlar. Hollanda’da dünyanın paraları var bunlara ait. Bay Kemal bunların tamamını biliyor, son kuruşuna kadar alacağım ve Türkiye'ye getireceğim. Esnafa vereceğim, çiftçiye vereceğim, emekliye vereceğim, ev kadınlarına vereceğim. Onun için diyorum; Türkiye zengin bir ülke, yiye yiye doyamadılar ona rağmen batıramadılar. Geleceğiz, Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız. Ayrımcılık yok bizim kitabımızda. İnsan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Benim görevim de 85 milyona hizmet etmektir.

Burası aynı zamanda bir emekliler kenti. 60 bin emekli var. Emekli kardeşlerim beni dinlesinler. Ben bu meydanda da, ‘Emeklilere, Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş asgari ücret kadar ikramiye verin’ diye defalarca söyledim. Önce ‘Para yok’ dediler, ‘Vermeyiz’ dediler, bir sürü laf ettiler. Sonra vermek mecburiyetinde kaldılar. Şimdi seçimler geliyor, bin lirayı 2 bin liraya çıkardılar. Ben ne diyorum? Asgari ücret kadar vereceksin. Asgari ücret neyse o kadar vereceksin. Vermediler. Şimdi benim sözüm, 60 bin emekliye ve onların ailelerine ve çocuklarına sözüm; Kurban Bayramında gideceksiniz, paranızı çekeceksiniz, hesabınızda 15 bin lira ikramiye olduğunu göreceksiniz. Şimdi bana diyorlar ki, ‘Sen parayı nereden bulacaksın?’ Sıra emekliye gelince para nerede, işçiye gelince para nerede, esnafa gelince para nerede... Ben paranın nerede olduğunu biliyorum. Ben 27,5 yıl devlette çalıştım. 27,5 yıl bu devletin bütçesini yaptım. Tasarruf nerede yapılır onu iyi bilirim. Sosyal devletin de ne olduğunu, fakirin, fukaralığın da ne olduğunu çok iyi bilirim. Annelerin çektiği sıkıntıyı da çok iyi bilirim. Mutfaklardaki yangını da çok iyi bilirim. Onlar sanıyorlar ki, ben bunların hiçbirisini bilmiyorum. Bilirim, bilirim. Para nerede? Para her yerde var. Türkiye zengin ülke. Sen parayı alacaksın, beşli çetelere vereceksin. Parayı alacaksın, keyfine uygun belli insanlara avrolar, dolarlar, milyarlar vereceksin. Parayı alacaksın, Merkez Bankasının arka kapısından 128 milyar doları birilerine peşkeş çekeceksin. Sanıyorlar ki, Bay Kemal bunları yer. Yer miyim? Yemezler, yemezler. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak benim görevimdir, benim namus borcumdur.

Bakın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak benim namus borcumdur. Gittiğim her yerde söylüyorum. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. Diğer Cumhur İttifakının Genel Başkanları da böyle diyor mu, ‘Kul hakkı yedirmem, kul hakkı yemem’ diye? Niye demiyorlar? Kırıkkaleliler size soruyorum, o Genel Başkanlar niye diyemiyorlar; ‘Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim’ diye, niye diyemiyorlar? Onların neler yediklerini ben gayet iyi biliyorum. Neler yaptıklarını da gayet iyi biliyorum. Paraları yurtdışına nerelere götürdüklerini de gayet iyi biliyorum. Sanıyorlar ki, Bay Kemal onları getirmez buraya. Getireceğim, getireceğim. Bu kardeşiniz aynı zamanda köklü bir maliyecidir, bir hesap uzmanıdır. Para nerededir, kimlerdedir, kimlerin cebindedir bunların hepsini biliyorum. Getireceğim, son kuruşuna kadar getireceğim, en ufak endişeniz olmasın.

