24.06.2025
24.06.2025
CHP'li, nüfusu 100 bin ve üzeri olan ilçe belediyelerinin, 21 il belediyesinin ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin temsilcileri, akademisyenler, şehir plancıları ve afet yönetimi uzmanları, “Afete Hazır Kentler: Büyük Nüfuslu Belediyelerde Risk Analizi ve Alan Tespiti Çalıştayı”nda doğal afetlerin yıkıcı etkilerinin önlenmesine yönelik tedbirleri tartışmak üzere bir araya geldi.
Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan’ın ev sahipliğindeki programa belediye başkanları ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek de katıldı.
Çalıştayda konuşan Zeybek, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 'dirençli kentler' vizyonumuz doğrultusunda; sadece kriz anlarında değil, her zaman ve her şartta vatandaşımızın yanındayız." dedi.
Afetlere hazırlığın siyaset üstü bir konu olduğuna dikkat çeken Zeybek, "Hayatlarımızı ve geleceğimizi doğrudan etkileyen bu meselede partiler, görüşler ve çıkarlar bir kenara bırakılmalı, tek ortak paydamız insan hayatı olmalıdır. CHP olarak, bu sorumluluğun bilinciyle elini taşın altına koymaktan, dayanışmayı ve iş birliğini artırmaktan yanayız." ifadelerini kullandı.
Çalıştayın sonuç bildirgesinde ise doğal afetlerin doğrudan sonucu olmayan, aksine yıllardır süregelen plansızlık, rant odaklı kentleşme ve merkeziyetçi kriz yönetimi anlayışının ağır sonuçlarıyla karşı karşıya olunduğunun bir kez daha tespit edildiği belirtildi.
Geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'e ithaf edilen çalıştayın sonuç bildirgesinde sunulan temel tespit ve öneriler şöyle:
"Kriz değil, risk yönetimi esas alınmalıdır"
Türkiye’nin afet yönetimi politikaları, müdahale odaklı anlayıştan çıkarılarak, önleyici, bütüncül ve bilimsel temellere dayalı risk yönetimi yaklaşımına dönüştürülmelidir. Mevzuattaki parçalı yapıya son verilerek, afet strateji belgeleri bütüncül biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.
Dere yatakları, vadiler ve doğal afete açık alanlarda yapılaşma kesin biçimde engellenmelidir. Yeşil alanlar ve doğal afet koruma bölgeleri kamusal güvenliğin temeli olarak güçlendirilmelidir.
"Rezerv alan politikaları gözden geçirilmelidir"
6306 sayılı kanun kapsamında tanımlanan “rezerv alan” uygulamaları, bilimsel ve toplumsal kriterlerden yoksundur. Bu alanların afet toplanma ve yeşil alanları yok etmesine son verilmelidir.
Hızlı bina tarama sistemleri mevzuata dahil edilmeli, riskli yapılar kamuoyuna şeffaflıkla ilan edilmelidir. Her binaya yapı güvenliği sertifikası verilmesi zorunlu olmalıdır.
Kent planlamasında yeşil alan, sosyal yaşam alanı ve yaşlanan nüfusu gözeten planlama ilkeleri benimsenmeli; kentsel gelişim afet direncini öncelemelidir.
"Kırılgan topluluklar için özel stratejiler geliştirilmelidir"
Afetlerin etkisi en çok yoksul, güvencesiz ve dışlanmış kesimlerde yoğunlaşmaktadır. Bu kesimlerin yaşadığı bölgeler için bütünleşik sosyal ve mekânsal müdahale planları yapılmalıdır.
Kamu arazileri, askeri alanlar ve fabrikalar rezerv konut değil, afet sonrası barınma ve geçici toplanma alanları olarak planlanmalıdır.
Merkezi bütçe, sigorta ve gayrimenkul gelirleriyle desteklenen, geri dönüşlü finansal modelleri içeren ve tüm yüksek riskli illeri kapsayan Ulusal Afet Fonu oluşturulmalıdır.
"Kentsel dönüşüm sosyal politika olarak tasarlanmalıdır"
Kentsel dönüşüm süreçleri sadece fiziksel değil, toplumsal bir yeniden yapılanma politikası olarak ele alınmalı; yerinden etme yerine yerinde dönüşüm esas alınmalıdır. Bu süreçte kamu bankaları faizsiz ve uzun vadeli kredi desteği sağlamalıdır.
AFAD yeniden yapılandırılmalı, afet yönetimi merkezi iradeyle uyumlu ama yerel deneyimlerle eşgüdüm içinde yürütülmelidir. Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kurulması değerlendirilmelidir.
"Altyapı ve kritik sistemler güçlendirilmelidir"
Enerji, su, haberleşme ve ulaşım altyapıları afetlere dayanıklı hale getirilmeli, kentlerin hayati sistemleri sürdürülebilirlik ilkesiyle yeniden projelendirilmelidir.
Konut spekülasyon aracı değil, temel bir insan hakkıdır. Barınma hakkı gözetilmeden yapılan dönüşümler, yeni yoksulluk ve adaletsizlik biçimlerine neden olmaktadır. Kamu kaynakları yoksul yurttaşların güvenli barınmasını sağlamak için kullanılmalıdır.
"Ekrem İmamoğlu ve şehir plancılarının tutukluluğu kabul edilemez"
İstanbul halkının seçtiği Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ve görevini bilimsel sorumlulukla yapan şehir plancılarının tutukluluğu, yalnızca bir hak ihlali değil, aynı zamanda halkın kent hakkına bir müdahaledir. Bu durum kabul edilemez, son bulmalıdır. Çalıştayımızın ana ilkesi şudur: Felaketler olduktan sonra değil, olmadan önce yapılması gerekenleri konuşmak, planlamak ve uygulamaktır. Bilimsel bilgi, halkçı irade ve yerel deneyim birleştiğinde, Türkiye daha güvenli ve adil kentler inşa edebilir.
Cumhuriyet Halk Partili yerel yönetimler olarak, bu sorumluluğun bilincindeyiz ve bu dönüşüm için hazırız.
24.06.2025
24.06.2025
24.06.2025
23.06.2025