11.02.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU AJANS MUHABİRLERİNİN SORULARINI YANITLADI, GÜNDEME İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU (11 ŞUBAT 2017)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU AJANS MUHABİRLERİNİN SORULARINI YANITLADI, GÜNDEME İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU (11 ŞUBAT 2017) 


ANADOLU AJANSI (AA) 

- "Son olayda da Rus uçakları ’Evet biz vurduk. Koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum"
- "(ABD’nin vize yasağı uygulaması) İslam dünyasını savunuyorsun, adam ’7 ülkenin vatandaşını almıyorum’ diyor. ’Müslüman oldukları için, bunlar terörist oldukları için almıyorum’ diyor. Amerikalılar isyan ediyorlar, ’Bu yanlıştır, biz hepimiz Müslümanız’ diyorlar. Hükümetten tık yok"
- "Niye bir araya gelip bu kadar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranında oturup konuşmuyoruz"
- "CHP’yi terörle bağlantılı bir algı yaratmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil"
- "Asıl prangayı bu anayasa değişikliğiyle toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar"
- "Sayın Binali Yıldırım, ’Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini başkan atayacaktır, şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez’ diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. ’550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600’e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu gerekçeyle’ Bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Neyi anlatıyor, ’CHP-HDP-PKK beraberdirler’ Sen vatandaşa doğruyu anlat, neden ’evet’ oyu verecek vatandaş sen bunu anlat önce"
- "Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Yani şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Şimdi kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Biz vatandaşlarımıza, bu anayasa değişikliklerine neden hayır oyu vermesi gerektiğini anlatacağız"
- "Varlık Fonu ile iki hazine oluşturuluyor, biri TBMM’nin, Sayıştayın denetiminde olan bir hazine, bir de bütün bunların dışında denetimsiz bir hazine oluşturuluyor. Kaynaklar istendiği gibi kullanılsın, harcanabilsin diye. Bu referandum için kullanılacak tabii. Yasalar bunun için çıkıyor, her şey nisan, mayıs ayına kadar endekslenmiş durumda. Ondan sonra ’Ben size gösteririm’ programı girecek devreye"


ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son olayda da Rus uçakları ’Evet biz vurduk. Koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum." dedi.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde gazetecilerle bir araya gelerek, soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, 7 ülkenin vatandaşlarına getirdiği Amerika’ya giriş yasağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni şaşırtan Trump’ın 7 ülkenin, çoğunluk nüfusu Müslüman, blok olarak Amerika’ya girişini yasakladı. Her konuda bir görüş beyan eden Erdoğan, bu konuda tam bir suskunluk içinde." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İslam dünyasını savunuyorsun, adam ’7 ülkenin vatandaşını almıyorum’ diyor. ’Müslüman oldukları için bunlar terörist oldukları için almıyorum’ diyor. Amerikalılar isyan ediyorlar, ’Bu yanlıştır, biz hepimiz Müslümanız’ diyorlar. Hükümetten tık yok. Bunların Müslümanlığı savunma konusundaki samimiyetleri de bu olayda gayet net ortaya çıkmıştır. Çıkarcı anlayışla, iktidarda kalma anlayışı ile her şeyi satabilirler, Müslümanlığı da. Gayet net açık görülmüştür bu olayda. Oysa buna biz tepki verdik. ’Teröristleri almayabilirsin, bu onların en doğal haklarıdır.’ Ama siz bir ülkenin bütün insanlarını terörist olarak görürseniz, bu doğru değil. Bu terörizme hizmet demektir. Biz bunu söyledik. Ama iktidar söylemeye cesaret edemiyor. Neden? Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir. Bu kadar açık ve net. Kendi güvencesini başka bir ülkede görüyorsa kendi iradesini satmış demektir. Bu ülkeye onların hiçbir faydası olmaz."

- Genelkurmay’ın El Bab açıklaması

El Bab’ta Rus savaş uçağının yanlışlıkla Türk askerlerini hedef alması ve 3 askerin şehit olmasının hatırlatılarak, bu konuda Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamanın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Daha önce El Bab’ta yine hava saldırısında şehitlerimiz oldu. Hükümet dedi ki ’Biz bu konuda araştırma yapıyoruz, kamuoyunu bilgilendireceğiz.’ Hiçbir bilgi gelmedi. Son olayda da Rus uçakları ’Evet biz vurduk. Koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveriyle çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, çalışıyorlar. Sorgulanması gereken pek çok şey var. Ama sorgulaması gereken, olayların başında hükümet var. Kurumların başında, hükümet var. Hükümetin sesi çıkmıyor. ’Askerlerimizin öldürülmesi kuru bir özürle giderilmemelidir’ diye bir Tweet de attım. Hükümetten eleştiri bile yok. Neden yok. ’Putin’i kızdırırım’ diye. ’Ya Putin başımıza bir şey açarsa’ diye. Sen değil miydin ’Ben dünya lideriyim’ diyen kişi. Lider değil de lidercik olduğun çıktığı ortaya. Ne Trump’a ne Putin’e ağzını açıp tek cümle söyleyemiyorsun. ’Dost ülke bombaladı.’ Bombalayan ülke ne zamandır dost oluyor, onu da anlayamadım. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Kendi geleceğini başka ülkelerin siyasi liderlerine bağlayan bir iktidar, Türkiye’ye hizmet edemez."

- Anket yaptırmıyoruz

Kılıçdaroğlu, referandumla ilgili başka bir soru üzerine anket yaptırmadıklarını söyledi.

"Referandumda ’hayır’ çıkacak. Ben bu ülkenin sağ duyusuna güveniyorum." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "paketin savunulacak hiçbir tarafı olmadığını" öne sürdü.

İktidarın değişikliği savunacak hiçbir argümanının olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Ne yapıyorlar? CHP’ye saldırıyorlar, o kadar. Tek yaptıkları iş o. Neden? CHP halka doğruları anlattığı için. O kadar sıkışmış vaziyetteler ki benim salı konuşmalarıma kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. ’Kılıçdaroğlu’nu kimse dinlemesin’ bu arayış içindeler. Son KHK ile havuz medyasına ceza yazılmasın diye ’eşitlik ilkesini’ de bu gerekçeyle kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza mecburen yer verecektiler. Şimdi onu da kaldırdılar." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Sesinizi nasıl duyuracaksınız?" sorusunu ise "Gezerek. En zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum ama haklıyız, haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum." şeklinde yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Evet çıkması durumunda Türkiye sizce hangi ülkeye benzeyecek?" sorusunu yanıtlarken de "evet" ihtimalini hiç düşünmediklerini, buna ihtimal dahi vermediklerini söyledi.

Daha önceki konuşmalarında "tek adam yönetimlerinin kendi ülkelerini nasıl felakete yönlendirdiklerini" söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Suriye, Irak, Libya örneklerini bunun için verdim. Bir kişi her şeye karar veremez. Şimdi şunu anlatamıyorlar, ’Başkan meclisi feshedecek.’ Hani egemenlik milletindi. Burada egemenlik bir kişinin oluyor. Bunu anlatsınlar bakayım millete neden bir kişi kalkıp meclisi feshedecek." dedi.

- TV programında tartışma teklifi

Daha önceki konuşmalarında televizyon programına çıkma teklifi yaptığını hatırlatan ve bu çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, "Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz. Onlar da anlatırlar, ben de anlatırım. Evinde rahat çayını, kahvesini içen vatandaş da bizi dinler. Kim, hangi gerekçeyle neyi söylüyor, neyi söylemiyor? Yeri geldiği zaman oturup konuşuyoruz, televizyonlara ortak görüntü veriyoruz. Niye bir araya gelip bu kadar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranında oturup konuşmuyoruz." açıklamasını yaptı.

