11.09.2018

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ENGİN ALTAY’IN BASIN TOPLANTISI

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ENGİN ALTAY’IN BASIN TOPLANTISI
-“AKP’Lİ ÇELİK BİR ÜSLÜPSUZ, AYARSIZ ARIYORSA ERDOĞAN’A BAKSIN”
-“YARGITAY’IN ENİS BERBEROĞLU İLE İLGİLİ TUTUMU KEPAZELİK”
-“TBMM ERDOĞAN’IN ÇİFTLİĞİ DEĞİL”
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “üslupsuz siyasetçi” sözlerine tepki göstererek, “İsrail dölü, ulan ahlaksızlar, adiler, cibilliyetsiz, zürriyetsiz, tezek, man kafa, alçak gibi sözlerini kim söylediyse, en üslupsuz siyasetçi odur. Bu sözlerin sahibi Kemal Kılıçdaroğlu değil, Erdoğan’dır. Ömer Çelik, bir üslupsuz, bir ayarsız arıyorsa Erdoğan’a baksın” dedi.
Altay, İçtüzük değişikliğiyle TBMM’nin tamamen işlevsiz hale getirilmek istendiğini belirterek, “TBMM Erdoğan’ın çiftliği değil. Uzlaşma aranmazsa sert münakaşalar olur” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, CHP’nin tüm darbelere karşı olduğunu ve demokratik sisteme yönelik meşru olmayan müdahaleye karşı çıktığını vurguladı. 
Yarın 12 Eylül darbesinin, demokrasi tarihindeki kara lekenin yıl dönümü Altay, “Parlamenter demokratik sisteme yönelik meşru olmayan her türlü müdahale gayri meşrudur. CHP için 27 Mayıs neyse 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, 15 Temmuz ve 20 Temmuz aynıdır. Demokrasiye yönelik müdahale ister postalla, ister parlamentodaki parmak çoğunluğuyla, tank paletleriyle, elektronik yollarla, TSK içine sızan teröristlerle yapılsın aynıdır. 20 Temmuz sivil darbesinin de bundan önceki askeri darbe ve muhtıralar arasında hiçbir farkı yoktur. Bunların tamamında gayrimeşru, demokratik olmayan yollarla demokrasimizin ortadan kaldırılması vardır. Tıkır tıkır demokrasiniz yoksa, şıkır şıkır ekonominiz olmaz. Bugünkü ekonomik krizin de nedeni budur" şeklinde konuştu.
ÜSLUPSUZ SİYASETÇİ ERDOĞAN
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in “en üslupsuz siyasetçi Kılıçdaroğlu” sözlerine tepki gösteren Altay, şunları söyledi:
“Çelik’in hafızasını tazelemesi lazım. ‘İsrail dölü, ulan ahlaksızlar, adiler, cibilliyetsiz, zürriyetsiz, adiler, tezek, man kafa, alçak’ sözlerini kimin sarf ettiğine bakması gerekir. Bu sözleri kim söylediyse Türkiye'nin en üslupsuz siyasetçisi odur. Bu sözleri Sayın Kılıçdaroğlu değil Sayın Erdoğan sarf etmiştir. Türkiye, bir üslupsuz arıyorsa, bir ayarsız arıyorsa Erdoğan'a baksın. Çelik'e tavsiyemiz budur. Çelik', Erdoğan'ın tankların önüne çıktığından bahsetmiş. Çelik, herhalde Türkiye'deki herkesi kör alemi de sersem sanıyor.
Bir ülkede bir darbe teşebbüsü olduğunda aşağıdakilerden hangisi cesur bir siyasetçinin yapması gerekenlerden değildir?
A) Tünelde saklanmak.
B) Uçakta havada tur atmak.
C) Hangarda saklanmak.
D) Herkesin bildiği bir evde durmak.
Kılıçdaroğlu'nun, Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde olduğu saatlerde Erdoğan ve Binali Yıldırım neredeydi? Tünel, uçak, hangar, hepsi de korkak, ürkek siyasetçilerin sığınacağı yerlerdir. Çelik'in, Sayın Genel Başkanımıza atfen 'Artık bardağı taşırdı' ifadesini de örtülü tehdit olarak algılıyoruz. Hodri meydan. Bardak ne kadar taşmışsa bunun hesaplaşmasını gel birlikte yapalım."
ENİS BERBEROĞLU HÜKÜMET EMRİYLE REHİN
“Türkiye'de devlet, yargı ve yasama organı çürüyor” diyen Altay, çürüme noktasına geldiğini ileri süren Engin Altay, Yargıtay’ın İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile ilgili tutumunu da “kepazelik” olarak niteledi. Altay, Anadolu Ajansı’nın Berberoğlu ile ilgili Yargıtay 17. Dairesinin yargılamanın durdurulması talebini reddettiği” haberini servis ettiğini kaydeden Altay; “Ancak bu karar UYAP’ta yok. Bu ne kepazeliktir, Yargıtay bu durumla kendini mülga etmiştir. AA’ya sufle edilmiş ve iç siyaset manipüle edilmiştir. Böyle bir karar varsa bu yargının tek adamın sopası haline geldiğinin kanıtıdır. Enis Berberoğlu, hükümetin emri ve telkini ile rehin durumundadır. Her vesileyle 'hain, alçak FETÖ'cüler diye lafa başlayan Erdoğan'ın, istinaftan 10 yıl ceza almış FETÖ'cülerin sokakta gezmesine rızası var, 5 yıl ceza almış, ikinci kez milletvekili seçilen Berberoğlu'nun, Meclise gelmesine rızası yok. Bunun adı kepazeliktir, bu yargının çürümüşlüğünün açık kanıtıdır" dedi.
TBMM ERDOĞAN’IN ÇİFTLİĞİ OLAMAZ
TBMM İçtüzük değişikliği çalışmalarına da dikkat çeken Altay, “Gündeme getirilenler AK Parti'nin, TBMM'yi, işlevsiz, sembolik kurum haline getirmek istediğinin somut kanıtıdır. TBMM İçtüzüğünün nasıl değişeceği, teamüllerde bellidir. Uzlaşma komisyonu kurulup, enine boyuna tartışılıp, ortalama yol bulunması gereklidir. Bu yapılmazsa Mecliste iyi şeyler olmayacaktır. Bu uzlaşma komisyonu kurulmadan, uzlaşma zemini aranmadan, 'sayısal çoğunluğumuz var içtüzüğü böyle yapacağız' derlerse, Mecliste müzakere olmaz, sert münakaşa olur, olmaması gereken işler ve haller olur. Burası Meclis, Erdoğan'ın çiftliği değil" dedi. 
İDLİB ULUSAL GÜVENLİK SORUNU
CHP Grup Başkanvekili Altay, İdlib ile gelişmeleri değerlendirirken, 
Tahran zirvesinde Türkiye'nin tezlerinin kabul edilmediğini, Türkiye'nin İran ve Rusya'nın stratejisini kabul etmek zorunda kaldığını savundu. İdlib krizinde göç dalgasının başladığını, bedelini en ağır ödeyecek ülkenin önce Türkiye, sonra AB ülkeleri olacağını söyleyen Altay, “Türkiye'nin, cihatçıları, ‘iyi cihatçılar-kötü cihatçılar’ diye ayırmaktan vazgeçmesi gerekir. Türkiye'nin, bütün paydaş ülkelerle sıcak diplomasi götürmesi, AB'ye tehlikenin büyüklüğünü anlatması, Suriye sınırları içinde insani koridorun açılarak İdlib'teki sivillerin Suriye içerisindeki güvenli bölgelere yerleştirilmesi için çalışması gerekir. İdlib'te Türkiye'nin 12 gözetleme noktası var. Burada askerlerimiz var. Gözetleme noktasına gönderdiğimiz askerlerimiz güvenliğin sağlanması için atılan adım var mı? Hava desteği planlandı mı? Askerlerimizin burnunun kanamasını istemeyiz. Ayrıca BM derhal devreye girmeli, Türkiye, İdlib'te bütün muhalif grupların silah bırakması için yoğun temas içinde olmalıdır. İdlib artık ulusal güvenlik sorunudur. Türkiye'nin İdlib konusunda diplomasiyi elden bırakmadan Suriye merkezi yönetimini de yok saymadan, diplomatik süreci yürütmesi lazım. Gelecek her yüz bin göçmenin on bini terörist olacaktır, cihatçı unsurlar da sivillerin içine karışarak Türkiye'ye gelecektir” diye konuştu. 
Bir gazetecinin, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, dün yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olabileceğine dair yeşil ışık yaktığına yönelik sözleri üzerine Altay, İnce'nin, CHP'nin bir değeri olduğunu belirtti. 
Altay, "CHP'de münakaşadan çok müzakere olur, bu müzakereler çerçevesinde bu sadece İnce'nin kararıyla olmaz, Sayın Genel Başkan, PM, İstanbul örgütünün kararıyla, mutabakatıyla olur, olmaz... Kendisinin de bu konuda daha net ifadeler kullanmasında fayda var" dedi. 
Altay, bir soruya karşılık, CHP'nin yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkacağını savundu.
AKP LAİK EĞİTİMİ SİNDİREMEDİ
Altay, 4 artı 4 artı 4 sisteminin başlangıcında Türkiye'de ilkokuldaki okullaşma oranı yüzde 98,6 iken, bugün bu oranın yüzde 91,5'e düştüğünü söyledi. Engin Altay, 2017-2018 itibarıyla 3 milyon 887 bin 682 öğrencinin, üniversiteye yerleştiğini ancak Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtların kapasitesinin 668 bin 17 olduğunu ifade etti. Altay, yurtların erken açılması çağrısında bulundu. İmam hatip liselerinde yüzde 39'luk artışa karşın öğrenci sayısında yüzde 7,8 düşüş olduğunu belirten Altay, "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu." ifadesini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un yönetmelik değişikliğine gittiğini, çok programlı Anadolu liseleri, meslek liseleri, mesleki eğitim merkezlerinde karma eğitim yapılır ibaresinin kaldırıldığını anımsatan Altay, şu değerlendirmede bulundu: 
"Selçuk, göreve geldiğinde, 'AK Parti eğitim konusunda makul bir noktaya geliyor' değerlendirmesi yapıldı. Ey Ziya Selçuk, sen hangi Ziya Selçuk'sun? Kamuoyunda hepimizin bildiği pedagoji ve eğitim alanında kendini kanıtlamış Selçuk musun yoksa sen kuzenin basıncı, mobingine maruz kalmış bir Selçuk musun? Bir ülkede eğitimle ilgili söylem ve eylemleriyle kamu vicdanını kanatmayacak bir Milli Eğitim Bakanı var, -sembolik- arkasından bir kuzen var, reisin kuzeni var, fiili Milli Eğitim Bakanı reisin kuzeni. Selçuk bu ayıba son vermeli. Sosyal medyada sempati ikmali yapmakla milli eğitim sistemi, içine gerdiği bunalımdan, kaos ortamından çıkmaz. 81 milyona sempati ikmali yapacağına, otur talimat almadan işini yap. Başına bir amele çavuşu diktilerse de onurlu bir tavır, tutum takın. Bu yönetmelik değişikliği AK Parti'nin laik eğitimin içine sinmediğinin, laik eğitimi ortada kaldırma anlayışının AK Parti ve Erdoğan'da egemen olduğunun açık kanıtıdır. " 


Gündem'den Öne Çıkan Haberler