16.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ESKİŞEHİR’DE YAPTIĞI KONUŞMA (16 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 16.07.2010 Eskişehir

Türkiye diyor ki, yoruldum yalanı, talanı söylemeye. Yalanın ve talanın sonunu getirmeye hazır mıyız? Hep beraber yürüyeceğiz. Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için hep beraber çalışacağız, hep beraber mücadele edeceğiz. AKP’nin karanlığından Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız.

Bu meydan pek çok siyasetçiye ev sahipliği yaptı. Gelmeden önce arkadaşlara dedim ki, mutlaka dedim Recep beyde meydana çıkmıştır. Acaba Recep bey ne söyledi? Recep bey 7 Ekim 2002’de demiş ki; bu ülkede sorunların aşılmasına katkıda bulunacak her şey var. Un, şeker, yağ var ama mutfağa sokmuyorlar. Elbet bir gün bu mutfağa gireriz. Şimdi Recep beye soruyoruz. Odunpazarı meydanından soruyoruz. Helvayı yapmak üzere bu millet seni götürdü mutfağa soktu, sen helvayı yaptın, millet helva yedi mi? Helvayı aldın götürdün yandaşlarına verdin. Helvayı aldın götürdün akrabalarına verdin. Helvayı aldın götürdün ihaleye fesat sokanlara verdin. Ve helvayı hayali ihracat yapanlara verdin. Onun için diyoruz ki, şimdi zamanı geldi, Recep beyi mutfaktan çıkarma zamanı geldi. Recep beyi mutfaktan çıkaracağız.

Çünkü o mutfak milletin mutfağıdır. O mutfakta alın teri var. O mutfakta tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Recep bey gibiler o mutfağa yakışmıyor. Mutfaktan çıkaracağız sokağa bırakacağız onu.

Siz üzülmeyin. Kendisine o kadar güveniyor ki helvayı yapacak. Doğru helvayı yaptın da millete ne kaldı? Boş tencere. Boş tencere kaldı millete. Şimdi o tencerenin sesiyle, görüntüsüyle, işsizlikle, yoksullukla bize bıraktığı Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağız, güç olacağız, birlik olacağız, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağız.

Evet bu meydanda hoşuma giden iki temel nokta var. Bir gençlik var, siyasete hazırmış. Heyecanımız olan gençlik var. İnadına genlik var. İnadına Türkiye’nin geleceğini kurtarmak için iradesini ortaya koyan gençlik var. O nedenle mutluyum.

Bu meydanda hoşuma giden bir şey daha var. Kadınlar var bu meydanda ve siyasete el koymuş kadınlar. Eğer bir toplumun nabzını tutmak istersen, bir toplumun derdini dinlemek istersen çoluk çocuk acısı nedir dinlemek istersen önce bir kadını dinleyeceksin. Onun için diyoruz bu meydanda güzel şeyler var diye. Ve bu meydanda sadece ama sadece doğruları konuşacağız. Burada da konuşacağız, Türkiye’nin her yerinde konuşacağız. Siyasete yeni bir yüz getiriyoruz, yeni bir anlayış getiriyoruz. Köhnemiş siyaset anlayışını bir tarafa bırakıyoruz, doğruların peşinde koşan, halkı düşünen, kendi cebini değil, yurttaşı düşünen bir siyaset anlayışını getiriyoruz.

Sayın Başbakan dün bizi ziyaret etti ve bugün bir açıklama yapacağını söyledi. Bizde Sayın Başbakanı bekledik herhalde dedik pek çok konuda, belki bizi de tatmin eden açıklamalarda bulunur, yeni bir yol haritası terörü önlemek için çizer ve bizde iyiyse bu ülkede terörü bitirmekse söz veriyoruz hukuk içinde, adalet içinde kim terörü bitirecekse destek olacağız dedik. Ve bekledik Sayın Başbakandan. Ama diyor ki Sayın Başbakan, iktidara geldiğimiz günden itibaren kararlı bir siyasi irade ortaya koyduk. Sevsinler kararlılığını. Gerek Milli Güvenlik Kurulu, gerek Bakanlar Kurulunda etkin mücadelenin yollarını değerlendirdik. Şimdi bakın bu nasıl bir kararlılıktır ki açılımın adını 3 sefer değiştirdiler öyle değil mi? Demek ki bunların kararlılığı hikaye.