- "Bunun bize yapışması mümkün değil"

Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de iktidarın "Evet"i anlatamadığı için CHP’yi terör örgütleriyle irtibatlandırmaya çalıştığını öne sürdü.

"CHP’yi terörle bağlantılı bir algı yaratmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"15 yıldır hükümet olanlar onlar, biz değiliz ki. Türkiye’yi kan gölüne çevirenler onlar, biz değiliz ki. Terör örgütlerine göz yumanlar onlar, biz değiliz ki. Dolayısıyla tutmaz bu. Bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum derken, Saadet Partisi, BBP, Vatan Partisi, ÖDP, Anavatan, Doğruyol Partisi... Bunlar da Türkiye’nin geleceğini düşünüyorlar, bunlar da ’hayır’ diyorlar. Dolayısıyla ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum derken, bütün bu çerçeveyi düşünüyorum. Bir araya gelir miyiz? Bence bir araya gelmek sanki bir cephe gibi algı yaratabilir. Böyle bir cepheye gerek yok. Her birimiz demokrasi paydasında, neden ’hayır’ dediğimizi anlatmalıyız. Herkesin ayrı bir dili vardır, bizim ayrı bir dilimiz var ama ortak paydamız demokrasiyi savunmak. Ben de, onlar da savunuyor. Rahmetli Erbakan da, Türkeş de başkanlık sistemine karşıydı. Dolayısıyla çok değişik alanlarda herkes kendi cephesinden bir demokrasi paydası içinde ’hayır’ diyebilir. Bir özel kampanyaya gerek yok."

- "Prangayı kim taktı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamalarında "Biz bu değişiklikle bileğimizde prangalardan kurtulacağız" ifadesini kullandığı belirtilerek, "Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Prangayı kim vurmuş? Demokrasiye pranga takılıyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bir ülkede 150’nin üzerinde gazeteci hapisteyse, bu gazetecilere prangayı kim taktı? Her önüne geleni, dosyanın içeriğine bakmadan hakim doğrudan doğruya ’Atmazsam beni de FETÖ’cü diye ilan ederler’ diye içeri atıyorsa, pek çok gereksiz masum insanlar hapse atılıyorsa bunlara prangayı kim taktı? Öğretim üyelerine, terörle yakından ilgisi olmayan yüzlerce akademisyeni kapının önüne koyuyorsunuz, bunlara prangayı kim taktı? Bu ülkeyi yönetenler nasıl yönettiklerinin farkında değiller. Bütün bu olaylar senin iktidarında oluyor, Hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız, önünüzde hangi engeller vardı? Hiçbir şey yoktu. Şimdi ben size söyleyeyim, bütün muhtarlara pranga vurulacak bir kararname ile. Bir kararname ile ’Muhtarlığı kaldırdım’ diyecek. Buna pranga vurmak denir. ’Bütün bakanlıkları bir gecede kapatıyorum’ diyecek. ’Bütün gazeteleri kapatıyorum, mal varlıklarına el koyuyorum.’ Buna pranga denir. Asıl prangayı bu anayasa değişikliğiyle toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar."

Ekonomik göstergelere ilişkin bir soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, ekonominin şimdi de iyi olmadığını, referandum sonrasında da iyi olmayacağını savundu. Ekonomide ciddi sorunlar bulunduğunu, iktidarın ekonomik açıdan da Türkiye’yi yönetemediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun için işsizlik rakamlarına bakılmasının yeterli olacağını aktardı.

Referandum öncesi iktidarın çeşitli ekonomik paketler açıkladığını bunun amacının halkı kandırmak olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar, artık bu millet bıkma noktasına geldi, bıktı artık. Dolayısıyla ülkeyi yönetemiyorlar, sokağa çıkın vatandaşa sorun ’5 bakanın adını sayın’ deyin sayamazlar. Ekonomiden kim sorumlu şimdi? Dış politikadan kim sorumlu? Tam bir kaos dönemi." açıklamasını yaptı.

Ekonominin yanında siyasi karar almada da bir kaos yaşandığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"En tipik örneği El Bab. Dedik ’Daha derine inmeyin.’ Kıyameti kopardılar, sonra Erdoğan dedi ’Daha derine inmeyeceğiz’ diye. Sonra Mevlüt Çavuşoğlu, ’Rakka’ya gideceğiz’ dedi. Erdoğan, Trump’la görüştükten sonra ’Münbiç ve Rakka’ya gideceğiz’ dedi. Nedir ya doğrusu nedir? Çocuklarımızın içinde bulunduğu durum. Biz neden şehit veriyoruz Suriye’de. Hangi gerekçeyle? Bizim gençlerimiz, orada şehit verdiriyoruz, annelerin gözü yaşlı, Suriye’nin gençleri Türkiye’de. Onlar da iş yeri açıyorlar, gayet güzel geziyorlar, vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. O annelerinin gözünün içine bakarak bu hükümet, bu soruya cevap vermeli; ’Benim çocuklarım orada savaşıyor, şehit oluyor, onların çocukları burada zevki sefa içinde.’ Bunu hangi vicdan kaldırır? Kaldı ki yarın zaten geri çekilecek bizim silahlı kuvvetlerimiz. Rakka’ya kadar gidilmesine gerek yok. Siz güvenli bölge oluşturmuşsunuz zaten. Şehit de vermediniz o güvenli bölgeyi oluştururken. Şimdi birilerinin aracı olarak silahlı kuvvetler kullanılmak mı isteniyor? Rusya, Amerika orada, her ülke var orada, en çok şehit veren biziz, niye? Hangi gerekçeyle bizim askerlerimiz şehit oluyor. Güvenli bölgeyi alırsınız, mesele biter."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Binali Yıldırım, ’Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini başkan atayacaktır, şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez’ diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. ’550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600’e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu gerekçeyle’, bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Neyi anlatıyor, ’CHP-HDP-PKK beraberdirler.’ Sen vatandaşa doğruyu anlat, neden ’evet’ oyu verecek vatandaş sen bunu anlat önce." dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

CHP’nin referandum için çok çalışacağını ve vatandaştan düşünerek, sandığa gitmelerini isteyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun bir parti seçimi olmadığını, Türkiye’nin geleceğinin, demokrasisinin oylandığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, CHP’nin bunu anlatabildiği, vatandaşın da düşünerek sandığa gidip, ülkenin geleceğiyle ilgili karar verdiği takdirde Türkiye’nin başarılı bir referandum süreci yaşayacağını söyledi.

"Referandum kampanyası kapsamında kaç ili dolaşacaksınız? Programınız belli mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Belli değil, mitingden çok illerde, ilçelerde kanaat önderleriyle bir araya gelip onlarla yüz yüze görüşmek, ağırlığı buraya vermek istiyoruz. Bu parti seçimi değil Türkiye’nin geleceğiyle demokrasisiyle ilgili bir referandum." yanıtını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, referandumda, "demokrasi sürecek mi, güçlü bir demokrasi, güçlü bir parlamenter rejim mi oluşturulacak, yoksa bütün yetkilerin tek kişiye verildiği bir Kuzey Kore modeli mi olacak", bunun tercihinin yapılacağını söyledi.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ’Eğer referandumda evet çıkmazsa Türkiye ciddi tehlikelerle karşılaşır.’ açıklamaları var. Sizce ’evet’ ya da ’hayır’ çıkması durumunda nelerle karşılaşır Türkiye?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Türkiye ciddi tehlikelerle karşı karşıyaysa 15 yılda Türkiye’yi bu ciddi tehlikelerle karşı karşıya getiren iktidar kim? Türkiye’yi bu noktaya getiren iktidara siz destek veriyorsanız, Türkiye’yi daha büyük bir tehlikenin içine sürüklemiyor musunuz? Söylenen sözlerin mantıklı bir altyapısının olması lazım." dedi.

