16.08.2019

CHP GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU, YOZGAT ÇAYIRALAN BAL FESTİVALİNE KATILDI (16 AĞUSTOS 2019)

CHP GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU, YOZGAT ÇAYIRALAN BAL FESTİVALİNE KATILDI (16 AĞUSTOS 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yozgat'ın Çayıralan ilçesinde düzenlenen 11. Bal ve Kültür Festivali'ne katıldı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, festival öncesinde Çayıralan Belediye Başkanı Ömer Codar'ı makamında ziyaret etti.


CHP Lideri Kılıçdaroğlu festivalde yaptığı konuşmada ise şunları söyledi:


Efendim hepinize merhabalar. Çayıralan’da olmaktan sizlerle beraber olmaktan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Aslında çok güzel bir yerde yaşıyorsunuz, burnunuzun dibinde orman var. Bütün insanlar güzel, benim ülkemin bütün insanları güzel. Bütün insanları seviyorum, doğasını, ağacını, kurdunu, kuşunu, börtüsünü, böceğini, her şeyini seviyorum. Allah’ın yarattığı her şeyi seviyorum.
Bir festival var, doğrudur güzel bir festival evet, bal festivali. Az önce başkan güzel bir şey söyledi, arıdan bahsetti, arının öneminden bahsetti, bütün çiçekleri döllediğinden bahsetti, onları ifade etti. Dünyada bütün canlıların, herkesin, her böceğin, börtünün, kuşun, kurdun herkesin bir görevi var, herkes bir görev ifa eder ve bu görevini yaparken de aslında bir anlamda insanlığa hizmet etmiş olurlar. Ağaçlara bakıyorsunuz, ormana bakıyorsunuz, yeşilliğe bakıyorsunuz insan huzur duyuyor. Dolayısıyla bir ülkede insanların bizim dışımızdaki canlıları da koruması, o canlıların yaşaması için elinden gelen bütün çabayı göstermesi insan olarak hepimizin ortak görevi olmak zorundadır. Ağaçlarımızı koruyacağız, ormanlarımızı koruyacağız, Kaz Dağlarını koruyacağız, o dağlardaki ağaçları, ormanları koruyacağız.
Bunu söylediğim zaman bana kızıyorlar diyorlar ki, Ey Kılıçdaroğlu niye böyle konuştun? Ağacın hakkı yok mu Allah aşkına, kurdun, kuşun hakkı yok mudur, insanın hakkı yok mudur? Herkesin bu dağda bir hakkı vardır, bir hukuku vardır. Hiç kimse unutmasın, kainat adalet üzerine inşa edilmiştir. Adaletsiz bir kainat yoktur. Dünya ne kadar güneşin etrafında dönüyor, ay güneşin etrafında ne kadar dönüyor, daha bilmediğimiz dünya kadar farklı bilgiler var o bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Bakıldığı zaman dünyanın da kendi içinde bir dengesi var, bir adaleti var. O zaman insanoğlu adaleti sağlamak için ortak çaba göstermek zorundadır. Adaleti savunmak sadece bir partinin görevi değil, bir kişinin görevi değil, insan olan herkesin ortak görevidir adaleti sağlamak.
Mevlana ne diyor? Mevlana diyor ki, “Adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur bütün kainat onun etrafında döner.” O nedenle biz adaleti her yerde savunurken dünya siyaset tarihine de önemli bir katkıda bulunduk aslında. Dünyanın en uzun yürüyüşünü, Adalet Yürüyüşünü gerçekleştirdik. O Adalet Yürüyüşünü gerçekleştirirken hiçbir zaman bir partinin bayrağını taşımadık. Dedik ki, adalet bu ülkede yaşayan 82 milyonun ortak talebidir. Adalet sadece benim için değil, sadece sizin için değil, rakiplerimiz için değil, adalet bu ülkede yaşayan herkesin hakkıdır ve o hakkı korumak, onun hukukunu korumak bizim temel görevlerimizden birisidir.  
Arıdan söz ettik ve bala geldi sıra. Bal ne kadar güzel bir besin maddesi. Bütün doktorlar balı öğütlerler mutlaka bal yiyin diye. İyi ama bal biraz pahalı, herkesin bütçesi yetmiyor. Ama eğer bal üretimi fazla olursa, fiyatlar da bir parça düşerse herkes balı şu veya bu şekilde evlatlarına yedirme hakkına da kavuşmuş olur. Arının görevi bal yapmaktır. Sadece bal mı yapmak? Hayır. Kendi neslini de devam ettirir o arı aynı zamanda. Sadece bal yapmıyor ne kadar meyve yiyorsak bütün o meyveleri sağlayan, dölleyen arıdır. Bir bilim insanı der ki, eğer arılar tamamen yok olursa insanlık nesli üç kuşak sonra yok olur. Demek ki arının bu kadar büyük görevi var bütün toplumun içinde, bütün dünyanın içinde, bütün kainatın içinde.
Efendim kısaca da Belediye Başkanımızdan söz edelim. Belediye Başkanınızı seviyor musunuz? Başkan, bu taraf sanki biraz sevmiyormuş gibi, öyle mi seviyor musunuz başkanınızı? Efendim sandığa gittiniz oylarınızı verdiniz, Ömer Başkanı seçtiniz. Onun temel bir görevi var, Çayıralan halkına hiçbir ayrım yapmaksızın herkese hizmet etmesidir. Benim felsefem o. Belediye Başkanı seçildiği andan itibaren A Partisi, B Partisi, C Partisi, E Partisi diye ayırmayacak, herkese eşit hizmet götürecek. Görevi nedir? Belde halkını memnun etmek. O sizi memnun ettiği sürece emin olun ben de memnun olurum. Onun görevi sadece beni memnun etmek değil, Çayıralan halkını da memnun etmesidir.
İkinci bir şey daha istedim bütün Belediye Başkanlarımızdan. Dedim ki, para harcıyorsunuz, harcadığınız her kuruş vatandaştan size intikal eden vergidir. Vatandaş vergi öder, o verginin bir kısmı da Çayıralan Belediyesine gelir. Çayıralan Belediyesi para harcarken vatandaşın parasını harcıyor, dolayısıyla kul hakkı yemek gibi bir günah işlemeyeceksiniz, harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz.
Aslında yeni bir sayfa açıyoruz. Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, kimliği, inancı, yaşam tarzı, yaşadığı bölge, hiçbir ayrım yapmadan, her insanın mutlu olacağı, her insanın huzurlu olacağı ve siyasetin de akil ve aynı zamanda ahlakı olacağı bir süreci başlatmak istiyoruz. Dedik ki, siyasetçi nedir? Hesap vermek zorundadır. Siyasetçi cebini dolduramaz, siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset halka hizmet etme aracıdır. Halka hizmet aynı zamanda hakka hizmettir ve biz bunu yapma kararlılığındayız. Belediye Başkanlarıma o nedenle söyledim; ayrım yapmayacaksınız, harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Böylece vatandaş güven içinde diyecek ki; ya oy vermedim ama helal olsun şu hizmeti yaptı, helal olsun bakın şu mahallede bir fakir vardı, o fakire yardım yaptı. Ayrım yapmayacaksınız derken bir istisna söyledim onlara. İstisna şu, eğer bir mahalle fakirse, bir mahallede fakir bir aile varsa oraya istisna yapacaksınız, onlara daha fazla hizmet götüreceksiniz. Çayıralan’da bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o dert her şeyden önce o ailenin derdi olmaktan çıkıp Belediye Başkanının derdi olacak diyorum. Neden? Çayıralan’da bir çocuk yatağa aç giriyor diye. Bunun hesabını yapacak.
Diyorum ya yeni bir siyaset anlayışı, ahlaklı bir siyaset anlayışı, eşitlikçi bir siyaset anlayışı, kul hakkı yemeyen bir siyaset anlayışı, vatandaşına hesap veren bir siyaset anlayışı, hesap verirken de hesap vermeyi onurlu bir görev olarak kabul eden bir siyaset anlayışı. Bunu getirmeye çalışıyoruz ve bunu yapacağız.
Ömer Başkan da Çayıralan’da bütün bunların tamamını yapacak. Belediyeye gittiğimde dedi ki, “Belediye Başkanları toplantısında bize yedi temel ilkeden söz etmiştiniz.” Ben burada iki ilkeden söz ettim. “Yedi temel ilkenin bize belgesini de vermiştiniz, belgeyi çoğalttım belediyeye astım.” Merdivenlerden inerken gördüm. Çayıralan’da belediyede işi olan arkadaşlarım gitsinler o yedi ilkeyi görsünler, neler yazıyor orada görsünler. Hangi görüşten olursa olsun, hangi siyasi anlayıştan olursa olsun, yedi ilke bu ülkenin bütün değerlerini yansıtan ilkedir. Yedi ilke inançlarımıza uygun olan bir ilkedir. Yedi ilke insan olarak hepimizin savunması gereken ilkelerdir.
Bu çerçevede yola çıktık, bu çerçevede buraya geldim, bu çerçevede hepinizin önünde Belediye Başkanıma yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Onu sizlere emanet ediyoruz tabi, o size hizmet edecek, sizin için çalışacak, sizin için mücadele edecek.
“Kadınlar bir kooperatif kuracaklar” dedi. Başkanıma söyledim, bir işe kadın eli değdiyse orada kesinlikle bereket vardır, orada kesinlikle huzur vardır. Çünkü bir evin ihtiyacını en iyi evin kadını bilir, hanımlar bilir. Dolayısıyla hanımların mutlu olduğu, hanımların huzurlu olduğu bir evde inanın mahallede huzur olur, inanın bütün memlekette huzur olur. Gerginlik siyasetinden yana değilim, gerginlikten hoşlanmıyorum, kavgadan hoşlanmıyorum. Bu güzel ülkede, cennet gibi ülkede birlikte yaşamak varken niye kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Biz herkesi kucaklamaya hazırız. Belediye Başkanı da herkesi kucaklayacak Çayıralan’da. O da hiçbir ayrım yapmayacak.
Efendim buraya gelirken kısa bir konuşma yapayım dedim ama bu politikacılar kısa konuşmuyor, galiba uzun konuştum.
Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum. Aranızdan erken ayrılacağım, çünkü başka toplantılar var, oraya da gideceğim. Festivaliniz hayırlı olsun, balınız hayırlı olsun. Balınızı mutlaka, sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya tanıtın. Çayıralan balı sıradan bir bal değildir, özellikli olan bir baldır. Buranın doğasının bütün güzelliğini yansıtan bir baldır. İnşallah onu Belediye Başkanımız gayet güzel bir şekilde yerine getirecek.
Hepinize tekrar en içten selamlar, saygılar sunuyorum, muhabbetle hepinizi kucaklıyorum. Sağ olun, var olun diyorum. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler