10.06.2018

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ADANA'DA ÖĞRENCİLER, ÇİFTÇİ VE SULAMA BİRLİKLERİ, ESNAF VE MESLEK ODALARI, STK TEMSİLCİLERİYLE BULUŞTU

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ADANA'DA ÖĞRENCİLER, ÇİFTÇİ VE SULAMA BİRLİKLERİ, ESNAF VE MESLEK ODALARI, STK TEMSİLCİLERİYLE BULUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
- "Sayın Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı, parlamentoda da Millet İttifakı'nın çoğunlukta olduğu bir süreçte ilk yapacağımız işlerden birisi YÖK belasından bu ülkeyi kurtarmaktır. YÖK'ü kaldıracağız. YÖK diye bir şey olmayacak"
- "Hayatın her tarafında üreteceksin ki işsizlikle mücadele olsun. 'Kıraathane kuracağım' demek işsizlikle mücadelede havlu atmak demektir. 'Artık ben bu işi çözemiyorum' demektir."
- "Peki ne oldu da 16 yılda Türkiye bu noktaya geldi. Gelir hakça bölüşülmüyor, hakça paylaşılmıyor. Tarımda sağlıklı bir planlama yok"
- "Çiftçinin gerçeği görmesi lazım. Senin çıkarlarını savunmayan siyasal partiye senin oy vermemen lazım kardeşim. Bu kadar açık ve net söylüyorum"
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP Adana İl Başkanlığı tarafından Adana'da bir otelde üniversite öğrencileri, çiftçi ve sulama birlikleri, esnaf ve meslek odaları ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve iş adamlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, 24 Haziran'da sandığa gidileceğini hatırlattı.
İlk olarak gençlere seslenmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı, parlamentoda da Millet İttifakı'nın çoğunlukta olduğu bir süreçte ilk yapacağımız işlerden birisi YÖK belasından bu ülkeyi kurtarmaktır. YÖK'ü kaldıracağız. YÖK diye bir şey olmayacak. Bunu niye söylüyorum? YÖK bir 12 Eylül kurumudur, bir darbe kurumudur. Bu darbe kurumundan üniversitelerin kurtulması lazım. Üniversiteler bilgi üretirler, üniversiteler özgürlük alanlarıdır. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılır. Eğer bir üniversite bilgi üretmiyorsa ona üniversite denmez zaten. Üniversitenin üniversite olmasının temel nedeni bilgi üretmesidir. Bilgi üreten bir toplum büyür ve gelişir. Bilgi üreten bir toplum, katma değeri yüksek ürün üretir ve bunu dünya pazarlarına satar. Bilgi üretmeyen bir üniversitenin ülkenin geleceğinde söz sahibi olması mümkün değildir. O nedenle gençlerimize birinci vaadim bu YÖK'ü kaldıracağız."
Üniversite yönetimlerinde gençlerin söz ve karar sahibi olacaklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Biliyorum şuna da itiraz edecekler, 'Efendim gençler, çocuklar nasıl olur da üniversite yönetiminde olur? 18 yaşındaki çocuk milletvekili oluyor, yarın bu çocukların kimisi vali olacak, kaymakam olacak, hayatın her alanında görev yapacak. Üniversiteyi niye yönetmesin, yönetimde niye söz sahibi olmasın? İkinci vaadim de budur." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, öğrencilerin yurt sorunun da bugüne kadar çözülmediğini savunarak, en geç 2 yıl içinde hiçbir öğrencinin "Benim yurdum yok" demeyeceğinin sözünü verdi.
Hiçbir genci de 'Neden farklı düşünüyorsun' diye suçlamayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, gençlerin şiddet olmamak kaydıyla özgürce düşünüp tartışacağını bildirdi.
İşsizliğin de temel bir sorun olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çözümü buldular. 16 yılın sonunda milyonlarca işsizimiz var, kıraathane yapacaklar. Niçin kıraathane yapacaklar? 'Orada gidip kahvede oyun oynasınlar' diyor. Değerli arkadaşlar, işsizlikle mücadele kıraathane açmakla olmaz. İşsizlikle mücadele üretimle olur. Fabrikada üreteceksin, tarlada üreteceksin. Üniversitede bilgi üreteceksin. Hayatın her tarafında üreteceksin ki işsizlikle mücadele olsun. 'Kıraathane kuracağım' demek işsizlikle mücadelede havlu atmak demektir. 'Artık ben bu işi çözemiyorum' demektir." dedi.
Kılıçdaroğlu, eğitim sisteminden hiç kimsenin memnun olmadığını iddia ederek, "Tam bir felaket var eğitim sisteminde. 16 yıldır kaç kez bakan değişti, 16 yılda 10 sefer eğitim politikası değişti. Kendi çocuklarını kobay olarak eğitimde kullanan dünyadaki tek ülkeyiz. Bu gerçeğin de üniversite gençliği tarafından görülmesi lazım." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, esnafla ilk samimi diyalog kurma sürecinin BAĞ-KUR Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde başladığını anlatarak, esnafın her zaman müşteriyi güler yüzle karşıladığını bildirdi.
Memur ve işçi emekli olduğunda kıdem tazminatı aldığını ancak esnafın emekli aylığı dışında bir şey almadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, esnafın sorunun çözümü için "Esnaf Bakanlığı" kuracaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, bu bakanlığın esnafın sorununu çözmek için mücadele edeceğine değinerek, şu görüşlere yer verdi:
"Hangi gelişmiş ülke olursa olsun, ister Amerika ister dünyanın öbür tarafındaki Japonya, her yerde esnaf var ve dünyanın her tarafında esnaflar desteklenir. Bizim esnafın desteklenmesini ön gören en temel hukuki metin, anayasada yer alır. Anayasada 'Devlet esnaf ve sanatkarı koruyacak tedbirler alır' der. Hangi tedbir alındı? İflas eden binlerce esnaf biliyorum, dükkan kapatan binlerce esnaf biliyorum. Esnaf kardeşlerim kanaatkardır diyorum, doğrudur. Kanaatkar olmak, doğruyu görmemek anlamına gelmez. Kanaatkar olmak kendi sonunu getiren siyasi partiye oy vermek anlamına gelmez. Kanaatkar olmak 'Ben bugün şu kadar para kazandım çok şükür evime ekmek götürüyorum, gelirim fena değil. Bu düzen bu şekliyle devam etsin' demek anlamına gelebilir ama benim iflasımı hazırlayan bir düzene benim boyun eğmemem gerekir, o düzene karşı çıkmam gerekir. Devlete yük olmuyorum, vergiyi alıyorsun, sigorta primini alıyorsun bana hizmet et. Vatandaş olarak destekle, bunlar yapılmıyor. Esnaf kardeşlerimizin böylesine ciddi derdi var."
Kılıçdaroğlu, kira stopajından esnafı kurtaracağını aktardı.
Her kesimin sorunlarını birebir bildiklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Nasıl çözeceğiz? Akılla, mantıkla çözeceğiz. Bilgiyle çözeceğiz, hamasetle, kavgayla, gerilimle değil. Birbirimize laf yetiştirerek değil. Aklı başında projeler üreterek çözmek istiyoruz." dedi.
Herkesin huzurlu bir ülkede yaşamak istediği belirten Kılıçdaroğlu, yaratılan katma değeri hakça bölüşmek istediklerini ifade etti.
Esnaf zarar ederse devlet açısından çok büyük bir sorun olarak toplumun karşısına çıkacağını aktaran Kılıçdaroğlu, bu sorunları önceden görüp çözmek istediklerini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, en düşük limit üzerinden prim ödeyen bir BAĞ-KUR'lunun emekli olunca alacağı emekli aylığının 840 lira olduğunu belirterek, "Peki bu BAĞ-KUR'lu, bu esnaf kardeşimiz 1 Ekim 2008'den önce gidip dilekçe verseydi, 'Emeklilik hakkımı doldurdum. Emekli oluyorum' deseydi kaç lira emekli aylığı bağlanacaktı? Onu da söyleyeyim, bin 800 lira. 2008'den önce en düşük göstergeden emekli olan BAĞ-KUR'luya bin 800 lira emekli aylığı, aradan geçiyor 10 yıl 2018'e geliyoruz bugün gidip dilekçe verdiğinizde elinize geçecek emekli aylığı 840 lira. Bunu ne diye sattılar size. Sosyal güvenlikte reform yapıyoruz diye sattılar. Kimin sırtından yaptılar bunu? Esnafın sırtından yaptılar. Esnaf bu gerçeği biliyor mu? Büyük ölçüde bilmiyor. Ne zaman öğreniyor bu gerçeği? Gidip emekli dilekçesi verip de emekli aylığı bağlandığı zaman." dedi.
Kılıçdaroğlu, esnafın sandığa giderken elini vicdanına koyarak oy kullanmasını isteyerek, "A partisine, B partisine verin demiyorum, sizin hakkınızı kim savunuyorsa, esnafın hakkını hukukunu kim savunuyorsa ben sizden sadece onu istiyorum, sizin hakkınızı hukukunuzu savunan partiye oy vermeniz gerekir." ifadesini kullandı. "Tarımda sağlıklı bir planlama yok"
Tarım sektörünün bütün ülkelerde stratejik öneme sahip olduğunu, tarıma bütün ülkelerde destek verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ise nohut, pamuk, mercimek, canlı hayvan gibi birçok ürünün dışarıdan alındığını kaydetti.
Dışarıdan alınan ürünlerin Türkiye'de ekilebilecek olmasına rağmen çiftçinin zarar edeceği için ekmediğini belirten Kılıçdaroğlu, çiftçinin emeğinin bugüne kadar siyaset kurumu tarafından hep göz ardı edildiğini savundu.
Eski çiftçileri, Adana'nın bereketli topraklarını bildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ektiği ürün karşılığında aldığı parayı biliyorum. Keyif, huzur içerisinde tarlaya giderdi. Şimdi traktör, tarla o da ipotekli, ürün, o da dışarıdan geliyor. Çiftçi işsiz, kendisini yakıyor, esnaf iflas ediyor. Peki ne oldu da 16 yılda Türkiye bu noktaya geldi. Gelir hakça bölüşülmüyor, hakça paylaşılmıyor. Tarımda sağlıklı bir planlama yok. Sağlıklı bir planlamanın olduğu ülke Hollanda, hiç planlamanın olmadığı ülke de Türkiye. Hollanda, Konya'dan küçük. Hollanda'nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar dolar. Türkiye'nin tarım ürünü ihracatı 17 milyar dolar."
Türk tarımı üzerinde egemen güçlerin büyük oyunun bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye tarımdan çekilsin istiyorlar. 'Türkiye'nin ekmesine gerek yok' diyorlar. 'Biz size vereceğiz, daha ucuza vereceğiz' diyorlar. Bir ayıptan söz edeyim size. Sanki Türkiye'de toprak hiç kalmadı, çiftçi kalmadı Sudan’da gittiler binlerce dönüm arazi kiraladılar. Orada ürünü ekecekler Türkiye'ye daha ucuza getirecekler. Türkiye'de yer mi kalmadı? Bir hükümet kendi çiftçisiyle rekabet edebilir mi? Bizim çiftçi ikinci sınıf vatandaş. Çiftçinin gerçeği görmesi lazım. Senin çıkarlarını savunmayan siyasal partiye senin oy vermemen lazım kardeşim. Bu kadar açık ve net söylüyorum." dedi.
 Türkiye’nin tarımdan aşama aşama çekildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, tohumculuğun bittiğini söyledi.
Bundan 20-30 yıl önce dışarıdan canlı hayvan, saman, et alınmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Hem Türkiye büyüdü diyorsun, hem tarım iflas ediyor. Demek ki bir sorunumuz var. Tarım konusunda ciddi bir sorunumuz var. Bütün çiftçi kardeşlerimizin ayın 24'ünde sandığa giderken ellerini vicdanına koyup oraya gitmeleri lazım." diye konuştu.