Bahçeli’nin "Türkiye’nin bekası için ’evet’ denilmesi gerektiğini" söylediğinin hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "Bizim anladığımız beka, Türkiye’nin güçlü, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak, hukukun üstünlüğü ve güçlü parlamenter sistemle dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak yaşamasıdır. Bir kişinin elinde sopayla bir toplumu, ülkeyi, devleti dizayn etmesine karşıyız biz. Bu, Türkiye’nin bekasına değil dağılmasına yol açar." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Suriye, Irak ve Libya’nın yönetimde güçlü bir adam olmasına rağmen ne hale geldiğinin ortada olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin, bütün kavgalara ve 30-35 yıldır devam eden teröre rağmen parlamenter sistemle bir arada yaşadığını dile getirdi.

- "Henüz bir karar alınmadı"

"Güçlü demokrasi’’ vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, bu sistemin de yanlışlıklarının olduğunu, bunun 12 Eylül darbe hukukundan kaynaklandığını ifade etti. Türkiye’nin darbe hukukundan arınması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, daha güçlü bir parlamenter sistemin oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

"CHP, Anayasa Mahkemesine gidecek mi? Bir karar aldınız mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz bir karar alınmadı. Biz önce Sayın Cumhurbaşkanının onayını bekledik, sonra kendi karar organlarımızla oturup konuşacağız, vaktimiz var." yanıtını verdi.

"Hayır oyları yüksek çıkarsa AK Parti’nin Anayasa Mahkemesi kanalıyla referandumu durdurabileceği iddiaları var. Bu konuda bir değerlendirme yaptınız mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Böyle bir değerlendirme yapmadık ama bu bağlamda yorum yapan çevreler var. Biz olayı kendi yapımız içinde yetkili kurullarımızla bir araya gelip konuşacağız. Kararımızı vereceğiz, vaktimiz var." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Ne kadar vaktiniz var?" sorusuna, "Kısa sürede. Önümüzdeki hafta içinde biz bunun kararını vereceğiz." karşılığını verdi.

- "Türkiye’yi nasıl bir maceraya sürüklediğini biliyorlar"

"Anayasa değişikliğine ’hayır’ diyen CHP FETÖ, PKK ve HDP ile aynı çizgide olmakla itham ediliyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu anayasaya neden ’evet oyu kullanın’ demekten aciz olan bir hükümet var. Vatandaşa, ’Biz, anayasayı değiştirdik, değişiklik maddelerini kamuoyunun bilgisine sunduk, buna şu gerekçelerle ’evet deyin’ lafını edemiyorlar. Çünkü bir gerekçe yok." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"O zaman ne yapıyorlar? CHP’den başlayarak özel bir suçlama alanı getiriyorlar, terör örgütleriyle sanki CHP ilişkiliymiş gibi. Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Yani şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Şimdi kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Biz vatandaşlarımıza, bu anayasa değişikliklerine neden hayır oyu vermesi gerektiğini anlatacağız. Mesela Sayın Binali Yıldırım, ’Bir cumhurbaşkanı tarafsız olmayacaktır, çünkü şu nedenle tarafsız olmayacaktır’ bunu açıklayabiliyor mu, açıklayamıyor. ’Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini başkan atayacaktır, Şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez’ diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. ’550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600’e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu gerekçeyle’, bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Neyi anlatıyor, ’CHP-HDP-PKK beraberdirler.’ Sen vatandaşa doğruyu anlat, neden ’evet’ oyu verecek vatandaş sen bunu anlat önce. Olay CHP sorunu değil ki daha bunu kavrayamamışlar. Olay bir Türkiye sorunu."

Kılıçdaroğlu, "Bunu anlatmaktan aciz insanlar. Çünkü yaptıkları değişikliğin Türkiye’yi nasıl bir maceraya sürüklediğini aslında onlar da biliyorlar." diye konuştu.

- "Çıksın meydanlara eleştirimiz yok"

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ’evet’ kampanyası yürütmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Tarafsız değil, tarafsızlığını korumadı, korumamayı da sürdürecektir. Bu milletin takdirine, sağduyusuna ve vicdanına bırakıyorum bunu." yanıtını verdi.

"Tarafsız olması gereken bir cumhurbaşkanı, parlamentoya gelip, ’Ben parlamentoda tarafsız davranacağım’ diye yemin ettiği zaman, bunun inandırıcılığı ne ölçüde olacaktır?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara, bizim herhangi bir eleştirimiz yok. Çıkabilir. Millet vicdanıyla bakıp bunu değerlendirsin tek isteğim bu." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı’nın meydanlara çıkması, ’tarafsızlığı ihlal edeceği’ söyleminizi destekliyor mu?" sorusuna, "Elbette. Bu anayasa değişikliğinin nasıl bir felakete yol açacağını artık vatandaş gözleriyle görecektir." karşılığını verdi.

"Referandumun adil olacağını söylemek mümkün mü? ’Bu referandum adil olacaktır’ diyebiliyor musunuz? " sorusunu Kılıçdaroğlu, "Hayır, referandum süreci adil koşullarda yürümeyecektir. Özellikle havuz medyasının, son KHK’larla muhalefeti tamamen yok sayan bir anlayışla yayın politikasını sürdüreceğini biliyoruz. Şu anda medyanın yüzde 90’ı da iktidarın kontrolünde zaten. Dolayısıyla adaletli bir referandumun olmayacağını biz biliyoruz ama her şeye rağmen ben, bu ülkenin insanlarının vicdanına, basiretine, sağduyusuna güveniyorum. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değil." diye yanıtladı.

- "Hayırsız evlat fonu"

Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde, valilerin, kaymakamların, rektörlerin, bütün devlet kurumlarının "evet" demek için özel çaba harcayacağını savunarak, "Bu neyi getirir? Bütün baskılara rağmen göreceksiniz ’hayır’ kazanacaktır. Bu ülkenin sağ duyusu vardır, ben buna inanıyorum." diye konuştu.

"Referandum için slogan belirlediniz mi?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Hayır. Ne kadar güzel bir sözcük değil mi hayır? Henüz belirlediğimiz bir sloganımız yok, çok sayıda öneri var. Bu siyasetçilerin alanından çok, reklamcıların alanına giriyor, bu konuda bir çalışma var. Kulağıma hoş gelen kelime ’hayır’ tabii." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Bazı kamu şirketlerinin Varlık Fonuna devrine" ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:

"Ortada Varlık Fonunu oluşturacak bir gelir yok. Geçmişte halkın birikimleriyle oluşturulan bankaydı, limandı vesaire onlar Varlık Fonuna aktarıldı yeni bir kaynak yaratmak amacıyla ve 18 ayrı yasaya uymayacak arındırılmış bir fon. Bugün bu fona göre Ziraat Bankasını 1 liraya, herhangi bir kişiye satabilirsiniz veya gidersiniz 2 milyar dolar para alırsınız İzmir Limanı için zamanı gelir parayı ödeyemezsiniz, dersiniz ’Sana İzmir Limanı’nı vereyim.’ 50 milyarlık bir yatırımı 2 milyara verebilirsiniz veya onlar gelir haciz uygularlar."

Varlık Fonuna ilişkin uygulamaların, TBMM’nin ne de Sayıştayın denetimine tabi olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Buna ben ’hayırsız evlat fonu’ demiştim. Hayırsız evlat, babasından, dedesinden kalan mirası har vurup harman savurur. 100 yıllık Ziraat Bankasını, PTT’yi, büyük kuruluşları böyle har vurup harman savurarak, Varlık Fonu adı altında birilerine peşkeş çekme amacıyla götürmek asla doğru değildir. Onun için ’hayırsız evlat fonu’ demiştim buna. Gerçekten bunlar kendi tarihlerine saygı duymayan bir grup." görüşünü savundu.

