16.05.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Biz Kazanacağız, Hiç Kimse Kaybetmeyecek”

“SEÇİMİ KAYBEDİNCE YALANCI VE GİZLİ TANIKLARLA İFTİRALAR ATTILAR”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ, KURULDUĞU GÜNKÜ GİBİ TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİ”

“HERKESİ 19 MAYIS SAAT 19.19’DA GÜNDOĞDU MEYDANI’NA ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İÇİN EYLEM YAPMAYA DAVET EDİYORUM”

“HEM EKREM BAŞKANIMIZIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAYACAK HEM DE ERKEN SEÇİM SANDIĞINI GETİRECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Aydın’ın Kuşadası İlçesinde gerçekleştirilen toplu açılış törenine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Sayın Genel Başkanım Murat Karayalçın, Didim’de bizleri büyük bir coşkuyla karşılayacak olan çok kıymetli dostlarımız, bugün burada sabahtan beri bizi ağırlayan Kuşadası ilçe örgütümüz, il örgütümüz, milletvekillerimiz, değerli belediye başkanlarımız ve bu coşkulu meydanda bizi karşılayan Kuşadası’nın güzel insanları, hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun” dedi. Özel, şunları söyledi:


“OTİZM MERKEZİ, DÜNYANIN SAYILI MERKEZLERİNDEN BİRİ OLACAK”

“Bugün yoğun bir temponun içinde ve içinde bulunduğumuz ağır şartlar altında ya da normal zamanlarda katılabileceğimiz programlara katılamadığımız, siyaseten çok ağır bir mücadelenin içinde olduğumuz bir dönemde bugün Kuşadası'na davet edildik. Davet gerekçesi bir Otizm Merkezi’nin açılışı ve o açılıştan önceki iki günde ‘Bu konuda siyaset otizmin farkındalığı için, onların aileleri için neler yapabilir, ne yapılmalıdır?’ Bu konudaki yapılan iki günlük bir çalışma programının ikinci gününe katılmak üzere geldik. Meseleyi fevkalade önemsiyoruz. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin değerli başkanının açtığı Otizm Merkezi’nin dört yıl önce açılışını gerçekleştirmiştim. Bugün de Türkiye’nin ve dünyanın sayılı otizm merkezlerinden olacak bir merkezin açılışı için buradayım. Hem Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımıza, hem de bugünkü çok sayıdaki açılışıyla birlikte bizi buraya davet eden Ömer Günel Başkanıma yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.”

“SAYIN KARAYALÇIN’I SELAMLIYORUZ”

“Kuşadası, geçmişte İzmir’e bağlı bir ilçeyken, 1957’den beri Aydın’a bağlandı. O günden bugüne 15 kez belediye başkanı seçti kendisine. Bir kez SHP’den, 8 kez Cumhuriyet Halk Partisi’nden belediye başkanları seçildi. Son dört dönemdir aralıksız olarak sosyal belediyecilikten, halkçı belediyecilikten yana tercihte bulunuyor Kuşadası. Ömer Günel Başkanımız da ikinci kez ve bu sefer ittifak halinde girmediğimiz, geçmiş dönem ittifak yaptığımız dostlarımızın da bizimle rekabet olduğu bir seçim olmasına rağmen çok önemli bir oy oranı alarak güven tazeledi. Bugün kendisinin çok sayıda açılışı için buradayız. Tabii Kuşadası ve belediyecilik denildiğinde 1968 yılında aldığı yüzde 61 oyla belediye başkanı seçilen, Kuşadası’nın turizm altyapısına inanılmaz emekleri olan, o günden bugüne Kuşadası’nda turizmden kim ekmek yiyorsa, hepsinde payı olan ve 2021 yılında kaybettiğimiz merhum Belediye Başkanımız Ömer Taylan Sağnak’ı rahmetle anmak isterim. Yine bugün Sayın Karayalçın’ın ailesinin davetiyle, kendisinden talep ettikleri bir jüri başkanlığı ile her yıl ölüm yıldönümünde bir ödülle de andıkları, Belediye Başkanımız rahmetli Lütfi Suyolcu’yu da bir kez burada hatırasının önünde saygıyla eğilerek anıyoruz. Sayın Genel Başkanımıza da bir kez daha hepimize örnek olan vefakarlığı için hem yaşamlarındaki, hem yaşamını kaybedenlerin ölüm yıldönümündeki örnek enerjisi için bir kez daha Sayın Karayalçın’ı selamlıyoruz. Egemize, Aydınımıza, Kuşadamıza hoş geldiniz diyoruz.”

“İŞTE SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYECİLİK ÖRNEĞİ”

“Sayın Genel Başkanım, malum siyasette başarı da var başarısızlık da var. Zamanında Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘Sivas’ın doğusuna gidemiyorsunuz’ diyenler, şimdi 31 Mart yerel seçimlerden sonra Türkiye’nin yedi bölgesinde il belediyesi olan tek partinin Cumhuriyet Halk Partisi olduğu gerçeği ile yüzleşiyorlar. Bir başka siyasi partinin yedi bölgede de belediyesi yok. Nasıl olsun? Çünkü Ege’deki büyükşehir olsun - olmasın tüm il belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Bütün Egelilere yürekten teşekkür ediyoruz. 21 Ekim 2023 günü Genel Başkan Adayı olarak Aydın’ı ziyaret ettiğimde şunu söylemiştim. ‘Cumhuriyet Halk Partisi, bu önümüzdeki yerel seçimlere bir yenilenmeyle, bir değişimle, bir motivasyonla, yeniden seçmenini heyecanlandıracak bir başlangıçla başlayacak. 1970’lerde Bülent Ecevit’in yaptığı gibi ikisi yerel, ikisi genel dört seçimde gösterdiği başarıyı tekrar etmeye söz veriyorum’ demiştim. O konuşmamdan sonra bir yerel seçim geçti. Şimdi hepinizin gözünün içine baka baka büyük bir mutlulukla söyleyebiliyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi, kurulduğu gün gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisidir. O gün, Aydın’da Aydın Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 9 belediyemiz vardı. Bugün burada biraz önce sizi de karşılayan, bizi de karşılayan, hepsi birbirinden genç, dinamik, çalışkan 15 belediye başkanımız var. Hepsini yürekten kutluyorum. Bugünkü ev sahibi Belediye Başkanımız Ömer Günel, genç bir hukukçuyken, Cumhuriyet Halk Partisi örgütünde çeşitli görevlerde bulundu. 2014’te, hatırlıyorum buraya aday adayı oldu. Aday olamadı ama aday gibi çalıştı. Bu emeklerini partimiz takdir etti. 2019 yılında adaylaştı. O seçimi kazandı. Ardından da biraz önce ifade ettiğim gibi 2024’te de Kuşadalıların takdirleriyle bir kez daha görevi geldi. Bir yılda Kuşadası’na 10 futbol stadyumu büyüklüğünde yeşil alan kazandıran, 43 kilometre yol kazandıran, bin 399 çocuğa 134 bin litre süt dağıtan, 3 bin 715 ihtiyaç sahibi aileye gıda paketi desteğinde bulunan, bin 705 öğrenciye 51 bin 150 öğün beslenme desteği veren, bin 207 öğrenciye kırtasiye desteğinde bulunan, 963 Kuşadalıya 1,5 milyon lira nakdi destek, 2 bin 35 ihtiyaç sahibi aileye yakacak desteği, 342 bebeğe Hoş geldin Bebek paketi, 813 öğrenciye 2,8 milyon lira burs, altı halk plajında ücretsiz şemsiye, şezlong hizmetiyle orta ve düşük gelirli vatandaşa bu kentin imkanlarından istifade etme olanağı, Trafik Eğitim Parkı, Kent Meydanı, Kültür ve Spor Merkezi, Sikke ve Arkeoloji Müzesi, Rosemary Anı Evi gibi buraya turist kazandıracak, esnafın yüzünü güldürecek doğru projeleri yapan Ömer Günel’e bakınca ‘İşte sosyal demokrat belediyecilik, işte Cumhuriyet Halk Partisi belediye başkanı’ diyor insan.”