Kapanan belde belediyeleri var. Gittiğim her yerde soruyorlar, bizim belediyelerimizi açacak mısınız diye. Onu şöyle yapacağız. Orada referandum yapacağız. Vatandaş belediyemiz açılsın diyorsa açacağız, hayır gerek yok diyorsa belediyeyi açmayacağız. Yani sizin iradenize bağlı; siz istiyorsanız açılacak, istemiyorsanız açılmayacak. Ama şunun sözünü veriyorum ben size. Devlete her biriniz tek tek verginizi peşin ödüyorsunuz. Ekmek alırken ödüyorsunuz, ücret alırken peşin vergiler kesiliyor. Ama beşli çetelerin vergileri siliniyor. Sizden peşin peşin alıyorlar, onlarınkini siliyorlar; Bay Kemal de bunu yiyecek, o silinen vergileri faizleriyle beraber sizden alacağım! Hiç endişe etmeyin.

Şimdi bir de bizim milliyetçiliğimizi sorguluyorlar. Benim milliyetçiliğimi sorgulayacak adam daha anasından doğmadı, bunu baştan söyleyeyim. Siz çocuklarınızı paralı askere gönderirken, bu gariban, yani Kılıçdaroğlu, kendi evladını askere garibanların çocuğu gibi gönderdi. Tam yapsın askerliği diye. Siz kim, milliyetçilik kim? Milliyetçilik vatanseverliktir. Milliyetçilik bu ülkede hiçbir çocuğun aç yatmaması demektir. Milliyetçilik kutuplaşma yaratmamak demektir. Herkesi kucaklamak demektir milliyetçilik. Bizim iki kırmızıçizgimiz var. Kırıkkaleli kardeşlerim de duysunlar, dünya da duysun. İki kırmızıçizgimiz var; bayrağımız ve vatanımız.

Bakınız, bizim milliyetçiliğimiz nedir? Bizim milliyetçiliğimiz buranın, Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi merkezi haline getirilmesidir. Biz savunma sanayini her zaman... Bakın, cumhuriyet ilk kurulduğunda burada fabrikalar kurulmuştur. 1921 yılında Kayseri’de uçak fabrikası kuruldu. Etimesgut’da uçak motorları fabrikası kuruldu. Eskişehir’de ikinci uçak fabrikası kuruldu. Bunları kim yaptı? Allah aşkına kim yaptı? Biz yaptık. Kendi ülkemizde yapıyoruz. 21’de diyorum. 1940’lı yıllarda Türkiye, dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydi.

Şimdi, ‘Siz savunma sanayine karşısınız’. Siz aklınızı peynir ve ekmekle mi yediniz? Savunma sanayi milli bir meseledir. Milli mesele parti meselesi olur mu ya? Dış politika milli meseledir. Dış politikada farklılık olmaması lazım. Milli eğitim milli meseledir, milli savunma milli meseledir. Bize diyorlar ki, ‘Neden terör örgütünün adını söylemiyorsun?’. Ya kardeşim, cehaletin bu kadarı olur! Terör niye yapılır? Terör yaparlar ki, ‘Benim adımı herkes söylesin, reklamı olsun’. Girin Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesine, girin Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesine. Ne der? ‘Bölücü terör örgütü’ der. Biz de devletten yanayız, devletimizi seviyoruz, biz de aynı şeyi söylüyoruz, ‘Bölücü terör örgütü’ diyoruz. Ne diyelim yani?

Bir şey daha. Kim teröre destek verirse, kim terörden yana olursa, kim hâkimleri, savcıları teröristlerin ayağına götürürse, kim şehitlere ‘Kelle’ derse; Allah bin belasını versin. Günün 24 saati. Ya kardeşim, terörist varsa, bu ülke gider yakalar kardeşim. Niye yakalamasın?

Bir şey daha. Bilmediğiniz bir şey daha. Bize kızıyorlar, ‘Efendim siz Suriye tezkeresine niye hayır dediniz.’ Evet, hayır dedik. Anlatayım. Beni iyi dinleyin. Tezkerede şöyle bir cümle var. ‘Terör ile mücadelede, Cumhurbaşkanı, yabancı askerleri Türkiye’ye davet edebilir’. Biz Kuvayı Milliyeciyiz. Terörle mücadelede, burada yabancı askerin ne işi var, Allah aşkına bana söyleyin! Ya bizim polisimiz, askerimiz 35 yıldır terörle mücadele ediyor; ne eksiğini gördün de sen yabancı askerleri buraya davet edeceksin! Biz, hiçbir yabancı askerin postalının bizim topraklara basmasını istemeyiz. Nokta. Milliyetçilikmiş! Bize ders veriyorlar; siz kim, milliyetçilik kim!

