04.05.2025

Aylin Nazlıaka’nın Arifiye’de Engelsiz Yaşam Merkezi’nde Yaşanan Ölüme İlişkin Basın Açıklaması

Bugün burada, sessizliğe teslim olmamak için toplandık. Göz göre göre gelen bir ölümün ardından, vicdanlarımızı susturmaya razı değiliz. Arkamda duran Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı

Fatma-Hamit Atay Engelsiz Yaşam, Bakım, Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi, 35 yaşındaki otizmli Abdülkerim Musti’ye ne yazık ki bir yuva değil, bir mezar oldu.

Yüzde 88 otizmli Abdülkerim, iddialara göre bu kurumda karşılaştığı ilgisizlik, bakımsızlık ve hijyen eksikliği nedeniyle zatürreye yakalandı. Ne büyük aymazlıktır ki ailesi, oğullarının durumunu ancak hastaneye kaldırıldığında öğrenebildi. Bu zincirleme ihmalin bedelini bir evlat daha hayatıyla ödedi. Abdülkerim’e Allah’tan rahmet, acılı ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Değerli Basın Mensupları,

Otizm artık görmezden gelinemeyecek bir toplumsal gerçekliktir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin verilerine göre her 31 çocuktan biri otizmli. Ne yazık ki ülkemizde hala resmi veriler açıklanmıyor. Bu karanlıkta çocuklarımızı kaybediyoruz!

Devletin otizmli bireyler için bütüncül, etkili ve sürdürülebilir bir politikası yok. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu büyük sorumluluğun gereğini yerine getirmiyor. Bedelini ise masum çocuklar, çaresiz aileler ödüyor.

Arifiye’de yaşanan bu trajedi ilk değil. Geçtiğimiz ay Niğde’de idim. Hatırlayacağınız üzere Niğde’de bir bakım merkezinde kalan epilepsi hastası bir çocuğumuz ihmaller sonucunda yaşamını yitirmişti. Kurum incelemeye alındığında personelin çocuklara ilişkin kötü muameleside bulunduğuna dair açılan davayı yakından takip ettim. İşkence katılandı. Sanıklar ceza aldı ama asıl sorumlular hâlâ hesap vermedi!

Sayın Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’a buradan sesleniyorum:

-Personel yetersiz, eğitim eksik, denetim yok!

-Kaç personeliniz var? Bu insanlar hangi eğitimle, hangi yeterlilikle bu kadar ağır bir sorumluluğun altına giriyor?
-Denetimler hangi sıklıkla yapılıyor, nasıl raporlanıyor?
-Niğde davasında “Bakanlık mama sandalyesi bile almadı” dediler. Bu mudur sosyal devlet anlayışı?

-Sizin harekete geçmeniz için daha kaç çocuğumuzu toprağa vermeliyiz?
-Daha kaç ailenin yüreği yanmalı ki bir şeyler değişsin?

Değerli Basın Mensupları,

Otizm bir kader değildir. Doğru zamanda verilen yoğun ve nitelikli eğitimle bireylerin bağımsız yaşama geçiş yapabildiğini biliyoruz. Ancak ülkemizde bu fırsatların yok denecek kadar az olması otizmli bireyleri daha ağır bakım ihtiyacına muhtaç hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durum aileler üzerinde ağır bir yük oluşturmaktadır. Bu tablo devletin sosyal politikalarının da iflas ettiğinin göstergesidir. Gecikmiş teşhis, yetersiz eğitim ve destek olmadan büyüyen çocuklar yetişkinlikte ağır engelli bireyler haline gelir. Bu da bize şunu gösteriyor; doğru zamanda yapılan doğru işler, ağır vakaların sayısını azaltır; ihmalkarlık ise arttırır.

Değerli Basın Mensupları,

Aileler tükenmiş durumda. En büyük korkuları “Ben öldükten sonra çocuğuma kim bakacak?” sorusu.

Otizmli bireyler için insan onuruna yakışır bir yaşam hakkı bir lütuf değil, anayasal bir haktır! AKP iktidarı bu hakkı tanımıyor, aileleri yalnızlığa terk ediyor.

Biz sessiz kalmayacağız!

Yapılması gerekenler açık ve nettir:

*Bakım merkezleri bağımsız denetim kurumları tarafından denetlenmelidir.

*Bu merkezlerde çalışacak personel liyakat esasına göre seçilmeli ve eğitim almalıdır.

*Personelin çalışma koşulları iyileştirilmeli, ücretleri yükseltilmelidir.

*Ailelerin evlatlarını sık sık ve sağlıklı koşullarda görebileceği düzenlemeler yapılmalıdır.

*Sosyal devlet olmanın gerekleri eksiksiz yerine getirilmelidir.

Çocuklarımız için, ailelerimiz için, insan onuru için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bir evladımızın daha yitip gitmesine tahammülümüz yok.