12.11.2018

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI (12 KASIM 2018)

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI (12 KASIM 2018)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında şunları belirtti:


MYK toplantımızın gündeminde, ekonomideki son gelişmeler vardı. Bugün açıklanan ödemeler dengesi rakamlarının değerlendirilmesi vardı. Dış politika kapsamında İran ambargosu, Kandil’de teröristlerin başına ödül konması, Güney Kıbrıs’ta yapılacak olan sondaj çalışmaları ve yine Kuzey Kıbrıs’la Güney Kıbrıs arasında açılacak olan iki tane kapı. Bunları ele aldık. Yine bu toplantımızda da çok önemli gördüğümüz eğitimin sorunlarını bir kez daha değerlendirdik. Kadına ve çocuğa karşı şiddet ve istismarla ilgili hukuki düzenlemelerin biran önce Meclis’e getirilmesini bekliyoruz. Bu konuları da değerlendirdik. Karadeniz’deki doğa hakkı ihlalleriyle ilgili olarak arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu raporu değerlendirdik. Halkla İlişkiler Birimimiz kendilerine gelen taleplerle ilgili bilgi verdiler. Yine son olarak da özellikle bu son dağıtım tekeli kapsamında basınımıza yapılan baskıları da ele alma imkanını bulduk.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NIN FESLİ KADİR ZİYARETİ MEYDAN OKUMADIR, GÖREVDEN ALINMALIDIR
Hafta sonunda Kurtuluş Savaşımızın Büyük Önderi, cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 80. yıldönümünde kendisini minnetle ve hasretle bir defa daha andık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin emperyalizme karşı mücadelesinin başkahramanıdır. Bu yılda 10 Kasım’da Büyük Önderimizin aziz hatırasına saygılarını sunmak, ruhuna bir Fatiha okuyabilmek için yüzbinler Anıtkabir’e aktı.
Mustafa Kemal Atatürk sevgisinin milletimizin yüreğinde nasıl nakşolunduğunu bir kez daha gördük. Milletimiz ebedi önderini anmak için Anıtkabir’e koşarken bir gün önce onun kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şu an başında bulunan zat milletimizi kışkırtacak, bölecek bir girişimde bulundu. Azılı bir Atatürk düşmanı Yunan muhibi fesli Kadir’i ziyarete koştu. Bu ziyaretin fotoğraflarını da tam da 10 Kasım’da basına servis ettirdi. Bu ziyaret basit bir hasta ziyareti olarak kabul edilemez. Burada açık bir mesaj, açık bir meydan okuma vardır, burada kutuplaştırma vardır. Bu zat yaptığının sorumluluğunu alıp görevinden biran önce istifa etmelidir. Ben kendisine Genç İmam Hatipliler Derneği Başkanının yaptığı açıklamaları okumasını tavsiye ediyorum. Diyor ki, “Dinle uğraşanlar insanların nefretini kazanacak işlerden uzak durmalıdır.” Bu zat istifa etmezse de biran önce kendisini buraya atayanlar tarafından görevden alınmalıdır.
HAKKARİ’DEKİ PATLAMAYLA İLGİLİ TATMİN EDİCİ BİR AÇIKLAMA YAPILMALI
Hafta sonu Hakkari Şemdinli’de Süngütepe Üs Bölgesi’nde bir patlamada yedi Mehmetçiğimizi, dün de Şırnak’ta bir bombalı saldırı sonucunda iki Mehmetçiğimizi şehit verdik. Kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, ulusumuza sabır diliyorum. Şemdinli olayında 30’a yakın yaralımız var, bu gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Bundan birkaç hafta önce hatırlayacaksınız Ekim ayında Tunceli’de iki askerimiz donarak, onların deyimiyle “hipotermiden” şehit olmuştu. Sorumlu hava şartları dendi. Şimdi de hafta sonunda Hakkari’de önce arızalı mühimmat patlaması denen, daha sonrada Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı tarafından havaalanında yapılan açıklamada “mühimmat deposu patladı” denilen ve yine aynı açıklamada bir de sanki burada bir terör saldırısını kastedercesine, “sınırlarımız içinde terör örgütleri eliyle bombalar patlatılarak, sınırlarımız boyunca da terör koridorları kurularak bizleri bu terörle mücadeleden vazgeçirmek isteyenler var” diye başlayan, ondan sonra da “işte bu gece Hakkari’de dört evladımız şehit oldu, 20 civarında yaralımız var” diyen bir açıklama var. 
SORUMLU İCRANIN BAŞI OLAN SARAYDIR
Milli Savunma Bakanlığının hatalı mühimmat patlamasıyla ilgili açıklaması web sayfasında daha hala duruyor. Yani ateş esnasında hatalı mühimmat patlamış. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanının yaptığı açıklamada orada duruyor. Dolayısıyla ortada vatandaşlarımızı, bu şehitlerimizin ailelerini, yaralılarımızın, gazilerimizin ailelerini tatmin edecek bir açıklama yok. Ama şunu söyleyeyim, sonuç itibariyle burada da sorumlu belli. O da her tek adam parti devleti rejiminde olduğu gibi icranın başı olan saray.
TRUMP’LA GÜLÜCÜK DAĞITMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Fransa’ya uçmadan önce Kandil’deki PKK elebaşlarının başına ödül koyan ABD yönetimiyle ilgili olarak, “arka planda nasıl iş tuttuğunuzu biliyoruz” dedi. Ondan sonrada kalktı Elize Sarayı’nda akşam yemeğinde ABD yönetiminin başı olan Trump’la kucaklaşarak etrafa gülücükler dağıttı. Yani biliyorsunuz da ne yapıyorsunuz? Adam istedi 24 saatte Oval Ofisine papazı gönderdiniz. Bu saatten sonra ne derseniz deyin, Trump şunu biliyor, size ne isterse kabul ettirecektir. Onun için uçan sarayınızla gittiğiniz ülkelerde sofralarda Trump’la birlikte gülücük dağıtmaktan başka bundan sonra bir şey yapamazsınız.
Dün 11 Kasım’dı, Birinci Dünya Savaşının bitişinin 100. yılında Paris’te anma törenleri vardı. Milyonlarca insan bu savaşta yaşamını yitirdi. Bugün bizimde içinde bulunduğumuz coğrafya sil baştan çizildi. Sevr rezaletini imzalayan Osmanlı bu büyük savaştan sonra tarihe karıştı. Milletimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kendi kaderine sahip çıkarak bugün gururla yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Ben Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de, Yemen’de, Kafkaslar’da, Sina çöllerinde, ardından ata yurdumuz için Kurtuluş Savaşı’nda kanlarını akıtan tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
SARAYIN GÜNDEMİYLE MİLLETİN GÜNDEMİ ARASINDAKİ UÇURUM BÜYÜYOR
Sarayın gündemi ile milletin gerçek gündemi arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha büyüyor. Milletin gündemi aş, iş, ekmek mücadelesi. Sarayın gündemi ise saltanat ve şatafat. Millet kuru ekmeğe muhtaç olmuşken bu beyler kalktılar Katar’dan dünyanın en lüks uçağını, uçan sarayını alabildiler. Dedik ki, “millet yokluk içindeyken sizin bu yaptığınız ayıptır, yazıktır, günahtır”. Önce itibardan tasarruf olmaz dediler, sonra baktılar ki iş büyüyecek, milletin canı burnunda bu uçan sarayın hibe olduğunu iddia ettiler. Dedik ki, “hibeyse bunun bir hibe anlaşması olması lazım onu gösterin”.
MİLLET EKONOMİK KRİZLE BOĞUŞURKEN, BEYFENDİ LÜKS UÇAĞA MİLYONLAR HARCAMIŞ
Cumhurbaşkanı Yardımcısı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda çıktı geçen haftada söylemiştim dedi ki, “uçağın hibe kaydı henüz daha yapılmadı.” Fakat bir baktık bu hafta sonu AKP Genel Başkanı milyonlarca dolar harcanarak giydirilmiş, tefriş edilmiş uçan sarayıyla Paris’e gidiyor. Meğer milletimiz ekonomik krizle boğuşurken, emekliler, memurlar, işçiler, döviz kuru ve enflasyonun erittiği maaş ve ücretlerine zam beklerken, müteahhitler devletten para alamadığı için kendilerinin cenaze namazlarını kılmaya başlarken, yatırımlar tamamen durmuşken, esnaf “ekmeğimiz gitti, biz bittik” diye bağırırken, çiftçimiz toprağını ekemez hale düşmüşken, konkordatolar, iflaslar ve fabrika yangınları başını alıp gitmişken beyefendi hibe dediği ama hibe kaydı daha hala yapılmamış dünyanın en lüks uçağını dayatıp döşetmek için milyonları gözünü kırpmadan harcamış.
MİLLETTEN KOPTULAR, DÜRBÜNLE BAKSALAR GÖRMÜYORLAR
Tekrar söylüyorum, bunlar milletten koptu. Saraylarına kuruldular vatandaşın hali nicedir görmez oldular. Milletten o kadar uzaktalar ki dürbünle baksalar milletin halini görmüyorlar. Millet derdini bunlara anlatmak için tellal çıkarsa sesini bir türlü duyuramıyor.  
“ET FİYATI REFAH ARTTIĞI İÇİN ARTTI” DEMEK İÇİN EFULİDEN FAZLASI LAZIM
Hep söyledim bir kriz yönetilirken adil olmak zorundasınız. Hep bana, hep bana rabbena diyerek krizi yönetemezsiniz. Aslında diğer demeçlerine, diğer açıklamalarına baktığımız zamanda bunların vatandaşın halinden bihaber oldukları açık açık gözüküyor. Şimdi AKP Genel Başkanı geçenlerde çıktı dedi ki, “et fiyatı refah arttığı için arttı”. Şimdi böyle veciz açıklamalar yaptıkları zaman ben, “siz galiba efuliyi fazla kaçırdınız” diyordum. Ama bu lafı söylemek için efuliden smoothieden çok daha fazlası gerekiyor. Bu kadarı milletle açık açık alay etmektir.
BU BEYLER NEREDE YAŞIYOR?
Tabi AKP Genel Başkanı bunları söyleyince gazeteci azarlayarak meşhur olan atama Tarım Bakanı da çıkmış “aslında tercihlerimizi biraz balık ve tavuk yönünde kullanırsak hiçbir sıkıntı olmaz” deyivermiş. Bu beyler nerede yaşıyor? Bu ülkede 2017 yılında 27 milyon vatandaşımız iki günde bir, bir kap et yemeğini masasına koyamıyor. Millet eti bayramdan bayrama görür oldu. Millet kendinden bu kadar kopanlara mutlaka dersini verir değerli basın mensupları. Yaklaşan yerel seçimler atama bakanın söylediği gibi milletin tercihini farklı yönde kullanacağı bir seçim olacak.
EN BÜYÜK EKONOMİLER LİGİNDE İLK 10’A SOKAMADILAR AMA ENFLASYONDA İLK 10’A SOKTULAR
Yine sarayın damadı Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki, “Türkiye’ye ekonomik saldırı oldu ama Türkiye bunu iki ayda püskürttü”. Ben şunu soruyorum, son iki ayda neyi doğru yaptınız da saldırıyı püskürttünüz? ABD’ye boyun eğip rahibi 24 saatte oval ofise göndermek, narh koymak, zabıtayla fiyat kontrol etmek, esnafları indirime zorlamak, TÜİK ve Sayıştay Başkan Yardımcılarını görevden almakla bu krizin aşılamayacağını artık Sayın Bakan görmeli. Sonra Hazine geçtiğimiz hafta yine üç tane borçlanma ihalesini iptal ettiğini açıkladı. Havuz medyasında bir övgüdür gidiyor. Efendim işler o kadar iyi gitmiş ki Hazinenin bu borçlanmaya ihtiyacı kalmamış.
Arkadaşlar, ben geçmişte bu gerekçeyle Sibirya semalarından nasıl ihale iptal edildiğini gördüm. Ama bir şeyi daha gördüm, bunun sonunda bu ülkede nasıl bir yangın çıktığını da gördüm. Türkiye hala daha dünyanın en kırılgan ekonomisi listelerinin başında yer alıyor. Ama bir bakıyorsunuz hükümet üç maymunu oynamaya devam ediyor. “Ekonomik saldırıyı püskürttük” diyorlar. Dolar TL karşısında sene başına göre hala daha yüzde 45 değerli. 2023’te Türkiye’yi milli geliri en yüksek 10 ülke arasına sokacağız dediler. Bu hedef buharlaştı, yok oldu, imkansızlaştı. Ama ülkemizi hemen daha 24 Haziran’da gelir gelmez dünyada en yüksek enflasyonu yaşayan 10 ülke arasına sokuverdiler.
EN YÜKSEK FAİZİ VEREN 3 ÜLKE: ARJANTİN, SURİNEM, TÜRKİYE
“Beni seçin faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” dediler Arjantin ve Surinam’dan sonra dünyada en yüksek faizi veren üçüncü ülke haline getirdiler ülkeyi. 2019 için yüzde 2,3 büyüme hedeflediler. Herkes dedi ki “Bu büyüme çok düşük bir büyüme, ne kadar da gerçekçi bir büyüme”. Ama bu çok düşük büyüme dahi artık geride kalmaya başladı. Dışarıda çok daha farklı büyüme rakamları telaffuz edilir oldu.
EKONOMİ ANİ DURUŞ NOKTASINA GELDİ, EKONOMİ YÖNETİMİ MİLLETİ UYUTUR MUYUZ DİYE BAKIYOR
Bakın, Uluslararası Para Fonu, “Gelecek yıl Türkiye yüzde 0,4 ancak büyüyecek” diyor. Yüzde birin bile altında, yüzde yarımın altında. Buna karşılık bizim de üyesi olduğumuz Uluslararası Finans Enstitüsü, “Türkiye önümüzdeki yıl 2019’da yüzde 0,9 daralacak” diyor. En son iki kuruluş daha açıklama yaptı. Bunlardan bir tanesi AB Komisyonu. Biliyorsunuz AB’nin üyelik sürecine girdiğimizden beri AB bizimle ilgili de tahminler yapıyor. AB Komisyonu diyor ki, “Türkiye gelecek yıl bırakın 0,9’u falan yüzde 1,5 daralacak”. Bir de Moody’s açıklama yapmış o da diyor ki, “2019’da Türkiye yüzde 2 daralacak”. Bunlar bir şeyi gösteriyor, ekonomi artık ani duruş noktasına gelmiş ama pembe hayallerle, pembe tablolarla ekonomi yönetimi Mart’a kadar biz acaba bu milleti uyutur muyuz diye bakıyor.
TÜRKİYE CEPTEN YİYOR
Zaten ödemeler dengesine baktığımız zaman da bu durumu görüyoruz. Bugün ödemeler dengesi rakamları açıklandı. Ağustos ayında 1,9 milyar dolarlık cari dengedeki fazlalığın ardından Eylül ayında da 1,8 milyar dolar fazla verildi. Şimdi diyecekler ki, “ne istiyorsunuz bak cari fazla vermeye başladık”. E tabi dışarıda size para verecek olan yoksa cari fazla vermek durumunda kalıyorsunuz. Ne diyorlardı? “Cari açık finanse ediliyorsa cari açık vardır”. Finansman olmayınca da cari açık verilmez oldu. Türkiye cepten yemeye başladı. Fazlaya rağmen cepten yemeye başladı. Türkiye’nin rezervleri eriyor. Rezervlerimiz zaten düşüktü daha da düşük. Ağustos ayında rezervler 8,1 milyar dolar azalmış 1,9 fazlaya rağmen cari açıkta. Eylül ayında da rezervler 3,5 milyar dolar erimiş buna ilave olarak. Böylece Ocak – Eylül ayında resmi rezervlerden yani cepten yenen para 16,9 milyar dolara ulaşmış değerli basın mensupları. Bu az buz bir para değil. Bu yılın ilk 9 ayında net hata noksan kaleminden ülkeye giren kaynağa belirsiz para ise 17,3 milyar dolar. Bu kaynağı belirsiz para girmemiş olsaydı ödemeler dengesinin durumu çok daha bozuk olacaktı.
SARAY VE DAMAT RAHAT, PİYASALAR BERBAT
Saray ve damat rahat ama piyasalar berbat. Esnaf kan ağlıyor, milletin cebinde para yok, millet evine ekmek götüremiyor. Babalar çocuklarından kaçıyor, evlatlarının yüzüne bakamıyor. Gençlerimiz işsiz, aylak gezen genç sayısında OECD birincisiyiz. Çalışanlarında durumu hiç parlak değil. Bakın, Üçüncü Havalimanı işçileri biliyorsunuz tutuklanmıştı 31’i halen daha tutuklu. En az 38 işçinin öldüğü yerde işçiler anayasal haklarını kullandıkları için tutuklu bulunuyorlar. Türkiye’nin hali öyle havuz medyasının televizyonlarından görüldüğü gibi hiç değil. Balıkesir’de süt üreticisi isyanlarda. Büyük bir firmanın konkordato ilan etmesinden sonra süt üreticisinin alacağı 33 milyon lirayı bulmuş. “Yem alamayacak hale geldik” diyor üretici. Yine Trabzon’da Tonya’da süt ürünleri üreten ödül almış bir kooperatif var. Bu da ekonomik nedenlerle üretime ara vermiş. Köylünün sütü, hayvancının sütü elinde kalmış. Köylü durumu protesto etmek için sütlerini yola döküyor. Ticaret Bakanı Plan ve Bütçe Komisyonunda son günlerde konkordato ilan eden firma sayısını 356 olarak açıkladı. İktidar hariç herkes durumun farkında. Son 3 ayda ilan edilen konkordatolar nedeniyle bankaların tahsil edemediği borç 15 milyar Türk lirası. Bu bankalarla beraber bu firmalardan alacaklarını tahsil edemeyen kuruluşları da katarsanız en az 30 milyar TL borç son iki ayda ödenmemiş durumda ve bunlar konkordato ilan edip borcunu ödemediği zaman bunlarla iş yapan esnaf çok daha kötü duruma düşüyor. Konkordato iflas sarmalı işsizliği arttırıyor.
İNSANLAR BORCUNU ÖDEMEK İÇİN BÖBREĞİNİ SATIYOR
Bakın internette bir istihdam sitesi Ekim’de iş arayanların sayısının 1,1 milyon kişi artarak 11 milyona ulaştığını söylüyor. Yine aynı sitede işçi arayanların sayısı ise 18 binden 14 bine düşmüş. İşsizlik bağıra bağıra geliyor. İnsanlar borç batağında. Gencecik insanlar ailesinin geçimini sağlamak, borcunu ödeyebilmek için böbreklerini satmaya başlamışlar. Şehirde yaşayanlar mutfak masraflarıyla artık başa çıkamıyorlar. 1970’lerde gördüğümüz manzaralar yeniden karşımıza çıkıyor. Bir otobüs firması ne diyor biliyor musunuz? Yolcudan fazla gıda taşıyoruz, yolcu taşımacılığını bıraktık yük taşımacılığı yapar hale geldik. Yani artık insanlar marketten gıda maddesini dahi almakta zorlanıyorlar, köylerinden, yaşadıkları yerlerden gıda maddelerini buraya getirtiyorlar yaşayabilmek için.
MİLLETİN MUTFAĞINDAKİ YANGIN TÜİK’İN ENFLASYONUNDAN FAZLA
TÜİK’in enflasyonuyla bile dünyanın en pahalı ilk 10 ülkesi arasına girmiştik ama milletimizin mutfağındaki yangın bundan çok daha fazla. Kendimizde fiyatlara baktık, STK’ların yaptığı çalışmalardan da yararlandık, İstanbul’da, Ankara’da zincir marketlerde değişik gıda ürünlerinde en çok kullanılan markaların ortalama fiyatlarını çıkarttık. Temmuz’dan Ekim ayına giderken buğday unu fiyatları TÜİK’e göre yüzde 17 artmış. Bizim yaptığımız çalışmada raflardaki fiyat artışı yüzde 30’un üstünde. Bulgurun fiyatı yüzde 11 artmış. Bizim yaptığımız çalışmada raf fiyatındaki artış yüzde 28. Beyaz peynirin fiyatı yüzde 14 artmış, bizim yaptığımız çalışmada raftaki fiyat artışı yüzde 25. Sivribiber yüzde 29 artmış, biz bakıyoruz yüzde 60 artmış. Niye bu fiyatları devamlı söylüyorum? Çünkü bu fiyatlar önümüzdeki dönemde ücretlerin, asgari ücretin, maaşların, emekli maaşlarının belirlenmesi bakımından büyük önem taşıyor. Bu fiyatlar eğer vatandaşın gerçek durumunu, vatandaşın karşı karşıya olduğu gerçek pahalılığı yansıtmıyorsa yapılacak olan ayarlamalarda yetersiz kalacaktır. Bu nedenle fiyatları yakından takip etmeye devam edeceğiz. Milletimizin gerçek gündemi budur değerli arkadaşlar. Ama saray istiyor ki bunlar tartışılmasın. Andımız tartışılsın, ezan tartışılsın, ama milletin ekmek kavgası, hayatta kalma mücadelesi görülmesin, konuşulmasın.
STOKTAKİ DAİRELERİ EMLAK KONUT’A BIRAKIYORLAR, BU DA MİLLETİN SIRTINA YÜKLENİR
Yine yandaş kayırmacılığı da bu halktan kopuşun, milletten kopuşun sonucunda zirve yapmaya başladı. Akıl dolu yöntemlere başvurmaya başladılar. İnşaat sektörü ekonomik kriz nedeniyle çıkmaza girince gayrimenkul şirketlerinin stoklarında bulunan daireleri eritme işini Emlak Konut’a bırakmaya karar vermişler. Yani sonuç itibariyle yine bu iş vergi mükellefinin sırtına yüklenecek.
VARLIĞA DAYALI SERTİFİKA ÇIKARMANIN SONU YOK
Bu işin sonu gelmez bakın söyleyeyim. Önce inşaatla başlar bu iş, sonra beyaz eşyayla devam eder, onun arkasından otomotiv stoklarını eritme meselesi gündeme gelir. Bunların hepsi karşılığında da kalkarlar varlığa dayalı menkul kıymetle çıkarmaya başlarlar. En sonunda iş giyim eşyasına gelir pantolona, dona dayalı mevduat sertifikası çıkarmaya başlarlar. Bu iş olmaz. Bunlar hep pansuman tedbirleri, söylüyorum hep aspirin tedavisi. Varlığa dayalı menkul kıymetle bu işler çözülmez. Ama yandaşa çözüm üretecekler ya bu tür düzenlemeleri yapıyorlar.
HERKES KONUŞTUĞU KADAR SUSTUĞUNDAN DA SORUMLU
TBMM’de bütçe sürecinden geçiyoruz. Bu süreçte sizlerin de sürekli yazdığı gibi Sayıştay raporlarında bu belediyelerde üst üste çıkan yolsuzluklar manşetlere çıkıyor. Sonra bir sabah kalktık bir baktık meclis adına bu denetimleri yapan Sayıştay’ın Başkan Yardımcısı aslında görevden alınması mümkün olmadığı için görevinden ayrılmış. Kimseden tık yok, özelliklede bu ülkenin en büyük vergi mükellefleri kendi vergilerinin nereye gittiğini denetlemekle yükümlü olan kuruluşun Başkan Yardımcısının görevden alınmasıyla ilgili çıt çıkarmıyorlar. Şimdi herkeste bir korku iklimi hakim ama şunu söyleyeyim, ülkemiz sin külahın görünmesin denerek bu işlerin atlatılabileceği bir noktada değildir. Bu öyle bir dönemdir ki, herkes konuştuğu kadar sustuğundan da sorumludur. 
CHP’NİN YÖNETTİĞİ İLÇELERDE HUZUR VAR, EKONOMİK GÜÇ VAR, HESAP VEREN BİR YÖNETİM VAR
Son olarak yerel seçimlere giderken çok önemli bir araştırmanın sonuçlarını bir kez daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. İnsani Gelişme Vakfı tarafından Birleşmiş Milletlerin kullandığı yöntemle hazırlanan ve 186 ilçeyi kapsayan İnsani Gelişme Endeksi İlçeler Raporuna göre geçen yıl 18 ilçe en yüksek insani gelişmeye sahipmiş. Bu yıl en yüksek insani gelişmeye sahip ilçe sayısı 30’a çıkmış. Bu 30 ilçenin üçte ikisinde Cumhuriyet Halk Partili belediyeler var. Yani insani gelişmişlikte birinci sıradaki her üç ilçenin ikisinde Cumhuriyet Halk Partili belediyeler yönetimde. Hani diyorlar ya CHP şöyle, CHP böyle, ben bu araştırmayı onlara ithaf ediyorum aslında. Geçen yıla göre 14 ülke birinci lige çıkmış. İki ilçe ise birinci ligden düşmüş. Birinci lige çıkan 14 ilçe belediyesinden 9’u Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tarafından yönetiliyor. Yani hem birinci ligdeki ilçe belediyesi sayısı bakımından, hem de birinci lige yükselen ilçe belediyeleri bakımından Cumhuriyet Halk Partisi açık ara Adalet ve Kalkınma Partisinin önünde. Araştırmanın kriterleri dikkate alındığında da Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin hem şehir ekonomisini iyi yönettikleri, hem altyapıya gereken önemi verdikleri, hem de vatandaşlarına, hemşerilerine şeffaf bir şekilde hesap verdikleri anlaşılıyor. Kriterler bunlar. Bu kriterlerin dünyada kabul görmüş kriterler olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyorum. Bu açıkça şunu gösteriyor, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetimde olduğu ilçelerde huzur var, ekonomik güç var, hesap veren bir yönetim var. Biz kazanacağımız diğer belediyeleri de, ekonomiyi de, Türkiye’yi de bu anlayışla yöneteceğiz değerli basın mensupları. Yaklaşan yerel seçimler bu çerçevede iyi yaşamak isteyen vatandaşlarımız içinde önemli bir fırsattır.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, şimdi sorularınızı alayım.
Soru- Efendim geçtiğimiz günlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Türk’le bir görüşme yaptığı haberleri basına yansıdı. Bu görüşme doğru mudur? Birde yine bu görüşmenin detaylarında Ahmet Türk’ün Sayın Kılıçdaroğlu’na tabanımızın oy vereceği isimleri çıkartırsanız tabanımızdan destek gelir. Mansur Yavaş ismine tabanımız sıcak bakmıyor dediği de yine bu görüşmenin detaylarından yansıyan bilgiler efendim.
Faik ÖZTRAK- Şunu söyleyeyim, tabi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı demokrasiden yana olan, haktan, hukuktan, adaletten yana olan, her türlü aşırılıkla, terörle arasına mesafe koyan herkesle görüşür. Ama bu görüşmenin kapsamında ne var ne yok açıkçası bu konuda çok fazla bilgim yok. Ama bu görüşmenin bir nezaket görüşmesi olduğunu ve daha çok karşı tarafı dinlemeye dönük bir görüşme olduğunu biliyorum.
Soru- Mansur Yavaş ismi çok konuşuldu, CHP’nin Ankara’da aday gösterebileceği konuşuluyordu. Sayın Genel Başkandan da Ankara’da başarıyı yakalayabileceği yönünde değerlendirmeler geldi. Fakat İYİ Partinin de Mansur Yavaş’la bir temasının olduğu bilgisi bugün paylaşıldı. Mansur Yavaş’tan da ortak bir aday olma konusunda mesajlar var. Nasıl değerlendirirsiniz bu süreci?
Faik ÖZTRAK- Şimdi şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar, yani bizde isim belirleme yetkisi Parti Meclisinin. Dolayısıyla bu süreçte Belediye Başkanlıklarına aday olabilecek isimlerin söyledikleri, konuştukları ya da isimlerle ilgili olarak benim herhangi bir değerlendirme yapmam doğru olmaz. Sonuç itibariyle bu isimler Parti Meclisimizde değerlendirilecektir, ona göre de karar verilecektir.
Soru- Sayın Genel Başkanın Ahmet Türk’le yaptığı görüşmeye ilişkin bir soru yöneltti arkadaşımız ama bazı basın yayın organlarında birde iddia vardı Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun HDP’yle işbirliğinin, ittifakın tamam olduğu yönünde bir açıklama yaptığı iddiası. Böyle bir görüşme oldu mu Sayın Tanrıkulu’nun ya da böyle bir değerlendirmesi gerçekten var mı HDP’yle bu anlamda bir temas kuruldu mu?
Faik ÖZTRAK- Bende bu haberi okuduktan sonra Sezgin Beyle konuştum. Sezgin Bey bu haberin tamamen çarpıtma olduğunu söyledi. Bununla ilgili yaptığı açıklamada böyle bir şey söylemediğini, yine kendisinin konuşmasının mealinin de benim burada sizlere anlattığım sandıkta mutabakat çerçevesinde söylenmiş sözlerden oluştuğunu ifade etti ve tamamen yanlış yansıtıldığını söyledi. Bu bir televizyon programında zaten canlı kaydı da varmış isteyen izleyebilir diyor.
Soru- Efendim Mansur Yavaş’la ilgili Sayın Genel Başkanın verdiği röportajda düşlediğimiz Ankara’yı hayata geçirecek bilgi birikime sahip ifadesi kullanılıyor. Bunu Mansur Yavaş’ın adaylığı artık daha da netleşti şeklinde yorumlamak doğru mudur? İkincisi, yorum yapmayacağım dediniz ama Mansur Yavaş’ın ortak aday olma önerisine CHP olarak yani herhangi bir noktada ortak adaylığa nasıl bakarsınız? Bir bunu sormak isterim. Birde, Öztürk Yılmaz noktasında bir disiplin süreci vardı grup disiplinine sevk edildi bugün ikinci kez. MYK’da konuşuldu mu, ayrıca Genel Merkez tarafından YDK üzerinden de bir işlem görecek miyiz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi arkadaşlar en son sorudan başlayım. Sayın Öztürk Yılmaz’la ilgili olarak ikinci disiplin sürecinin de başlatıldığına dair Grup Disiplin Kurulunda Grup Başkanvekillerimiz bilgi verdiler. Bunun ötesinde izin verirseniz ben bir şey söylemeyeyim çünkü bu şıkta olmaz, parti yönetiminin artık Grup Disiplin Kuruluna intikal etmiş bir konuda herhangi bir görüş belirtmesinin ihsası rey kapsamına gireceğini doğru olmayacağını düşünüyorum. Birincisi bu.
İkincisi, biraz önce söyledim aynı şeyi söylemeye devam edeceğim. İsim meselesi ve isimlerle ilgili değerlendirme yapma tamamen Parti Meclisimizin sorumluluğundadır. Dolayısıyla izin verirseniz ben yine bu konuda bir açıklama yapmayım.
Soru- Yani Mansur Yavaş alanında sormuyorum genel olarak?
Faik ÖZTRAK- Baştan itibaren söylediğimiz bir şey var. Biz mutabakatı sandıkta arayacağız diyoruz.
Soru- Efendim ekonomiyle ilgili bir sorum olacak ama. Dün gazetelerde yer alan bir haber vardı, SGK’nın açıklarını kapatmak için hazineden bu yıl 87.6 milyar lira para aktarıldığı ve gelecek yılda bu rakamın 117 milyar 326 milyon liraya çıkacağı söyleniyor. Yani SGK’nın açıklarını kapatmak için hazineden bu kadar para aktarılacak deniyor. Bununla ilgili görüşlerinizi alabilir miyim? Çünkü zaman zamanda Sayın Kılıçdaroğlu’yla Cumhurbaşkanı arasında da SGK konusunda tartışmalar yaşandığını biliyoruz.
Faik ÖZTRAK- Sosyal Güvenlik Kurumu bu ülkenin en önemli açık veren kuruluşlarından biri olmaya devam ediyor. Bu iktidarın elinde Sosyal Güvenlik Kurumu son derece kötü yönetildi. Alınan yani vatandaşın hak ettiği kanunu haklarını dahi dikkate almayan, onu geri plana iten yaklaşımlarla yapılan ödemelerin mümkün olduğu kadar kontrol altında tutulmasına rağmen SGK’nın açıkları artarak devam ediyor. Bu çerçevede özellikle geçmişte SGK’nın açıklarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranıyla bu dönemdeki Sosyal Güvenlik Kurumlarının açıklarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı karşılaştırıldığında bugün gerçekten Sosyal Güvenlik Kurumlarının sıkıntılarının hazine üzerindeki yüklerin milletin vergileri üzerindeki yüklerinin giderek artmakta olduğu açık seçik gözüküyor.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler