24.05.2025
24.05.2025
CHP Genel Sekreteri ve Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Sosyalist Enternasyonal Konsey toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, "Başka bir düzen mümkün. Otokrasiye karşı demokrasinin olduğu, şiddete karşı sosyal devletin olduğu daha adil, daha eşit, daha barışçıl bir düzen mümkün ve hiç şüphe yok ki bu salon şunu bize güvenle, özgüvenle söyletiyor; o düzen mutlaka kurulacak. Demokrasi kazanacak, adalet tesis edilecek, eşitlik mutlaka var olacak" dedi.
Kadın Sosyalist Enternasyonal Yönetim Kurulu toplantısında, Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcılığı'na seçilen CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Sosyalist Enternasyonel Konsey toplantısını açılışında konuştu.
İstanbul'da önemli bir programın gerçekleştirildiğini kaydeden Böke, "19 Mart'ta bu önemli kentin Büyükşehir Belediye Başkanı ve partimizin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve birçok yol arkadaşımızı tutuklayarak bir darbe yapıldı. Bu otoriter anlayışın karşısında demokrasiyi, adaleti, eşitliği savunan büyük ve kararlı bir halkçılığı İstanbul'dan tüm Anadolu'ya tüm Anadolu'dan tüm dünyaya yayıldı" ifadelerini kullandı.
"Büyük dönüşümlerin yaşandığı bir belirsizlik çağındayız" diyen Böke, demokrasi ve adalet mücadelesinin İstanbul'dan başlayacağını vurguladı. Böke, şöyle konuştu:
"Her şey sürekli değişiyor ve bu büyük değişimler yıkımlar getiriyor. Bu yıkımların içerisine tüm halklar, hepimiz, hak ettiğimiz adaleti, refahı, hep birlikte zenginleşeceğimiz bir ekonomik düzeni talep ediyoruz ve kurma kararlılığı gösteriyoruz. Biliyoruz ki o hak ettiğimiz dünya ve bugünün büyük yıkımından kurtuluş ancak ve ancak omuz omuza, dayanışmayla ve birlik içerisine verilecek bir mücadele ile kurulacaktır. Biliyoruz ki ve diyoruz ki, 'Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz'. Tam da bu nedenle Sosyalist Enternasyonel'in Başkanı Sayın Pedro Sanchez nezdinde büyük ailemize burada toplanmak üzere yaptığımız çağrıyı, daveti, kabul ettikleri ve bizimle burada hak ettiğimiz dünyaya dair ortak heyecanımızı büyütme kararlılığı gösterdikleri için de gönülden teşekkür ediyoruz.
Bugün bu toplantının İstanbul'da yapılması önemli demiştim. Önemli çünkü İstanbul'dan tüm Türkiye'ye, tüm Türkiye'den bütün dünyaya, çok güçlü bir mesajı, çok güçlü bir şekilde verecek bir kalabalık olarak buradayız. Başka bir düzen mümkün. Otokrasiye karşı demokrasinin olduğu, şiddete karşı sosyal devletin olduğu daha adil, daha eşit, daha barışçıl bir düzen mümkün ve hiç şüphe yok ki bu salon şunu bize güvenle, özgüvenle söyletiyor; o düzen mutlaka kurulacak. Demokrasi kazanacak, adalet tesis edilecek, eşitlik mutlaka var olacak. Çünkü biliyoruz ki bu salonda olduğu gibi ve bu salonda temsil ediliyor olan milyonların demokrasi iradesi kararlılıkla, dirençle ve umutla dünyanın dört bir yanında büyümeye devam ediyor."
Selin Sayek Böke, konuşmasının ardından Silivri’de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mektubunu okudu.
Böke, mektubun selamlama ve dayanışma mesajından çok öte olduğunu belirterek, "Hayatın her alanını kuşatmaya çalışan bir karanlığa son vermekte kararlı olan on milyonların ortak iradesi ve ortak sesini okuyor olacağım. Bu sesin sahibi Türkiye'de aydınlığı yani demokrasiyi, adaleti ve özgürlüğü inşa etmekte kararlı olan halkın sesinin ta kendisi olacak" dedi. İmamoğlu, Böke tarafından okunan mesajında şunları söyledi:
"Sosyalist Enternasyonal'in değerli üyeleri, sevgili yoldaşlar; İstanbul'a hoş geldiniz. Ne yazık ki sizleri, bizzat elinizi sıkarak karşılayamadım. Ancak kalbim, iradem ve inancım bu salondaki dostluk ve dayanışmanın yanında. Sizi, kentimde ağırlamak çok anlamlı. Zira İstanbul, tarih boyunca kültürlerin buluştuğu bir kavşak ve sürekli tarih yazan bir şehir. Baskıya, dayatmaya boyun eğmeyenlerin şehri. Bağımsızlığın, özgürlüğün ve büyük değişimlerin kalbinin attığı bir şehir, İstanbul. Büyük değişimler, İstanbul’da hep var olmuştur; hafızamızdaki en güçlü örnekleriyle Taksim’deki 1 Mayıs buluşmalarından, Gezi Parkı direnişinden, bugünkü Saraçhane ve diğer semtlerdeki mitinglere kadar… İstanbul’da yurttaşlar, her dönemde meydanlarda sesini yükseltti, hakkını aradı. Şimdi bu sesi, gençlerin cesaretinde, kadınların direncinde ve halkın susmayan vicdanında bir kez daha görüyoruz ve duyuyoruz.
"Belediyemizin hizmetlerine darbe vurarak, halkımızın bize olan inancını sarsmaya çalışıyorlar"
Bugün demokrasi, eşitlik ve sosyal adalet, dünyanın dört bir yanında ağır saldırıya uğruyor. Demokrasinin zayıflamasına ve otoriterleşmeye bağışık sanılan ülkelerde dahi, insan hakları ve özgürlükler tehdit altında. Türkiye’de yıllardır süren demokratik gerilemenin son noktası ise, millet iradesinin hiçe sayılması, hukuken dayanaksız gerekçelerle, ben dahil belediye başkanlarımızın ve pek çok yol arkadaşımızın tutuklanmasıdır. Daha dün sabah, yeni bir operasyonla, yine çok sayıda yakın çalışma arkadaşım gözaltına alındı. Belediyemizin hizmetlerine darbe vurarak, halkımızın bize olan inancını sarsmaya çalışıyorlar. Bunu asla başaramayacaklar. İstanbul halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı ve 23 Mart’ta Türkiye genelinde gerçekleştirilen partimizin ön seçimde 15,5 milyon yurttaşın oyuyla belirlenmiş cumhurbaşkanı adayı olarak, milyonlarla demokrasi ve adalet talebinde buluştuğum için siyasi tutukluyum. Milyonlar bize inandığı ve güvendiği için, yürüttüğümüz mücadele sonucunda iktidar değişiminin yakın olduğu görüldüğü için tutukluyum.
"Ne özgür ve adil gelecek kararlılığımızı elimizden alabilirler ne de halkın iradesini zorbalıkla bastırabilirler"
Demokrasiye açık bir saldırı, millet iradesine yönelik bir darbe girişimi olan bu süreçte üniversite diplomam, hukuksuz biçimde iptal edildi, evime baskın düzenlendi, belediyelerimiz soruşturmalarla kuşatıldı. Bu baskılar, yalnızca beni değil, daha özgür ve adil bir gelecek hayal eden herkesi hedef aldı. Bu saldırı demokrasiye, halkın iradesine ve bir sonraki seçimin adil gerçekleşmesini bugünden engelleme çabasıyla, yarının halk iradesine yönelik bir saldırıdır. Ne özgür ve adil gelecek kararlılığımızı elimizden alabilirler ne de halkın iradesini zorbalıkla bastırabilirler. Biz, İstanbul’da katılımcı demokrasinin, birleştirici, kapsayıcı, adil, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir kenti birlikte kurmanın mümkün olduğunu gösterdik. Halk da İstanbul’da olanın, Türkiye genelinde yaşanmasını istediğini açıkça ortaya koydu. 2024 yerel seçimlerinde, CHP’nin birinci parti olması, 19 Mart’tan bu yana meydanları boş bırakmayan milyonlar... Hükümetin korktuğu işte bu; yenilikçi siyaset anlayışımız ve yaklaşan iktidarımız.
"Otoriter popülist rejimler, sadece kendi ülkelerini değil, küresel barışı da tehdit ediyorlar"
Oysa tarihin bize söylediği nettir: Otokrasiler yenilmez değildir. Geçmişte yenildiler, yine yenilecekler. Sosyalist Enternasyonal, bunu çok iyi bilir. Şili’den Portekiz’e, Güney Afrika’dan Belarus’a kadar, baskıya karşı direnenler, hep birbirleriyle dayanışma içindeydi. Günümüzde, Suriye’de, Ukrayna’da ve Gazze’de halk, savaşın ve yokluğun pençesinde... Özellikle Gazze’de, Filistin halkı, sadece temel haklarından, topraklarından, evlerinden edilmedi. Şimdi engellenen yardımlar yüzünden, bir kez daha açlık ve ölümle karşı karşıya. Otoriter popülist rejimler, sadece kendi ülkelerini değil, küresel barışı da tehdit ediyorlar. Buna karşılık, demokrasiden yana olanlar da birlikte sesini yükseltmeli ve dayanışma göstermesinin tam zamanı.
"İstanbul, bugün bir kez daha demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin cephelerinden birisidir"
CHP ve demokrasiye sahip çıkan milyonlar adına, dayanışma gösteren tüm demokrasi ve adalet savunucularına teşekkür ediyorum. Yayınladığınız kuvvetli ortak bildiriler, İstanbul’u heyetler halinde ziyaret etmeniz, belediye binalarınızda yansıttığınız pankartlar, bana fahri hemşehrilik unvanı vermeniz… Bunlar, sadece sembolik dayanışma örnekleri değil, ortak değerlerimizin en güçlü ifadesidir. Partim CHP'nin, neredeyse yarım asırdır parçası olduğu bu ailenin bir üyesi olmaktan onur duyuyorum. İstanbul, bugün bir kez daha demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin cephelerinden birisidir. Mücadele, hukukun üstünlüğünü savunanlarla, hukuku muhaliflere karşı baskı aracı olarak kullananlar arasındadır. Demokratik kurumları yaşatmak isteyenlerle, onları içten içe çökertenler arasındadır. Halkın iradesiyle, oligarşik bir çıkar grubu arasındadır.
Biz, CHP olarak, yalnızca baskıya karşı durmuyoruz; aynı zamanda somut bir gelecek vizyonu da sunuyoruz. Cumhuriyetimizin kurucu ve en köklü partisi, dünyanın en büyük sosyal demokrat partilerinden biri olarak, parlamenter sistemin yeniden inşası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, hak temelli bir sosyal devletin kurulması, üreten bir toplum ve tüm bunlar sonucunda sürdürülebilir, adil ve kapsayıcı kalkınmanın inşası için çalışıyoruz. Bu söylediklerimizin hiçbirisi soyut vaatler, söylemde kalan hedefler değildir. Yönettiğimiz şehirlerde hayata geçirdiğimiz, halkla buluşturduğumuz güçlü gerçeklikler ve politikalardır.
"Daha iyi bir gelecek için omuz omuza mücadele eden milyonlar var oldukça, her şey çok güzel olacak"
Küresel olarak, büyük dönüşümlerin gerçekleştiği bir çağdayız. Karşımızda tarihi bir dönüm noktası var... Bu dönüm noktasında geleceğin haritasını çizenler belli: Gençler, kadınlar, emekçiler, üretenler; yani halk, yani bizleriz… İhtiyaç duyduğumuz şeyi, bugün Sosyalist Enternasyonal’in Konsey toplantısının başlığında da Türkiye’nin dört bir tarafında da görüyoruz. Türkiye, özgür bir gelecek isteyen gençlerin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlara karşı direnen kadınların, traktörleriyle demokrasi konvoyu oluşturan çiftçilerin, adaletsizliğe karşı hakkını arayan emekçilerin ortak sesiyle yankılanıyor. O ses, Bertolt Brecht’in unutulmaz dizelerini tekrarlıyor: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz… Ve biliyoruz ki; bu sesi çoğaltan, demokraside ısrar eden, adaleti savunan, kalkınma ve sosyal adaleti inşa etme kararlılığını gösteren, daha iyi bir gelecek için omuz omuza mücadele eden milyonlar var oldukça, her şey çok güzel olacak…"
Mektubun okunmasının ardından salondaki katılımcılar, üzerinde 'Free İmamoğlu' yazısı bulunan dövizlerini kaldırdı. Ayrıca, İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin kısa video gösterimi yapıldı.
Toplantının gerçekleştiği salonda, liderlere dağıtılan klasörün içerisine, 'Diploma İptalinden Tutukluluğa: Türkiye'de Demokrasi, Halk İradesi ve Hukuk Devleti Saldırı Altında', 'Free İmamoğlu', 'İmamoğlu'na Özgürlük, Hemen Seçim' ve 'Ekrem İmamoğlu'nun Tutuklanması: Hukuki Bir İnceleme' yazılı görseller yerleştirildi.
24.05.2025
24.05.2025
24.05.2025
24.05.2025