“BELEDİYENİN SICAK ELİNİ HİSSETTİREN ANLAYIŞ…”

“Bugün ise bu yapılanlara; doğduğu gün bebeğe, ailesine el uzatan, okula giderken yoksulun beslenme çantasını düşünen, çocuğun sütünü düşünen, soğuk evi ısıtan, ihtiyaç sahibinin arkasına belediyenin sıcak elini hissettiren bu anlayış, şimdi bugün burada 10 kalıcı eserin açılışını yapacak. 4 bin metrekarelik alana kurulacak olan Nazik Bekmezci Otizm Yaşam ve Destek Merkezi’nin açılışını yapıyoruz. Hayırsever Ali Bekmezci’ye, aileye bu örnek projeye verdiği destek için, katkı için yürekten teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bunun yanında Çocuk Gelişim Merkezi için, Kadın Danışma Merkezi için, beş kortlu büyük bir tenis kulübü için, birilerinin ‘Öldürün’ diye yasa çıkardığı yerde Sokak Canlarını Kısırlaştırma ve Yaşatma Projesi için, gençlerle emeklilerin birlikte vakit geçirebilecekleri Emekli Lokali ve Gençlik Merkezi projesi için, Deniz Ticaret Tarihi Müzesi için… Biz İstanbul’da, Saraçhane’de miting yaparken, eylem yaparken verdikleri kanunsuz emirle gençlerin üzerine yolladıklarından kaçan iki gencin yanlışlıkla devirdiği iki mezar taşını sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi gün doğmada kaldırdığı, diktiği halde, bunu bir istismar konusu yapan, ‘Ecdadın mezar taşlarını söktüler, kırdılar’ diye utanmadan, sıkılmadan kötü siyasete alet edenlere inat… Osmanlı dönemine ait Tarihi Mezar Taşlarını Koruma Projesi için… Onu yuhalamayın, Ömer Başkan’ı alkışlayın, o alır mesajı. Bir yandan ecdadın mezar taşlarına sahip çıkan projeyi yaparken, diğer yandan uzaktan çalışan Dijital Göçebeler’ Projesi… Yani Kuşadası’nda oturuyor, dünyanın öbür ucundaki şirketlere çalışıyor uzaktan, para kazanıyor. Kendisine ve ülkesine yük olmuyor, döviz getiriyor. Bu 250 kişiyi aynı anda ağırlayabilen Kampinova gibi örnek ve bu çağı yakalayan böyle güzel bir proje için hem Ömer Başkan’a, hem belediye meclis grubuna, hem de Kuşadası Belediyesi’nin bütün yönetici ve emekçilerine yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Tabii Kuşadası’nda hizmeti sadece Ömer Başkan yapmıyor; Özlem Çerçioğlu Başkanımız, Aydınımızın topuklu efesi de yapıyor. Onun hikayesi 2009 yılında yüzde 26 oyla Aydın Belediyesi’ni kıl payı ile kazanıp, ardından 2014’te ‘Köyler de oy kullansın, Aydın’ı şu CHP’nin elinden alalım. Topuklu efenin ayakkabısının topuğunu kıralım’ diyenlere inat o gün bugündür bütün Aydın’ı kazanan topuklu efeye de yürekten teşekkür ediyoruz. Şunu hatırlatalım; Aydın’da bugün çok değerli milletvekillerimiz var. Geçmişte partimizde yöneticilik yapan, bana da emeği olan Bülent Tezcan Başkanım başta olmak üzere tüm milletvekillerimize, çalışkan, Aydın’ın sorunlarını Meclis’e taşıyan, Aydın’a hizmet için belediye başkanlarımızla omuz omuza çalışan, örgütümüzün kıymetini bilen gözbebeğimiz milletvekillerimize verdiğiniz destek için de yürekten teşekkür ediyorum hepinize.”