Tarım teknoloji liselerinin kurulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, tarımla teknolojinin buluşmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, çiftçiyi kazanmak ve alın terini yine onlara vermek istediklerini ifade ederek bütün amaçlarının üreten ve ürettiğini satan bir Türkiye olduğunu söyledi.
Sulama birliklerinin de sorunlarının bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, Tarım Kanunu'nun 21. maddesinde "Her yıl çiftçilere milli gelirin en az yüzde biri oranında teşvik verilir" ifadesinin yer aldığına işaret ederek milli gelirin yüzde biri oranında çiftçinin teşvik edilmesi şeklinde kanun hükmünün bulunduğunu ancak 16 yıldır buna uyulmadığını, çiftçinin alacağının olduğunu savundu.
Kendilerinin bu yüzde biri kesinlikle uygulayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, yüzde biri çiftçiye mutlaka teşvik olarak vereceklerini, çiftçinin yüzünün güleceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, tarımda sağlıklı ve tutarlı bir planlama yapacaklarını, çiftçinin bir yıl önceden neyi ekeceğini ve kaça satacağını bileceğini kaydetti.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları ve Kredi Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliğini de eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Size sözde ucuz kredi, düşük faizli kredi veriyor. Halk Bankasından alıyor, üzerine bir parça faiz ekliyor size satıyor. Onun başındaki kişi ayda kaç lira aylık alıyor biliyor musunuz? 52 bin lira. Bu sizin paranız. Ayda 52 bin lira alıyor. Yetmiyor bir de milletvekilliği aylığı alıyor. 20 bin lira da oradan alıyor. Sonra 'Ben esnafın sorununu çözeceğim.' diyor. Yav, kargalar güler buna, sen kendi sorununu çözüyorsun kardeşim. Esnafa düşük faizli kredi vereceğine, alıyorsun paranın büyük bir kısmını cebe atıyorsun."
 Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı, parlamentoda da Millet İttifakı'nın çoğunlukta olduğu zaman bu duruma son vereceklerini söyledi.
Çiftçiye mazotu üç liradan vereceklerini yineleyen Kılıçdaroğlu, dışarıya 15 yılda, 151 milyar 34 milyon dolar ödendiğini, çiftçiye, emekliye, esnafa, sanayiciye geldiğinde ise "Parayı nereden bulacaksınız" dendiğini söyledi.
Hükümeti, ekonomi politikaları ve harcamalar konusunda eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ne olursa olsun sandığa gideceğiz. Siyaset kurumunun asıl görevi, her kuruş verginin hesabını millete vermektir. Millete hesabını vermiyorsanız siyaset kurumu cebine çalışıyor demektir. Siyasetçi, cebine çalışıyor demektir. Siyaset köşeyi dönme aracı değildir. Yolsuzluk yapma, vatandaşı perişan etme aracı değildir. Siyaset, halka hizmet etme aracıdır. Sandığa gideceksiniz, sizden tek istediğim elinizi vicdanınıza koyacaksınız. Çocuklarınızı, bayrağınızı, ülkeyi düşüneceksiniz ve oyunuzu öyle kullanacaksınız. Benim istediğim budur. Hangi partiden olursa olsun. İstediğim budur. Bu ülkenin çıkarlarını kim savunuyorsa başımın üstünde yeri vardır. Ama ülkesinin çıkarlarını değil de cebini düşünüyorsa, tefecileri, bu ülkenin ödediği vergileri götürüp 151 milyar doları Londra'daki tefecilere, 687 milyar lirayı Türkiye'deki tefecilere faiz olarak ödüyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. Hepimizin sorumluluğu var. Biz huzur, barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Herkesin karnı doysun istiyoruz, herkesin aşı işi olsun istiyoruz. İşsizlik olmasın istiyoruz."

Gündem'den Öne Çıkan Haberler