- "Siz kandırıla kandırıla mahvoldunuz"

"İktidar, Varlık Fonunu kullanarak referanduma kadar kaynak yaratmayı mı çalışıyor?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Evet. Varlık Fonu ile iki hazine oluşturuluyor, biri TBMM’nin, Sayıştayın denetiminde olan bir hazine, bir de bütün bunların dışında denetimsiz bir hazine oluşturuluyor. Kaynaklar istendiği gibi kullanılsın, harcanabilsin diye. Bu referandum için kullanılacak tabii. Yasalar bunun için çıkıyor, her şey nisan, mayıs ayına kadar endekslenmiş durumda. Ondan sonra ’Ben size gösteririm’ programı girecek devreye." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, KHK’larla akademisyenlerin ihraç edilmesine ilişkin bir soru üzerine, "Hitler Almanya’da ne yaptıysa şu anda Türkiye’de o yapılıyor. Hitler Almanya’da bilim adamlarını üniversitelerden kovdu, o bilim adamlarının pek çoğu Türkiye’ye geldi. Genç Türkiye Cumhuriyeti o bilim adamlarına kucak açtı, bizim üniversitelerimizde yıllar yılı bunlar ders verdiler. Şimdi kitap, yazı yazmak, konuşmak dışında hiçbir günahı olmayan yüzlerce akademisyeni bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz. Hangi ahlak, vicdan, inanç bunu kabul eder?" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin ihraçlarıyla ilgili "yanlışlıklar olabilir" açıklamasının, daha büyük bir felaket olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu:

"Bir insanı üniversitede kapının önüne koyacaksın, bütün kamuoyuna bir anlamda ’Ben bunu cezalandırdım’ diyeceksin. Beş gün geçecek, ’Bir hata yapmışız, kusura bakma seni tekrar görevine iade ediyoruz’ diyeceksin. Hatayı yapan kim? Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar. Siz kandırıla kandırıla mahvoldunuz, herkes sizi kandırdı. Şimdi kandırıldıklarını itiraf ediyorlar. ’Birisi bizi kandırabilir, buraya yanlış isimler yazmış olabiliriz ama söz veriyoruz yanlışlık olursa düzelteceğiz.’ Türkiye’de bir devlet yönetimi yok, çöken bir devlet var sadece. Son KHK’lar çöken devletin en temel göstergesi."

- "Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir"

Öğretim üyelerinin giydiği cübbelerin ayaklar altına alınmasından içinin acıdığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılın Türkiyesi bu mu Allah aşkına? Bir bilim insanının cübbesini siz çiğneyeceksiniz ki inançlı olduklarını söylüyorlar, ’Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir’ diyor Sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayıştan, bilim insanını ayaklar altına alan bir anlayışa geldik. Nesini anlatacaksınız? İnsanda biraz utanma, ahlak, bilime, bilim insanına saygı olur." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bilim üreterek güçlü olacağına işaret ederek, "Şimdi bilgi üreten insanlar kapının önünde. ’Güçlü Türkiye’ diyorlar, ’Evet verin, güçlü Türkiye’yi kuracağız’ diyorlar. Bilim adamını kapının önüne koydun, hangi ülke gelip de sana ’Sen güçlü ülkesin’ diyecek?" ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetede çıkan haberden örnek vererek, KKTC’nin parlamenter sistem ve demokrasi açısından Türkiye Cumhuriyeti’nin çok ötesinde olduğunu savundu.


ANKA HABER AJANSI

-KILIÇDAROĞLU: O FOTOĞRAFA İÇİM ACIDI

ANKARA (ANKA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde ihraçların protesto edildiği sırada akademisyenlerin cüppelerinin çiğnendiği fotoğrafa işaret ederek, “Bir fotoğraf, gerçekten içim acıdı, öğretim üyelerinin giydikleri cüppeler ayaklar altında. 21. yüzyılın Türkiye’si bu mu? Bir bilim insanının cüppesini çiğneyeceksiniz. İnançlı olduklarını söylüyorlar, alimin ölümü alemin ölümü gibidir, diyor Sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayıştan, bilim insanını ayaklar altına alan bir anlayışa geldik” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki makamında bir grup ajans muhabirinin sorularını yanıtladı. Anayasa değişliği referandum tarihinin 16 Nisan 2017 olarak açıklandığının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Çalışacağız ve vatandaşımızın düşünerek sandığa gitmesini isteyeceğiz. Çünkü bu bir parti seçimi değil. Türkiye’nin geleceğini, demokrasimizi oyluyoruz. Bu nedenle vatandaş, kendi partisinden bağımsız olarak Türkiye’nin geleceğini düşünerek sandığa gitmeli ve oy kullanmalı. Bunu anlatabildiğimiz takdirde Türkiye ‘hayır’la birlikte başarılı bir referandum süreci yaşayacaktır” dedi.

-“BU BİR DEMOKRASİ SEÇİMİ”-

Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde mitinglerden çok illerde, ilçelerde özellikle kanaat önderleriyle bir araya gelip yüz yüze görüşmelere ağırlık vereceklerini belirterek, “Şunu anlatacağız; demokrasi benim için de, benim gibi düşünmeyen insan için de geçerli. Bu bir demokrasi seçimi. Güçlü bir demokrasiyi, sürdürecek miyiz, güçlü bir parlamenter rejim mi oluşturacağız yoksa bütün yetkilerin tek kişiye verildiği Kuzey Kore modelini mi tercih edeceğiz” diye konuştu.

-“İKTİDARA DESTEK VERİYORSANIZ, TÜRKİYE’Yİ DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKENİN İÇİNE SÜRÜKLEMİYOR MUSUNUZ?”-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin referandumda ‘hayır’ çıkarsa “Türkiye karmakarışık olur” şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Türkiye ciddi tehlikelerle karşı karşıyaysa 15 yılda Türkiye’yi bu duruma getiren iktidardır. Türkiye’yi bu noktaya getiren iktidara siz destek veriyorsanız, Türkiye’yi daha büyük bir tehlikenin içine sürüklemiyor musunuz? Söylenen sözlerin mantıklı bir alt yapısı olması lazım” dedi.

-“BU TÜRKİYE’NİN BEKASINA DEĞİL DAĞILMASINA YOL AÇAR”-

Kılıçdaroğlu, “Bizim anladığımız beka, Türkiye’nin güçlü, hukukun üstünlüğüyle, güçlü parlamenter sistemle dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak yaşamasıdır. Bir kişinin elinde sopayla bir toplumu, bir ülkeyi, bir devleti dizayn etmesine karşıyız biz, bu Türkiye’nin bekasına değil, Türkiye’nin dağılmasına yol açar. Suriye’yi, Irak’ı, Libya’yı görsünler güçlü bir adam vardı, bunların tamamı hangi halde?” diye konuştu.

-“AYM KARARINI BU HAFTA İÇİNDE VERECEĞİZ”-

Değişikliği Anayasa Mahkemesi’ne götürüp götürmeyecekleri konusunda da Kılıçdaroğlu, henüz bir karar almadıklarını belirterek, “Partimizin yetkili organlarında konuyu tartışacağız, kısa sürede, önümüzdeki hafta içinde kararımızı vereceğiz” dedi.

-“BU TUZAĞA DÜŞMEYECEĞİZ”-


CHP lideri, hükümet kanadı tarafından referandumda ‘hayır’ oyu vereceklerin terör örgütleriyle yan yana anılmaları konusunda ise, “Hükümet bu anayasaya neden ‘evet’ oyu kullanılmasını gerektiğini anlatmaktan aciz. Neden ‘evet’ denmesinin lafını edemiyorlar çünkü bir gerekçe yok. O zaman da CHP’den başlayarak özel bir suçlama alanı getiriyorlar, CHP sanki terör örgütleriyle ilişkiliymiş gibi. Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz” dedi.

Kendilerinin vatandaşa bu değişikliğe neden hayır oyu vermeleri gerektiğini anlatacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Sayın Binali Yıldırım, cumhurbaşkanı nasıl tarafsız olacak, bunu açıklayabiliyor mu? ‘AYM’nin 12 üyesini başkan atayacak, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez’ diye bir gerekçe üretebiliyor mu? Üretemiyor. ‘Milletvekili sayısını 600’e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız’, bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Siz vatandaş hangi gerekçeyle ‘evet’ oyu verecek bunu anlatın. Bunu yapmaktan acizler çünkü yaptıkları değişikliğin, Türkiye’yi nasıl bir değişikliğe sürüklediğini onlar da biliyor” diye konuştu.

-“CUMHURBAŞKANI ÇIKSIN MEYDANLARA, BÜTÜN BASKILARA RAĞMEN ‘HAYIR’ KAZANACAK”-


Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sahada ‘evet’ propagandası yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine de, Cumhurbaşkanın tarafsız olmadığını ve bunu korumayı da sürdüreceğini ifade etti. Bu durumu milletin takdirine, vicdanına ve sağduyusuna bıraktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Parlamentoda ‘ben tarafsız davranacağım’ diye yemin ettiği zaman bunun inandırıcılığı ne ölçüde olacaktır, sıradan bir insandan değil bir cumhurbaşkanından söz ediyorum. Çıksın meydanlara, bizim bir herhangi eleştirimiz yok, çıkabilir. Millet vicdanıyla bakıp bunu değerlendirsin. Bu anayasa değişikliğinin nasıl bir felakete yol açacağını artık millet gözleriyle görecektir, tanık olacaktır.

Bu referandum süreci adil koşullarda yürümeyecek. Adaletli bir referandum olmayacağını biz biliyoruz ama her şeye rağmen ben bu ülkenin insanlarının vicdanına, sağduyusuna, basiretine inanıyorum. Vatandaşlar ülkenin, kendilerinin, çocuklarının geleceğini düşünerek oy kullanacaklardır. Biz bütün devlet kurumlarının da ‘evet’ demek için özel çaba harcayacaklarını biliyoruz. Bu neyi getirir, bütün baskılara rağmen göreceksiniz ‘hayır’ kazanacaktır, bu ülkenin sağduyusu vardır, ben buna inanıyorum.”

-“KANDIRILA KANDIRILA MAHVOLDUNUZ”-


CHP lideri, 686 sayılı KHK ile akademisyenlerin ihraç edilmesiyle ilgili de, “Hitler, Almanya’da ne yaptıysa şu an Türkiye’de de o yapılıyor. Hitler, Almanya’da bilim adamlarını üniversitelerden kovdu, o bilim adamlarının çoğu genç Türkiye Cumhuriyeti’ne geldi. Şimdi kitap yazmak, konuşmak dışında hiçbir günahı olmayan yüzlerce akademisyeni bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz, hangi vicdani hangi ahlak bunu kabul eder” dedi.

“Yanlışlıklar olabilir” açıklamalarının geldiğini ve bunun daha büyük bir felaket olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Hatayı yapan kim; cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar. Kandırıla kandırıla siz mahvoldunuz, herkes sizi kandırıyor. Şimdi kandırıldıklarını itiraf ediyorlar. Son KHK’lar Türkiye’de çöken bir devletin en temel göstergesi” diye konuştu.

-PEYGAMBERİN SÖZÜNÜ ANIMSATTI-

İhraçların protesto edildiği sırada, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde akademisyenlerin cüppelerinin çiğnendiği fotoğrafa işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bugün gazetelerde bir fotoğraf, gerçekten içim acıdı, öğretim üyelerinin giydikleri cüppeler ayaklar altında. 21. yüzyılın Türkiye’si bu mu? Bir bilim insanının cüppesini siz çiğneyeceksiniz. İnançlı olduklarını söylüyorlar, alimin ölümü alemin ölümü gibidir, diyor Sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayıştan, bilim insanını ayaklar altına alan bir anlayışa geldik. İnsanda biraz utanma, ahlak olur, bilime, bilim insanına saygı olur. ‘Evet verin güçlü Türkiye’yi kuracağız’ diyorlar, bilim adamını kapının önüne koydun, hangi ülke gelip de sana ‘güçlü ülkesin’ diyebilir” şeklinde konuştu. 

-KILIÇDAROĞLU: PRANGAYI BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİYLE VURMAK İSTİYORLAR


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız, önünüzde hangi prangalar vardı? Asıl prangayı bu Anayasa değişikliğiyle toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar. Türkiye’yi uygar dünyadan koparacaklar, bu Türkiye’ye pranga vurmak demektir” dedi.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki makamında bir grup ajans muhabirinin sorularını yanıtladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, 7 Müslüman ülke vatandaşlarının ülkeye giriş yasağı kararına ilişkin Kılıçdaroğlu, “Beni şaşırtan her konuda bir görüş beyan eden Erdoğan bu konuda tam bir suskunluk içinde” dedi. Kılıçdaroğlu, “Bunların Müslümanlığı savunma konusundaki samimiyetleri de bu olayda gayet net ortaya çıkmıştır. Çıkarcı anlayışla, iktidarda kalma anlayışı ile her şeyi satabilirler, Müslümanlığı da. Gayet net açık görülmüştür bu olayda. Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa, kendi ülkesini satmış demektir. Bu kadar açık ve net. Kendi güvencesini başka bir ülkede görüyorsa kendi iradesini satmış demektir. Bu ülkeye onların hiçbir faydası olmaz” diye konuştu.

-“GENELKURMAY BAŞKANLIĞI’NIN YAPTIĞI AÇIKLAMAYA GÜVENİYORUM”-


Kılıçdaroğlu, El Bab’ta son yaşananlara ilişkin ise, “Daha önce El Bab’ta yine hava saldırısından şehitlerimiz oldu. Hükümet dedi ki ’Biz bu konuda araştırma yapıyoruz, kamuoyunu bilgilendireceğiz’ Hiçbir bilgi gelmedi. Son olayda da Rus uçakları ‘Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveriyle çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, çalışıyorlar. Sorgulanması gereken pek çok şey var ama sorgulaması gereken kurumların başında hükümet var” dedi.

-“LİDER DEĞİL DE LİDERCİK OLDUĞUN ÇIKTI ORTAYA”-

Askerlerin öldürülmesi kuru bir özürle giderilmemelidir, şeklinde bir tweet attığını da anımsatan Kılıçdaroğlu, “Hükümetten eleştiri bile yok. Neden yok, ‘Putin’i kızdırırım, ya Putin başımıza bir şey açarsa’ diye. Sen değil miydin ‘Ben dünya lideriyim’ diyen kişi. Lider değil de lidercik olduğun çıktığı ortaya. Ne Trump’a ne Putin’e ağzını açıp tek cümle söyleyemiyorsun. ‘Dost ülke bombaladı’, bombalayan ülke ne zamandır dost oluyor onu da anlayamadım. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Kendi geleceğini başka ülkelerinin siyasi liderlerine bağlayan bir iktidar Türkiye’ye hizmet edemez” diye konuştu.