“KAZANDIĞI GÜN HERKES DEMOKRAT OLUR”

“Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda kendisinin 19 Mart darbe girişimine karşı yedi gün Saraçhane’de gece gündüz direnen ve Saraçhane’ye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atama hevesini kursağında bırakan ve bu darbeye karşı mücadele eden demokrasi sevdalılarının yaptıklarını hazmedemeyip, dönüp meydanlara - meydanlara çıkamıyor da, sıcak salonlara, milletin karşısına çıkamıyor da atadıklarının kendisini alkışladığı salonlarda - çıktı, rahmetli Adnan Menderes üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’ni darbecilikle, darbe yapmakla suçladı. Şunu size hatırlatmak isterim: Birisinin darbeci mi, darbeci değil mi, demokrat mı, otokrat mı olduğunu anlayacaksanız, onun seçimi kazandığı gün ne yaptığına bakmayacaksınız. Kazandığı gün herkes demokrat. Önemli olan seçimin kaybedildiği gün, ne yaptığına bakacaksınız. Tarih 14 Mayıs 1950. 1946’da çok partili rejime geçilmiş, ama esas her iki tarafın da mutabakatıyla, hakim güvencesinde bir seçim yapmanın, hakim teminatında bir seçim yapmanın güvencesiyle, ki bunu da sağlayan İsmet Paşa’nın bizzat kendisidir - 11 Temmuz beyannamesi ile tarafların mutabakatını radyodan okutup seçimlerin özgürce, hakimlerin, yargının gözetiminde yapılacağı ilan edilmiş ve yapılan ilk seçimlerde İsmet Paşa, Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybetmiştir. O gece İsmet Paşa önüne iki sayfa kağıt açar, onun Garp Cephesi Kumandanı, o karşısına geçip selamını aldığı askerin heyecandan bayıldığı bir Milli Mücadele kahramanı olduğunu bilenler, İsmet Paşa’ya, ‘Herhalde kurtardığınız bu toprakları, kurduğunuz bu Cumhuriyeti bu rakiplerinize bırakacak değilseniz’ deyip İsmet Paşa’nın önündeki kağıda ‘Efendim Meclis feshedilmiştir, yönetim ele alınmıştır, ordu yönetimi ele almıştır’ diye bir darbe bildirisi yazmasını bekleyenler varken, o önündeki iki kağıda iki tane yazı yazdı. Bir tanesini yaveriyle Demokrat Parti’ye yollattı. O yolladığı kağıtta Paşa seçim sonuçlarının resmi ilanını dahi beklemeden ‘Yönetimi devretmeye, devir teslime hazırdır’ diyerek hem seçimi kazananları, hem ona oy verenleri rahatlatıp, kendisinden darbe bekleyenlere nasıl bir demokrat olduğunu hatırlattı. Diğer kağıda ise Amerika’da okuyan oğlu, fizik mühendisliği tahsil eden oğlu Erdal’a mektup yazdı. O mektubunda diyordu ki, ‘Oğlum Erdal, girdiğimiz seçimleri kaybettik. Bu şüphesiz benim en büyük yenilgimdir. Ama Türkiye Cumhuriyeti demokrasisinin en büyük zaferidir. Özlediğimiz hayat tarzının yani milletin seçtiğinin yönettiği, seçmediğinin yönetimden gittiği hayat tarzının, bu seçimlerle birlikte mümkün olduğu ve yerleştiği anlaşılmıştır’ diyordu. Şimdi utanmadan, sıkılmadan İsmet Paşa’ya, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘darbeci’ diyenlere hatırlatırız: Seçimi kaybedince ‘Silkeleyin’ demekle, İstanbul’a bir siyasiyi başsavcı yollamakla, iftiralarla, yalan tanıklarla, gizli tanıklarla öyle Çınarlarla, Ladinlerle, sahtekar odunlarla iftira atmakla olmaz. İsmet Paşa gibi kabullenmekle olur, yenilgiyi kabullenmekle.”

“TRT GECE GÜNDÜZ YALAN YAYIN YAPIYOR”

“Bugün Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerinin birinci partisi olarak çıktığı günden beri kimseye ayırmadan, kimseyi ötekileştirmeden, kazandığı seçimi övünecek bir zafer değil, üstlenilecek bir görev görerek, seçmenin verdiği desteği bir kredi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine verilmiş bir yatırım kredisi olarak görerek, o seçimin kaybedeninin olmadığını, kazananının bütün Türkiye olduğunu ilan ederek, Kuşadası’nın, Aydın’ın, Türkiye’nin sadece sosyal demokratlarını değil, muhafazakar demokratlarını, milliyetçi demokratlarını, Kürt demokratlarını, liberal demokratlarını, sosyalist demokratlarını, Türkiye’nin vatanına, milletine, bayrağına bağlı bütün demokratlarını kucaklayarak ve gelecekteki halkın iktidarını onlarla birlikte kurmak için yola çıkmıştır. Bizi bu yolumuzdan hiçbir darbeci çeviremez. Her darbenin bir karargahı vardır. 19 Mart Darbe girişiminin karargahı maalesef Beştepe’dir. Her darbenin silahı vardır, maalesef 19 Mart Darbesi’nin silahı yargıdır. Her silahın kurşunu, mühimmatı vardır. Maalesef 19 Mart Darbe girişiminin silahı, mühimmatı yalandır ve iftiradır. Bundan 57 gün önce, darbe girişiminden hemen sonra milletin gözünün içine bakıp ‘Göreceksiniz bir ayı bulmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin bile gözünün içine bakamayacaklar’ diyenlere, hatta diyen Erdoğan’a hatırlatmak isterim ki; değil 30 gün 57 gün geçti. Televizyon, TRT gece gündüz yalan yayın yapıyor. Merkez medya, ya da yandaş kanallar her gün iftiraları parlatıyor, anlatıyor. Ancak dosyaya bir kanıt girebilmiş, yalancı şahitlerin iftiralarına bir somut delil eklenebilmiş değildir. Kuşadası’nda ben konuşurken karşımdaki bu ülkenin namuslu, çalışkan insanlarının emeklilerinin, gençlerinin, kadınlarının gözünün içine baka baka konuşuyorum. Ve dün Silivri’de gözünün içine bakıp geldiğim Ekrem İmamoğlu’nun selamlarını iletiyorum.”

İKİ TARİHİ HATIRLATMA

“Bugün Erdoğan geçtiğimiz günlerde bize hitaben, daha önce de bunu Bahçeli yapmıştı, ‘Yargıya güven, partinde otur’ demişti. Dün de, geçen gün de Erdoğan bize Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu kendi gördüğü, başka kimsenin görmediği bir hayali ahtapotu suç örgütü diye söyleyerek, kollarından, kafasından bahsederek, ‘O suç örgütünü bırak, ayrıl, kendi yoluna bak’ diye bize siyasi ahlaka da insani ahlaka da sığmayacak sözlerle arkadaşlarımızın arkasında durmamamızı telkin edip, teklifte bulunmaktadır. Buradan sizlerin huzurunda ona iki tarihi hatırlatmada bulunacağım. Bu hatırlatmanın birisi yakın tarihe ve kendisine dairdir. Geçtiğimiz dönem ne istediyse verdiği, etle tırnak gibi olduğu, sonra aynı menzile farklı yollardan yürürken çatışmaya düştüğü Fethullahçılar, milli ordumuza kumpas kurduğunda, kumpasçı savcının arkasında duran Erdoğan, ordunun Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ‘terör örgütü üyesi’ olarak nitelendirip, yani Gazi Mustafa Kemal’in Başkomutanlığı yaptığı ordunun Genelkurmay Başkanı’nı alıp, feda edip, Fethullahçılara verip, Zekeriya Öz’e verip ordunun arkasından çekilmişti. Şimdi yakın tarihimiz ülkenin Başbakanının, bugünkü Cumhurbaşkanının ülkenin Genelkurmay Başkanı’na kurulan kumpasta, atılan iftirada arkasından çekilip onu Silivri’ye yolladığını hatırlıyoruz. Bir de bu, bu anlattığım, bu ülkenin son Cumhurbaşkanının yaptığı. Bir de ilk Cumhurbaşkanının burada yaptığı var. Malum yıl 1934.14 Temmuz günü Kanapiçe Koyu’na bir sandal geliyor. Sandalda dört yabancı asker. Nöbetçi Mehmetçik, görevi vatanı korumak. Görevi Ege Adaları’ndan bu kutsal topraklara daha 11-12 yıl önce denize döktüklerinin sızmasını engellemek. Nöbetçi Er Musa uyarıda bulunuyor, ‘Geri dönün’ diye. Dönmüyorlar. Silah gösteriyorlar. Musa biraz havaya, baktı karaya çıkıyorlar o çıkan sandala doğru ateş ediyor. Sandaldakiler güçlü İngiliz donanmasının Kuşadası’na, Kanapiçe’ye çıkmak isteyen dört askeri. Üçü hayatını kaybediyor. İngiltere Türkiye’ye bu erin cezalandırılmasını, hatta idam edilmesini istiyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Balıkesirli Asker Musa’nın ‘Tüfeği eline biz verdik, vatanı koru diye biz söyledik. Parolayı sor, bilemezse vur diye biz dedik. Değil Musa’yı cezalandırmak, idam etmek, görevinden bile almayacağız’ deyip Türkiye’yi savaşla tehdit eden Britanya İmparatorluğu’nun uzantısına meydan okuyor. Bir tarafta FETÖ’cülere Genelkurmay Başkanı’nı feda eden Recep Tayyip Erdoğan, tarihteki örneği asker Musa’yı bile, bir asker Musa’yı İngiltere’ye feda etmeyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ey Erdoğan, sen bana diyorsun ya ‘Ekrem’in arkasından çekil, kendi yoluna bak. Kendi işine bak.’ Ben senin gibi İlker Başbuğ’u feda edenlerden değil, asker Musa’nın arkasında duran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturuyorum.”

“CUMHURBAŞKANIMIZ OLACAK ADAYIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİN”

“‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyenlere o zaman şunu söyleyelim. Siz ilk Cumhurbaşkanını örnek alan, vatanını, milletini seven, arkadaşlarının arkasında duran, iftiralara inanmayan ve bunu bu meydanda yüksek sesle söyleyenler, o zaman bir sonraki Cumhurbaşkanımıza, milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanımız olacak Cumhurbaşkanı Adayımıza sahip çıkmaya sonuna kadar devam edin. Bunun bir yolu; bugün yaptığınız gibi davet edildiğiniz yerlere, haberdar olduğunuz dayanışma alanlarına, meydanlara, eylemlere ve yürüyüşlere katılmaktır. 19 Mayıs günü akşamüstü saat 19.19’da İzmir’de hep birlikte haykıracağız, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi. Hepinizi Gündoğdu Meydanı’na bekliyorum. Bütün Türkiye’yi 19 Mayıs günü, 19.19’da Gündoğdu Meydanı’nda miting yapmaya değil, özgürlük ve demokrasi için eylem yapmaya davet ediyorum. Ayrıca her birinizin imza kampanyasına imza verdiğinizi tahmin ediyorum. Eğer eksik kalan varsa, bugün ilçe başkanlığımızda, Kuşadası’nın çeşitli yerlerinde var olan stantlara koşmaya, ama daha çok imza atan her birinizin boş imza föylerini alıp o imza föyleri ile imza verememiş olan eşinizi, dostunuzu, akrabanızı, komşunuzu mutlaka bulup imzalarını almaya ve bu büyük dünya siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasına katılmaya, hem bugün ülkeyi böylesine yöneten bu iktidara karşı bir güvensizlik oyu anlamına gelecek, hem Ekrem Başkanımızın özgürlüğünü sağlayacak, hem erken seçim sandığını getirecek olan imza kampanyamıza destek vermeye, mücadeleye ve çalışmaya davet ediyorum. Hepimiz şunu biliyoruz ki bundan sonrası kolay olmayacak. Ama hiçbir zaman kolay olmadı. Bu ülke kolay kurtarılmadı, bu ülkede demokrasi kolay korunmadı. Kolay savunulmadı. Hep yiğit insanlara, cesur insanlara, korkmayanlara, korkunun karşısında teslim olmayanlara, bakın orada yazdığı gibi ‘Korkuyu evde bırakanlara’, korkuyu evde unutanlara ihtiyaç var. Elinizdeki al bayraklara teşekkür ediyorum, Türkiye İttifakı’na, Aydın İttifakı’na, Kuşadası İttifakı’na sahip çıkmaya devam edin. Rengini ay yıldızlı al bayraktan alan Türkiye İttifakı, Türkiye’yi bir kez daha kurtaracak, bir kez daha demokrasiyi kuracak, bir kez daha bu topraklarda yoksul kalmayacak, mutsuz kalmayacak, sömürü kalmayacak. Biz kazanacağız, hiç kimse kaybetmeyecek. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL AYDIN’DA - 2