Bir şey daha. Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi. Vuran kimdi? Rusya’ydı. 34 askerimiz şehit edildi, özür dilemesi gereken kim? Rusya. Öldürülen benim askerim, şehit edilen benim askerim. Bir baktık, bizimkisi koşa koşa gitti Putin’in sarayına. Kronometreyi açtı Putin, dakikalarca kapıda bekletti. Sonra içeriye gel dedi, oturdu ve Türkiye’ye gönderdi. Bu mudur milliyetçilik? Benim size sözüm var, sözüm; 85 milyon vatandaşımın yüzünü asla yere eğdirmeyeceğim, asla. Milliyetçilik dersi veriyor, siz kimsiniz milliyetçilik kim? Altı Ok’tan birisi zaten milliyetçilik, Altı Ok’umuzdan birisi.

Aynı zamanda bakın, Tank Palet Fabrikası. 20 milyar dolar değerinde. Katar ordusuna verdiler. Katar tank üretse derim ki, hadi verdik. Katar tank da üretmiyor. Niye verdin kardeşim? Hangi gerekçeyle verdin? Ama bu kardeşiniz, Allah izin verir Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda; Katar ordusundan onu alacağım, şanlı Türk ordusuna vereceğim. Hiç endişe etmeyin.

Sadece bunlar değil. Sinan Ateş’i unuttuğumu sanmayın. Gerçek bir ülkücü, gerçek bir vatansever. İyi bir akademisyen aynı zamanda. Ankara’nın göbeğinde, güpegündüz vuruldu, uyuşturucu çeteleri tarafından vuruldu. Sinan Ateş’in faillerini bulacağım, kulaklarından tutacağım, yargıya teslim edeceğim. Hiç endişe etmeyin. Gaffar Okan için de aynı şey. Atilla Durmuş, sizin hemşeriniz biliyorum, Kırıkkaleli, o da Gaffar Okan ile beraber şehit edildi. Hesabını soracağım, hiç kimsenin kanı yerde kalmayacak, hiçbir vatanseverin kanı yerde kalmayacak. Bundan emin olmanızı isterim.

Bir şey daha. Diyorlar ya, bizi suçluyorlar, biz milliyetçi değilmişiz sözde. Bakınız, bayrak ve vatan dedim bizim kırmızıçizgimiz. Süleyman Şah Türbesi Suriye’deydi, bizim topraklarımızdaydı. Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar. Bayrağımızı indirdiler, Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar. Sözüm bu millete, 85 milyona sözüm; Süleyman Şah Türbesini tekrar topraklarımıza götüreceğim, orada şanlı bayrağımızı tekrar göndere dikeceğim, hiç endişe etmeyin.

Terörden korkup kaçanlar bizi suçluyorlar. Akıl alacak şey değil. Gerçekten akıl alacak şey değil. Böyle akılsızlık olur mu ya? Amaç ne? Ekonomi konuşulmasın, mutfaktaki yangın konuşulmasın, işsizlik konuşulmasın, yoksulluk konuşulmasın, bununla uğraşılsın, Bay Kemal de bunlardan söz etsin.

Şimdi ekonomiye tekrar geliyorum. Bakınız, bir şey söyleyeyim, asıl beka sorunu budur. Beka beka diyorlar ama asıl beka sorunu şudur; egemen bir gücün devlet başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet başkanına, ‘Bak beni kızdırma, senin malvarlığını araştırırım’ dediği zaman çıkıp bir şey söylemesi lazımdı. Tek cümle kurmadı. Ama bunu Bay Kemal’e söyleseydi Bay Kemal şunu söylerdi, ‘Benim malvarlığımı araştırmazsanız namertsiniz’ derdi. Beka sorunu budur. Mal varlığı dolayısıyla birilerinin tuzağına düşüyorsun, budur.

Bir şey daha ifade edeyim. Askere giden her kardeşim, sınırda görev yapan her kardeşim şöyle bir tabela görür, ‘Hudut namustur’ diye. Hududu yolgeçen hanına döndürdüler. Ne olacak şimdi? 3 milyon 600 bin Suriyeli - resmi rakama göre - var. Afganların sayısını bilmiyoruz, diğerlerini de bilmiyoruz. Bay Kemal’in size sözü var, Türkiye’ye sözü var; en geç 2 yıl içinde, bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağız. ‘Gönderemiyoruz’ diyorlar, ‘Ensar’ diyorlar, bir sürü şey söylüyorlar.

Değerli arkadaşlarım, dostlarım, kardeşlerim, Türkiye’de biz birbirimize yetiyoruz zaten. Burası sığınmacı deposu mu, Türkiye? Avrupalılarla anlaşma yapmışlar, sığınmacı giderse Türkiye’ye iade ediyorlar. Niye kardeşim? Niye boyun eğiyorsun? Niye onların talebini yapıyorsun? 3 milyon 600 bin Suriyeliyi ben besleyeceğim. Avrupalılar rahat yaşasın diye, keyiflerine baksınlar diye niye ben sıkıntıyı çekiyorum? Söyledim. Söyledim. Çözeceğim, çözeceğim. Bay Kemal’in çözeceği daha çok şey var. Çok şey var, çözeceğim, hepsini çözeceğim.

Köy okulları. Köy okullarını yeniden açacağız. Niye kapattık köy okullarını? Yeniden açacağız, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız.

Sosyal hizmet uzmanlarını biliyorum. Aile Destekleri Sigortası kapsamında nerede bir aile hekimi varsa orada Aile Destekleri Sigortasının birimi olacak ve orada yüzde 99’u kadın olmak üzere sosyal hizmet uzmanları olacak. Çünkü sosyal hizmet uzmanları bütün yoksul evlere girecekler, onların sorunlarını tespit edecekler. Çocuğu var mı, kaç çocuğu var, üniversiteye giden çocuğu var mı, ev kiralık mı, değil mi, evde engelli var mı, yaşlı bakımı var mı; raporu düzenleyecekle, sizin düzenleyeceğiniz rapora göre biz, yani devlet, yani sosyal devlet, kadının banka hesabına her ay o parayı yatıracak. Böylece bizim inancımızda da öngörülen; sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Fakirliği asla teşhir etmeyeceğiz.

Bir şey daha. 15 Temmuz şehitleri var değil mi? Bunlar için para toplandı. Vatandaş dünyanın parasını verdi. Nerede bu paralar? Ya şehidin parasına el uzatan adam, şehit yakınlarının parasına el uzatan adamdan - Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun-  milliyetçi olur mu ya? Bunlar mı milliyetçi ya?

Yuh değil, sandığa gideceksiniz.

Gençler size de sözüm var. İlk kez sandığa gideceksiniz ve oy kullanacaksınız. Siz, dünya siyaset tarihine güzel bir armağan bırakacaksınız. Çünkü dünya siyaset tarihini yazanlar şunu yazacak. ‘Türkiye’de otoriter bir yönetim vardı ve bu otoriter yönetimi Türkiye’deki gençler sandığa gittiler, demokratik yollarla emekli ettiler’ diyecekler. Siz o şerefi, o onuru taşıyacaksınız. Bizler de sizlerle gurur duyacağız.

Son söz; çünkü ben daha Antalya’ya gideceğim. Son söz; değişime hazır mısınız? Kul hakkı yemeyenlere oy verme konusundaki iradenizi öğrenmek isterim. Kul hakkı yiyenlere oy verecek misiniz? Yolsuzluk yapanlara oy verecek misiniz?

Dün Ali Yeşildağ diye birisi sosyal medyada - malum bunlar saraya çok yakın insanlar - 1 milyar avro götürdüğünü söylüyor. Şimdi bunu yasaklıyorlar. Niye? Konuştun diye. Yapmaları gereken, bu adam yalan söylüyorsa hemen savcılığa bildireceksin, doğrusu nedir araştıracaksın. Ama konuşmasın istiyorlar, malı götürecekler. 418 milyar dolar götürdüler, 418 milyar doların tamamını getireceğim ve bu millete vereceğim.

Evet son söz; Ekrem Başkanımız söylüyordu. Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak. Beraber yapacağız, birlikte yapacağız.

Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP GENEL BAŞKANI VE CUMHURBAŞKANI ADAYI KEMAL KILIÇDAROĞLU KIRIKKALE’DE

Gündem'den Öne Çıkan Haberler