-“HAKLI OLDUĞUMUZ İÇİN KAZANACAĞIZ”-

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği paketinin savunulacak hiçbir tarafı olmadığını ifade ederken, “O kadar sıkışmış vaziyetteler ki benim Salı konuşmalarıma kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. ‘Kılıçdaroğlu’nu kimse dinlemesin, nasıl konuşturmayız onu’ bu arayış içindeler. Son KHK ile havuz medyasına ceza yazılmasın diye eşitlik ilkesini de bu gerekçeyle kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza mecburen yer vereceklerdi, şimdi onu da kaldırdılar” dedi.

“Sesinizi nasıl duyuracaksınız?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, “Gezerek. Çok zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum ama haklıyız, haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, “evet” ihtimalini hiç düşünmediklerini buna ihtimal dahi vermediklerini söyledi.

-“POZİTİF KAMPANYA YÜRÜTECEĞİZ”-


Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde pozitif bir kampanya yürüteceklerini de ifade ederken, “Kıran, döken bir kampanya değil, tam tersine sevgiyi, hoş görüyü ön plana çıkaran güzel bir kampanya yapacağız. Şu anda da fiilen çalışıyoruz zaten. Zorunlu olmadıkça büyük mitingler düşünmüyoruz, önemli olan vatandaşları yüze yüze ikna etmek” diye konuştu.

-TELEVİZYON ÇAĞRISINI YİNELEDİ- 

Liderin karşılıklı televizyon ekranına çıkması çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, “Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz. Onlar da anlatılar, ben de anlatırım. Evinde rahat çayını, kahvesini içen vatandaşta bizi dinler. Kim hangi gerekçeyle neyi söylüyor, neyi söylemiyor? Yeri geldiği zaman oturup konuşuyoruz, televizyonlara ortak görüntü veriyoruz. Niye bir araya gelip bu kadar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranında oturup konuşmuyoruz” dedi.

-“BİZE YAPIŞMAZ BU”-


Kılıçdaroğlu, iktidarın “evet”i anlatamadığı için “CHP’yi terörle bağlantılı bir algı yaratmak” istediğini ifade ederken, “Ama bunun bize yapışması mümkün değil. 15 yıldır hükümet olanlar onlar, biz değiliz ki. Türkiye’yi kan gölüne çevirenler onlar, biz değiliz ki. Ankara’da bombalar patladığı zaman, ‘Patlamadan sonra oyumuz arttı’ diyenler onlar biz değiliz ki. Terör örgütlerine göz yumanlar onlar biz değiliz ki. Dolayısıyla tutmaz bu. Bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum derken, Saadet Partisi, BBP, Vatan Partisi, ÖDP, Anavatan, Doğruyol Partisi... Bunlar da Türkiye’nin geleceğini düşünüyorlar, bunlar da ‘hayır’ diyorlar. Dolayısıyla ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum derken bütün bu çerçeveyi düşünüyorum” dedi.

-“BİR CEPHEYE GEREK YOK”-

Bu partilerle bir araya gelip gelmeme konusunda ise Kılıçdaroğlu, “Bence bir araya gelmek sanki bir cephe gibi algı yaratabilir. Böyle bir cepheye gerek yok. Her birimiz demokrasi paydasında, neden ‘hayır’ dediğimizi anlatmalıyız. Her partinin ayrı bir dili vardır, bizim ayrı bir dilimiz var ama ortak paydamız demokrasiyi savunmak. Rahmetli Erbakan da, Türkeş de başkanlık sistemine karşıydı. Dolayısıyla çok değişik alanlarda, sivil toplum örgütleri herkes kendi cephesinden bir demokrasi paydası içinde ‘hayır’ diyebilir. Bir özel birliktelik, bir özel kampanyaya gerek yok.”

-“DEMOKRASİYE PRANGA TAKILIYOR”-

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “16 Nisan’da prangaları söküp atmaya var mıyız” sözlerinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:

“Prangayı kim vurmuş? Demokrasiye pranga takılıyor. Bir ülkede 150’nin üzerinde gazeteci hapisteyse, bu gazetecilere prangayı kim taktı? Hakim her önüne geleni, dosyanın içeriğine bakmadan, ‘Atmazsam beni de FETÖ’cü diye ilan ederler’ diye içeri atıyorsa, pek çok gereksiz masum insanlar hapse atılıyorsa bunlara prangayı kim taktı? Öğretim üyelerine, terörle yakından ilgisi olmayan yüzlerce akademisyeni kapının önüne koyuyorsunuz, bunlara prangayı kim taktı? Bunu söyleyenler ülkeyi yönettiklerinin farkında değiller. Sen Cumhurbaşkanısın, Başbakansın bütün bu olaylar senin iktidarında oluyor. Hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız, önünüzde hangi prangalar vardı?

Şimdi ben size söyleyeyim; bütün muhtarlara pranga vurulacak bir kararname ile. Bir kararname ile ‘muhtarlığı kaldırdım’ diyecekler. Buna pranga vurmak denir. ‘Bütün bakanlıkları bir gecede kapatıyorum’ diyecek, ‘Bütün gazeteleri kapatıyorum, mal varlıklarına el koyuyorum’, buna pranga denir. ‘Benim kararımın aksine karar veren hakimi o gün görevden alacağım’, yapabilir mi yapabilir. Buna pranga denir. Asıl prangayı bu Anayasa değişikliğiyle toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar. Türkiye’yi uygar dünyadan koparacaklar, bu Türkiye’ye pranga vurmak demektir.”

-“ARTIK BU MİLLET BIKMA NOKTASINA GELDİ”-

Kılıçdaroğlu, sadece siyasal değil ekonomide de ciddi sorunlar bulunduğunu belirtirken, “15 yıldır iktidarsanız buyurun geldiğiniz işsizliğe bakın, 2002 krizinden çok daha derin sorunlar yaşıyor, Türkiye. Bir şeyler dağıtıp ‘Vaziyeti kurtarabilir miyiz, evet çıkarabilir miyiz’ bunun arayışı içindeler. Ne yaparlarsa yapsınlar, artık bu millet bıkma noktasına geldi, bıktı artık. Ülkeyi yönetemiyorlar. Sokağa çıkın vatandaşa sorun, ‘Beş Bakanın adını sayın’ deyin sayamazlar. Dolayısıyla tam bir kaos dönemi, siyasal karar almada da kaos yaşanıyor” dedi.

-“SİLAHLI KUVVETLER BİRİLERİNİN ARACI OLARAK MI KULLANILMAK İSTENİYOR”-


“Biz Suriye’de neden şehit veriyoruz” diye soran Kılıçdaroğlu, “Bizim gençlerimizi orada şehit verdiriyoruz, annelerin gözü yaşlı, Suriye’nin gençleri Türkiye’de. Onlar da iş yeri açıyorlar, gayet güzel geziyorlar, vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. O annelerinin gözünün içine bakarak bu hükümet bu soruya cevap vermeli, benim çocuklarım orada savaşıyor şehit oluyor, onların çocukları burada zevki sefa içinde. Bunu hangi vicdan kaldırır? Kaldı ki yarın zaten geri çekilecek bizim silahlı kuvvetlerimiz. Rakka’ya kadar gidilmesine gerek yok. Siz güvenli bölge oluşturmuşusun zaten. Şehit de vermediniz o güvenli bölgeyi oluştururken. Şimdi birilerinin aracı olarak silahlı kuvvetler kullanılmak mı isteniyor? Rusya, Amerika, Almanya her ülke orada, en çok şehit veren biziz, niye? Hangi gerekçeyle bizim askerlerimiz şehit oluyor. Güvenli bölgeyi alırsınız mesele biter” diye konuştu. 

İHLAS HABER AJANSI (İHA)


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: ’Henüz belirlediğimiz sloganımız yok’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Henüz belirlediğimiz sloganımız yok. Çok sayıda öneri var. Ama bunu önümüzdeki günlerde tabi bu siyasetçilerin alanından çok reklamcıların alanına girdiği için bu konuda bir çalışma var. Çalışmaya bakacağız. Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki" dedi.

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetecilerle parti genel merkezinde biraraya geldi. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, YSK’nın referandum tarihini açıklaması hatırlatılarak, CHP’nin nasıl yol izleyeceği sorusuna ilişkin, "Çalışacağız ve vatandaşımızın düşünerek sandığa gitmesini isteyeceğiz. Bu bir parti seçimi değil, Türkiye’nin geleceğini, demokrasimizi oyluyoruz. Vatandaş sandığa giderken kendi partisinden bağımsız olarak Türkiye’nin geleceğini düşünerek sandığa gitmeli ve oy kullanmalı. Bunu yapabildiğimiz takdirde bunu anlatabildiğimiz takdirde vatandaşta bunu düşünerek sandığa gidip Türkiye’nin geleceğiyle ilgili karar verdiği takdirde Türkiye başarılı bir referandum süreci yaşayacaktır diye düşünüyorum hayırla birlikte" ifadelerini kullandı.

CHP olarak kaç ili dolaşacaklarının, kaç miting yapacaklarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Onlar belli değil, mitingden çok ilde, ilçelerde kanaat önderleriyle biraraya gelip yüz yüze görüşmek istiyoruz. Ağırlığı buraya vermek istiyoruz. Bu çerçevede bir çalışma yapmak istiyoruz. Bu parti seçimi olmadığı için bu bir referandum Türkiye’nin geleceği demokrasimizle ilgili bir referandum. Şunu anlatacağız, demokrasi benim içinde geçerli benim gibi düşünmeyen insan içinde geçerli. Ben de düşüncelerimi rahatlıkla söyleyebilmeliyim o da düşüncelerini rahatlıkla söyleyebilmeli. Daha sonra ülkenin yönetiminde her birimiz farklı bir yöntemle ülkeyi yöneteceğimizi anlatırız ve seçim olur ama bu demokrasi seçimi. Demokrasiyi sürdürecek miyiz, güçlü bir demokrasi, parlamenter rejimi oluşturacağız yoksa bütün yetkilerin tek kişiye verildiği bir Kuzey Kore modelini mi tercih edeceğiz" diye konuştu.

"Daha güçlü parlamenter sistemi oluşturmak zorundayız"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkiye’nin ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğuna yönelik açıklamaları hatırlatılarak, ’hayır’ çıkması durumunda Türkiye’nin neler yaşayacağı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Türkiye ciddi tehlikelerle karşı karşıyaysa 15 yılda Türkiye’yi bu ciddi tehlikelerle karşı karşıya getiren iktidar kim? Türkiye’yi bu noktaya getiren iktidara siz destek veriyorsanız, Türkiye’yi daha büyük bir tehlikenin içine sürüklemiyor musunuz? Söylenen sözlerin mantıklı bir alt yapısının olması lazım" değerlendirmesinde bulundu. Bizim anladığımız beka Türkiye’nin güçlü bir devlet olarak, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak, hukukun üstünlüğü ve güçlü parlamenter sistemle, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak yaşamasıdır. Bir kişinin elinde sopayla, bir toplumu, bir ülkeyi, bir devleti dizayn etmesine karşıyız biz. Bu Türkiye’nin bekası değil, Türkiye’nin dağılmasına yol açar. Suriye’yi görsünler güçlü bir adam var. Irak’ı görsünler güçlü bir adam vardı. Libya’yı görsünler güçlü bir adam vardı. Bunların tamamı hangi halde. Bir de Türkiye’ye baksınlar, güçlü bir parlamenter sistem vardı. Bütün kavgalara ve 30-35 yıldır devam eden teröre rağmen birarada yaşayan bir Türkiye var. Bunun tek nedeni var güçlü bir demokrasi. bütün eksikliklerine karşı güçlü bir demokrasi. Yanlışlıkları var tabi bu sistemin. Yanlışlıkların kaynağı ne 12 Eylül darbe hukuku. Türkiye bu darbe hukukundan arınmak zorunda. Daha güçlü parlamenter sistemi oluşturmak zorundayız" açıklamasında bulundu.

"Önümüzdeki hafta içinde bunun kararını vereceğiz"

CHP’nin anayasa paketiyle ilgili AYM’ye gidip gitmeyeceğiyle ilgili tartışmaların olduğu belirtilerek, bu konuda bir karar alıp almadıkları sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz karar alınmadı. Biz önce Sayın Cumhurbaşkanının onayını bekledik. Sonra kendi karar organlarımızla oturup bunu konuşacağız, vaktimiz var" dedi.

Hayır oyları biraz daha yüksek çıkacak olursa AK Parti’nin AYM kanalıyla referandumu durdurabileceği ve bu açıdan CHP’nin istekli olmadığı yönünde iddiaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Böyle bir değerlendirme yapmadık ama bu konuda yorum yapan çevreler var. Biz olayı kendi yapımız içinde yetkili kurullar biraraya geleceğiz, konuşacağız. Kısa süre önümüzdeki hafta içinde bunun kararını vereceğiz" şeklinde konuştu.

"Siz bu anayasa değişikliğine vatandaş hangi gerekçeyle evet oyu verecektir onu çıkıp anlatın"

Başbakan Binali Yıldırım’ın CHP’nin FETÖ, PKK ve HDP ile aynı çizgide olduğu yönündeki açıklamaları hatırlatılarak, CHP’nin eğer evet çıkarsa başkanlık sistemi olduğunda ’Türkiye’nin neden bölüneceği sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu anayasaya neden evet oyu kullanın demekten aciz olan bir hükümet var. Vatandaşa niçin evet demesi, şu gerekçelerle evet deyin lafını edemiyorlar. Çünkü bir gerekçe yok. O zaman ne yapıyorlar. CHP’den başlayarak özel suçlama alanı getiriyorlar. Terör örgütleriyle sanki CHP ilişkiliymiş gibi. Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Şimdi kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Biz vatandaşımıza bu anayasa değişikliklerine neden hayır oyu vermesi gerektiğini anlatacağız. Mesela Sayın Binali Yıldırım şunu söylüyor mu? ’Bir Cumhurbaşkanı tarafsız olmayacaktır. Çünkü şu nedenle olmayacaktır’ bunu açıklayabiliyor mu? AYM’nin 15 üyesinden 12’sini başkan atayacaktır şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez diye gerekçe üretmiyor. Bunları anlatmıyor. Neyi anlatıyor? CHP, HDP, PKK beraber diyor. Sen vatandaşa doğruyu anlat. Neden evet oyu vatandaş verecek. Olay CHP sorunu değil ki daha bunu kavrayamamışlar. Olay bir Türkiye sorunu. Bir siyasal parti seçimine gitsek ben anlarım bu eleştirileri. Ortada bir anayasa değişikliği teklifi var. Siz bu anayasa değişikliğine vatandaş hangi gerekçeyle evet oyu verecektir onu çıkıp anlatın. Biz bunu bekliyoruz. Bunu anlatmaktan aciz insanlar. Çünkü yaptıkları değişikliğin Türkiye’yi nasıl bir maceraya sürüklediğini onlar da biliyor."

"Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara herhangi bir eleştirimiz yok çıkabilir"

Tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanının sahada ’evet’ propagandası yapmasına ilişkin Kılıçdaroğlu, "Tarafsız değil, tarafsızlığını korumadı, korumamayı da sürdürecektir. Milletin takdirine bırakıyorum. Bu milletin takdirine, sağduyusuna ve vicdanına bırakıyorum. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı parlamentoya gelip tarafsız davranacağım diye yemin ettiği zaman, bunun inandırıcılığı ne ölçüde olacaktır. Sıradan bir insandan söz etmiyorum. Bir Cumhurbaşkanından söz ediyorum. Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara herhangi bir eleştirimiz yok çıkabilir. Millet vicdanıyla bakıp bunu değerlendirsin isteğim bu. Bu anayasa değişikliğinin nasıl bir felakete yol açacağını artık vatandaş gözleriyle görecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Valisinden, rektöründen, kaymakamından tutunda bütün devlet kurumlarının da evet demek için özel çaba harcayacaklarını biliyoruz"
Kılıçdaroğlu, "Referandumun adil olacağını söylemek mümkün olabilir mi?" sorusuna "Hayır referandum süreci adil koşullarda yürümeyecektir. Havuz medyasının son KHK’larla muhalefeti tamamen yok sayan anlayışla yayın politikasını sürdüreceğini biliyoruz. Şuanda medyanın yüzde 90’ı da iktidarın kontrolünde zaten. Adaletli referandum olmayacağını biz biliyoruz ama her şeye rağmen ben bu ülkede bu ülkenin insanlarının vicdanına güveniyorum. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değil. Vatandaşlarım sandığa giderken düşünerek gidecektir. Ülkenin geleceğini, çocuklarının geleceğini düşünerek oy kullanacaklardır inanıyorum. Ayrıca bu referandum sürecinde bir devlet olgusunun yattığını da gayet iyi biliyoruz. Valisinden, rektöründen, kaymakamından tutunda bütün devlet kurumlarının da evet demek için özel çaba harcayacaklarını biliyoruz. Bu neyi getirir. Bütün baskılara rağmen göreceksiniz hayır kazanacaktır. Bu ülkenin sağduyusu vardır ben buna inanıyorum" ifadelerini kullandı.

"Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki"

CHP’nin kullanacağı sloganın belli olup olmadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz belirlediğimiz sloganımız yok. Çok sayıda öneri var. Ama bunu önümüzdeki günlerde tabi bu siyasetçilerin alanından çok reklamcıların alanına girdiği için bu konuda bir çalışma var. Çalışmaya bakacağız. Kulağıma hoş gelen kelime hayır tabi ki" açıklamasında bulundu.

Varlık Fonu

Varlık fonuyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Ortada Varlık Fonunu oluşturacak bir gelir yok. Geçmişte halkın birikimleriyle oluşturulan bankaydı, limandı onlar varlık fonuna aktarıldı kaynak yaratmak amacıyla. Yeni bir kaynak yok. 18 ayrı yasaya uymayacak arındırılmış bir fon. Bugün bu fona göre Ziraat Bankasını 1 liraya herhangi bir kişiye satabilirsiniz. Bütün bunların tamamı ne TBMM’nin ne de Sayıştayın denetimine tabi değil. Buna ben hayırsız evlat fonu demiştim. Hayırsız evlat babasından dedesinden kalan mirası har vurup harman savurur. 100 yıllık Ziraat Bankasını, PTT’yi, büyük kuruluşları böyle har vurup harman savurarak Varlık Fonu adı altında birilerine peşkeş çekme amacıyla götürmek asla doğru değildir. Onun için hayırsız evlat fonu demiştim buna. Bunlar kendi tarihlerine saygı duymayan bir anlayış. Varlık Fonuyla iki hazine oluşturuluyor. Biri TBMM’nin Sayıştay’ın denetiminde olan bir hazine. Bir de bütün bunların dışında denetimsiz bir hazine oluşturuluyor. Kaynaklar istendiği gibi kullanılsın. Harcanabilsin diye. Bu referandum için kullanılacak tabi. Yasalar bunun için çıkıyor. Her şey Nisan Mayıs ayına kadar endekslenmiş durumda. Ondan sonra ben size gösteririm programı diye girecek devreye" şeklinde konuştu.

"Son KHK’lar çöken devletin en temel göstergesi"

Kılıçdaroğlu, KHK ile üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerle ilgili, şunları kaydetti:

"Hitler Almanya’da ne yaptıysa şuanda Türkiye’de o yapılıyor. Hitler Almanya’da bilim adamlarını, üniversitelerden kovdu. O bilimadamlarının pek çoğu Türkiye’ye geldi. Bizim üniversitelerimizde yıllar yılı bunlar ders verdiler. Şimdi hiçbir günahı olmayan, kitap, yazı yazmak dışında, konuşmak dışında hiçbir günahı olmayan yüzlerce akademisyeni bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz. Hangi ahlak hangi vicdan, hangi inanç bunu kabul eder. ’Efendim yanlışlıklar olabilir’ bu açıklamalar dönüyor. Bu daha büyük bir felaket.Bir insanı üniversitede kapının önüne koyacaksın, bütün kamuoyuna ben bunu cezalandırdım diyeceksin 5 gün geçecek ’bir hata yapmışız kusura bakma seni görevine iade ediyorum’ diyeceksiniz. Hatayı yapan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar siz kandırıla kandrıla mahvoldunuz. Herkes sizi kandırdı. Şimdi kandırıldıklarını itiraf ediyorlar. Birisi bizi kandırabilir, buraya yanlış isimler yazmış olabiliriz ama söz veriyoruz yanlışlık olursa düzelteceğiz. Türkiye’de çöken bir devlet var sadece. Son KHK’lar çöken devletin en temel göstergesi. Bugün gazetelerde bir fotoğraf var içim acıdı. Öğretim üyelerinin giydiği cübbeler var, ayaklar altında. 21.yüzyılın Türkiyesi bu mu? Bir bilim insanın cübbesini siz çiğneyeceksiniz. İnançlı olduklarını söylüyorlar. ’Alimin ölümü alemin ölümü gibidir’ diyor sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayışla bilim insanını ayaklar altına alan anlayışa geldik. Nesini anlatacaksınız? İnsanda biraz utanma, ahlak, bilim insanına saygı olur. Geçen salı konuşmasında güçlü Türkiye bilgi üreten Türkiye’dir demiştim. Şimdi bilgi üreten insanlar kapının önünde. Güçlü Türkiye diyorlar, ’evet’ deyin güçlü Türkiye’yi kuracağız ya bilim adamını kapının önüne koydun. Hangi ülke gelip de sana sen güçlü ülkesin diyecek."

"Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir"

ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldikten sonra bazı ülkelerin vatandaşlarına ülkeye girişleri konusunda yasak koymasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni şaşırtan Trump’ın 7 ülkenin çoğunluk nüfusu Müslüman, blok olarak Amerika’ya girişini yasakladı. Her konuda görüş beyan eden Erdoğan bu konuda tam bir suskunluk içinde neden? Adam 7 ülkenin vatandaşını almıyorum diyor, Müslüman oldukları için terörist oldukları için almıyorum diyor. Amerikalılar isyan ediyor bu yanlıştır diyor. Hükümetten tık yok. Bunların Müslümanlığı savunma konusundaki samimiyetleri de bu olayda net ortaya çıkmıştır. Çıkarcı anlayışla, iktidarda kalma anlayışıyla her şeyi satabilirler Müslümanlığı da. Oysa buna biz tepki verdik. Dedik ki teröristleri almayabilirsin ama siz bir ülkenin bütün insanlarını terörist olarak görür ve böyle bir karar alırsanız bu doğru değil, terörizme hizmet etmektir. Ama iktidar söylemeye cesaret edemiyor neden? Bir iktidar geleceğini başka bir siyasi liderin kararında görüyorsa kendi ülkesini satmış demektir" dedi.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler