20.06.2025
20.06.2025
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, hazırladığı yazılı basın açıklamasında, miras paylaşımında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği bilgisini paylaşarak, “İktidar kadınların miras ve mülkiyet hakkını gaspederek, eşitsizlik rejimini derinleştiriyor!” ifadelerine yer verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer’in, yazılı basın açıklamasında yer verdiği tespit ve değerlendirmeleri şöyle:
“İKTİDAR KADINLARIN MİRAS VE MÜLKİYET HAKKINI GASPEDEREK, EŞİTSİZLİK REJİMİNİ DERİNLEŞTİRİYOR!
Miras paylaşımında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği, yeni düzenleme ile aile içi anlaşmazlıkların azaltılması ve tapu işlemlerinin kolaylaştırılmasının hedeflendiği basına yansımıştır. Uygulamayla birlikte miras paylaşımında noter onayı şartının da kaldırıldığı ifade edilmektedir.
Öncelikle ifade etmeliyiz ki, Türkiye’de kadınlar giderek derinleşen bir hukuki belirsizlik rejimi ile sınanmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, kadınların mülkiyet hakkını koruyan son kamusal güvenceleri birer birer ortadan kaldırmaktadır.
AKP iktidarı, kanunları arkadan dolaşarak fiilen hükümsüz kılmakta beis görmemektedir. Türk Medeni Kanunu ile güvence altına alınan miras ve mülkiyet hakkının bir genelge ile arkadan dolaşılarak güvencesizleştirilmesi, bu keyfiyetin en açık örneğidir. Bu bakımdan kadınların eşit miras hakkını açıkça aşındıran söz konusu düzenleme şeklen Medeni Kanuna özünde ise Anayasayı ihlal etmektedir.
Yeni düzenleme ile birlikte taşınmaz malların mirasçılar arasında “uzlaşma yoluyla” devri kolaylaştırılmakta; noter onayı zorunluluğu ise kaldırılmaktadır. Yürürlükteki Medeni Kanun’a rağmen yapılan bu değişiklik, “işlemlerin hızlandırılması” gerekçesiyle sunulsa da gerçekte kadınların mülkiyet hakkını sessizce tırpanlamaktadır. Kâğıt üzerinde “gönüllü devir” olarak sunulan uygulama, sahada “mecburi feragat” biçiminde tezahür etmektedir.
Şurası bir gerçektir ki; kadınların kazanılmış hakları tırpanlanmakta, devletin korumakla yükümlü olduğu mülkiyet ve eşitlik hakları fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Hukukun içi boşaltılarak, kadınların eşit yurttaşlığına gölge düşürülmektedir.
Medeni Kanun hâlâ yürürlükteyken, “kolaylık olarak” adlandırılan bu düzenleme ile açıkça kadınların eşit miras hakkı uygulamada delik deşik edilmektedir. Kamuoyuna, “işlemlerin hızlandırılması” gibi sunulan bu değişiklik, gerçekte kadınların miras hakkını sessizce gasbetmenin hukuki altyapısını oluşturmaktadır. Kısacası “gönüllü devir” adı altında “mecburi feragat” dayatması yapılmaktadır.
Türkiye’de halihazırda özellikle kırsal bölgelerde kadınlara yönelik sosyal, ekonomik ve duygusal baskıyla yürütülen taşınmaz devri pratiklerine şahit olmaktayız. Kadınların, “Zaten seni evlendirdik”, “aile malı bölünmesin”, “erkek kardeşine ayıp olur” gibi gerekçelerle ailenin erkek fertleriyle “uzlaşmaları” yönünde maruz kaldığı baskılar ortadadır.
Açık biçimde ataerkil tahakkümün ürünü olan bu pratiklerin ortadan kaldırılması gerekirken, iktidar bu pratiği meşrulaştırmanın önü açmak için çaba göstermektedir. Zira “gönüllü” görünen işlemler, aslında kadının iradesinin sistematik biçimde bastırıldığı eşitsiz bir zemin üzerinde gerçekleşmektedir. Oysa miras işlemlerinde “kolaylık” olarak sunulan noter onayı, kadının rızasının baskı altında olmadığını teyit eden, kamusal bir denetim mekanizması olarak kritik bir rol oynamaktaydı. Ancak bu güvence şimdi ortadan kaldırılmaktadır.
Kadınlar artık herhangi bir hukukçuya danışmadan, haklarını öğrenmeden ve kamu denetiminden yararlanmadan, yalnızca “aile içi uzlaşı” adı altında mülkiyet hakkından dışlanmaktadır.
Dolayısıyla karşımızda duran düzenleme doğrudan kadınların mülkiyet hakkını zayıflatmaya yönelik siyasi ve ideolojik bir müdahaledir.
AKP iktidarı, miras gibi hayati konularda, ailedeki güç dengesini kadınlar aleyhine tahkim etmektedir. Kadınların sosyal olarak daha zayıf konumda olduğu bir yapıda, “uzlaşma” adı altında yürütülen her işlem, aslında bir eşitsizlik rejiminin yeniden üretimidir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu çok katmanlı eşitsizlik düzenine açıkça itiraz ediyoruz. Kadınların miras ve mülkiyet hakkının pazarlık konusu yapılmasını kabul etmiyoruz. Miras paylaşımında noter onayını, kadınların iradesini baskılardan arındıran anayasal bir güvence olarak görüyor, savunuyor ve bu güvencenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Miras ve mülkiyet düzeninin aile içi güç ilişkilerine değil, eşit yurttaşlık ilkesine dayanması gerektiğini açıkça ifade ediyoruz.
Kadınların kazanılmış haklarını genelgelerle, yönetmeliklerle, yönergelerle ya da arabuluculuk kisvesiyle veya “uzlaşma” adı altında sessizce gaspeden her türlü girişimin karşısında olduğumuzu belirtiyoruz. Bu eşitsizlik düzenine karşı mücadeleyi büyüteceğimizi ilan ediyoruz.
Kadınların mülkiyetten dışlandığı değil; eşit, özgür ve hak sahibi bireyler olarak geleceği birlikte inşa ettiği bir Türkiye idealini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.”
21.06.2025
21.06.2025
21.06.2025
20.06.2025