İki; madem siz ön hazırlık yaptınız, çalıştınız, kararlı bir irade ortaya koydunuz. Niye gelip duvara çarptınız? Hiç düşünmediniz mi siz? Bunlar terörü önleyemezler. Terörü ancak Cumhuriyet Halk Partisi önler. Çünkü bizim yüreğimizde insan sevgisi var. Çünkü biz insanımızı seviyoruz. Çünkü biz terörü sadece askeri önlemlerle değil, işin ekonomisini, sosyal boyutunu, kültürel boyutunu her açıdan düşüneceğiz ve terörü yeneceğiz. Makus talihini yeneceğiz terörün.

Efendim Sayın Başbakan bir şey daha söylemiş. Diyor ki, olur Recep bey diyelim isteğiniz üzerine. Recep bey bir şey daha söylemiş. Terörün bu hale gelmesinin nedeni doğru teşhis konulmamasıdır demiş. E gözünü seveyim Sayın Başbakan bu ülkeyi sen yönetmiyor musun? 8 yıldır bu ülkede Başbakanlık yapmıyor musun? Teşhisi 8 yıldır koymadın da aklın başına yenimi geldi? Onun için diyorum zaten daha teşhis koymamışlar doktor diye geziyorlar. Bunların doktorluğundan da şüphe ediyoruz. Bunlar doktorda değil. Teşhiste koyamazlar, sorunda çözemezler. Biz doğru teşhis koyacağız. Sorunu çözeceğiz, Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. İlk hedefimizi de söylüyorum buradan.

Sayın Başbakan bir şey daha söylemiş. Diyor ki Recep bey, efendim diyor biz dedik kriz bizi teğet geçti, kimse inanmadı. Bugün anlaşılıyor ki kriz bizi teğet geçmiş. Bakın Recep bey bir doğruyu söylüyor. Kriz Recep bey ve arkadaşlarını teğet geçti. Ama milletin yüreğini de delip geçti. Eskişehir’de işsizlik var değil mi? Emin misiniz Eskişehir’de işsizlik var mı? Genç çocuklar işsiz mi? Genç kızlarımız işsiz mi? Peki o zaman bu teğet gerçekten Recep bey ve arkadaşlarını teğet geçti öyle anlaşılıyor. O zaman şunu yapacağız. Onları teğet geçti, onlar gittiler Üsküdar’daki havuzlu villalarını yaptılar, orada oturmaya devam edecekler. Orada oturacaklar ama Başbakanlık koltuğunda oturmayacaklar. Halk olarak bunun hesabını soracağız.

Eskişehir’in güzel bir tarafı var. Eskişehir aynı zamanda bir üniversite kenti öyle değil mi? Eskişehir’de üniversiteyi bitiren gençler anne ve babaları bekler ki çocuğumuz, kızımız üniversiteyi bitirdi, güzel bir eğitim aldı, inşallah iyide bir iş bulacak. Ama Recep bey şunu söylüyor. Diyor ki, her üniversiteyi bitiren çocuk iş bulacak diye bir kural yoktur diyor. Odunpazarı’dan Recep beye sesleniyoruz. Recep bey herkesin çocuğu senin çocuğun kadar şanslı değil. Sen çocuklarına gemi alabilirsin ama boğazından kesip, yiyeceğinden kesip çocuğunu okutmak için üniversitede çalışan, alın teri döken bir ailenin çocuğuyla nasıl diyebilirsin her üniversiteyi bitiren iş bulamayacaktır diye. Bu sözünü geri al, yoksa sandıkta sana aldıracağız diyeceğiz.

Eskişehir bir sanayi kenti aynı zamanda, bir üniversite kenti, aynı zamanda bir sanayi kenti. Ama 150 fabrikası kapalı ekonomik kriz nedeniyle. Sayın Başbakanın bundan da haberi yok. Olur Recep beyin bundan da haberi yok. Ama size şunu söyleyeyim. Sandıkta ekonomik krizi de, işsizliği de, yoksulluğu da, yolsuzluğu da Recep beye hatırlatmak bizim temel görevimiz olacaktır öyle değil mi? Eskişehir Türkiye’yle gurur duyacak. Türkiye Eskişehir’le gurur duyacak. Çünkü Eskişehir’de yerelde bir halkın iktidarı var. Eskişehir’de yürekli insanlar var. Eskişehir futbolda ilk Anadolu ihtilalini yapan kenttir. Efesleri biliyoruz. O Anadolu ihtilalini sandıkta da gerçekleştirelim. Önümüze 12 Eylül geliyor. 12 Eylül’de AKP’nin anayasasını sandıkta diyelim ki al bu anayasayı götür başına çal diyelim.

Size bir soru. Bu anayasa işsizlik sorununu çözüyor mu? Bu anayasa çiftçinin sorununu çözüyor mu? Bu anayasa emeklinin sorununu çözüyor mu? Bu anayasa dokunulmazlık sorununu çözüyor mu? Bu anayasa üniversitelerin başına bela olan YÖK’ü çözüyor mu? O zaman bize düşen bir görev var. Hayırımızı 12 Eylül’de sandıkta göstereceğiz. Ve diyeceğiz ki AKP hükümetine dokunulmazlıkların arkasına saklanan bir siyaseti istemiyoruz diyeceğiz. Biz parlamentoda ihaleye fesat karıştıran milletvekili istiyor muyuz? Parlamentoda naylon faturacı milletvekili istiyor muyuz? Parlamentoda kalpazan istiyor muyuz? Parlamentoda hayali ihracatçı milletvekili istiyor muyuz? O zaman bu anayasaya da hayır diyeceğiz. Önce temizlik diyeceğiz. Temiz ahlak diyeceğiz, temiz siyaset diyeceğiz önce.

Şimdi Recep beye şunu söyleyeceğiz. Bir Başbakan neden dokunulmazlıkların kaldırılmasından korkar. Siz parlamentoda az önce dediniz ki, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri parlamentoda görmek istemiyoruz. Öyle değil mi? Hayali ihracatçıları görmek istiyoruz. Allah aşkına bunlar hangi partiden? Halkın partisi öylemi? Bu adaletten kaçanlar partisidir unutmayın. Adaletten kaçıyorlar bunlar. Onun için görüyorsunuz bunları.

Eskişehir aynı zamanda bir üniversite kenti, bir sanayi kenti, aynı zamanda bir tarım kenti. Pancar üreticisi, hububat üreticisi perişan vaziyette. Gelir düştükçe esnafta kepenk kapatıyor. Esnafta geçinemiyor. Biz ne söyledik? Siyasette zenginleşmek bize haram olsun dedik. Siyasette zenginleşmeye son vereceğiz dedik. Siyasette her kuruşun hesabını soracağız. Ve her kuruşun hesabını da millete vermeyi boynumuzun borcu sayacağız. Çünkü bizim siyaset anlayışımızda önce halk var. Önce halk zenginleşecek. Sosyal devleti yaratacağız, sosyal devleti, refahı tabana yayacağız. Ve şunu söyledik. Her yerde söyledik bu meydan da bir daha söylüyoruz. Temel hedefimiz şu; bu coğrafyada bir tek Allah’ın kulu bile yatağa aç girmeyecek. Bunun mücadelesini vereceğiz dedik.

Deniz Fenerini meraklanmayın sandık geliyor. Sandıkta oyumuzu kullanacağız, 12 Eylül’de bir şamar indireceğiz. Sonra seçimde ikinci şamarı indireceğiz. Ondan sonra diyeceğiz ki bu ülke artık Deniz Feneri oyunlarının, yolsuzluğun, hırsızlığın olmadığı, asgariye indiği, yapanlardan hesap sorulduğu bir ülke haline getireceğiz. Yani bizim anlayışımızda yapanın yanına kar kalmayacak. Yapanın yanına kar kalıyorsa biz o koltukta oturmayız. Oradan ayrılırız. Halka hizmet hakka hizmettir diyoruz. Bunun mücadelesini vereceğiz.

Şimdi geliyorum bir konuya, bir konuya geliyorum. Bir kişinin çalışmasıyla bu iş olmaz. Her bir yurttaşın, her aydının, sorumluluk üstlenen her yurttaşın çalışması lazım. Ülkenin içinde bulunduğu durumu biliyorsunuz. Başımızda bir iktidar var halkı değil cebini düşünüyor. Köşeyi dönüyor. Yandaşlarının köşeyi döndüğünü hep beraber biliyorsunuz. Günlerce gazeteler, televizyonlar yazdı yüzleri bile kızarmıyor.

Bakın emekliler uğraşacak, işçiler uğraşacak, memurlar uğraşacak, çiftçiler uğraşacak, bu düzenden kim memnun değilse hepimiz uğraşacağız Türkiye’yi karanlıktan alıp aydınlığa çıkaracağız. Beraber ve birlik olarak çıkaracağız.

Size bir soru daha. Bu düzenden kim memnun onu soracağım. Bu düzenden emekliler memnun mu? Çiftçiler memnun mu? Memurlar memnun mu? Sanayici memnun mu? Allah aşkına bu düzenden kim memnun? Recep bey ve yandaşları memnun. Öyle mi, öyle mi? Biraz bağırın öyle mi? Bağırın diyorum ki Ankara’dan Recep bey duysun Recep beyin ezberi bozulsun diye söylüyorum bunu. Recep beyin ezberini bozacağız. Beraber bozacağız. Sadece ezberini değil, Recep beyin düzenini de bozacağız.

Şimdi bir üniversite kendi demiştim burası. Bir tarım kenti demiştim burası. Bir sanayi kenti demiştim burası. Burası aynı zamanda yiğit insanların kenti. Yıllardır bütün başka olaylardan yerel yönetimlerde halkın iktidarını kurmaya kararlı davrandılar ve kurdular. Şimdi ilçelerinde de bekliyoruz. Artık Türkiye’de bekliyoruz. Halk için mücadele edeceğiz. Halkla beraber yürüyeceğiz. Halkın çıkarlarını savunacağız ve sonuna kadar gideceğiz. Bu sistemden, yalandan, dolandan, talandan, yolsuzluklardan beslenen bütün hortumları keseceğiz, halkın iktidarında halka hesap veren yürekli bir iktidarı getireceğiz.

Bakın, bizim çok güzel bir ülkemiz var, güneşimiz güzel, toprağımız güzel, insanımız güzel, üniversitelerimiz var, her şeyimiz bereketli. Eksik olan ne? Eksik olan temiz siyaset. Onu getirmekte sizin elinizde. Onu getirmeye söz veriyor musunuz? Söz veriyor musunuz? O zaman göreceksiniz aydınlık Türkiye’yi. Hepinizin yüreği insan sevgisiyle dolsun diyorum. Hepimiz bu ülkede, coğrafyada kardeşçe barış içinde yaşayacağız. Beraber koşacağız, tasada ve kıvançta beraber olacağız karanlıkları yeneceğiz. Bu konuda kararlıyız ve yola devam edeceğiz. Tıpkı Nazım’ın dediği gibi bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayan bir ülkeyi kuracağız.

Bir vatandaşımız borçlarıyla ilgili Ziraat Bankasının cüzdanını göndermiş. Bu düzenden kim memnun diye sorduğumda Recep bey ve arkadaşları demiştim. Onlar faiz ödemiyorlar. Onlar ceplerini dolduruyorlar. Bu tabloyu değiştireceğiz. Bu ülkede üreten, alın teri döken herkese destek vereceğiz. Çiftçisine, sanayicisine, esnafına, sanatkarına, memuruna. Yeter ki alın teri döksün evine akşam ekmek götürsün. Bunlara destek vereceğiz. Ama yolsuzluklardan beslenenlerde bizden korksunlar. Onları affetmeyeceğiz. Onlara hesap soracağız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerden hesap soracağız. Bu bizim görevimiz olacaktır.

Evet AKP’nin halka hesap vermesine çok az bir zaman kaldı. Önümüze sandık geliyor. Dediğim gibi birinci tokat burada. Öbür sandık gelecek ikinci tokat orada ve göreceksiniz onlar kendilerini yüce divanda bulacaklar. Zaten bu anayasa değişikliğinin de korkusu ondan. Malı götürdük diyorlar. Biliyorsunuz bunların bir sloganı vardı büyük düşünün. Türkçesi ne biliyor musunuz? Büyük götürün anlamında. Götürdüler bunlar. Büyük götürdüler. Onların hesabını soracağız. Yetki sizde, görev sizde, karar sizde. Bu ülkede artık çocuklarımızı düşüneceğiz, geleceğimizi düşüneceğiz. Beraber çalışacağız. Ayrılığı, gayrılığı bir tarafa bırakacağız. Bu ülkedeki bütün yurtseverleri, her yerde söyledim helal süt emmiş bütün vatandaşlarımı CHP’nin çatısı altına bekliyorum. Bu ülkede çok güzel şeyler olacak. Beraber olursak ve birlik olursak onurlu bir Türkiye yaratacağız. Birilerinin önünde diz çöken değil, dik duran, onurlu duran bir Türkiye’yi el birliğiyle kuracağız.

Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Beraber yürüyeceğiz, bir değil, bin değil, milyonlarla yürüyeceğiz. Önce sandığa sonra iktidara yürüyeceğiz.

Ve son söz; halkın iktidarını beraber kurup, haramilerden hesap soracağız.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler