15.07.2023

Gökhan Günaydın'dan '15 Temmuz' Açıklaması: “Geçmişte Ne Yaşandıysa Yeniden Aynısı Yaşanmaktadır. Türkiye Bir Kez Daha Bu Sürece Doğru Sürüklenmektedir”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle TBMM’de yaptığı açıklamada; “Ders çıkartmamız gerekir. Yani Türkiye’de tarikat, siyaset, ticaret, medya ilişkilerinin geçmişte nasıl yürüdüyse bugün de aynı şekilde yürüdüğünü görmek hepimiz için üzüntü vericidir. Buradan ifade ediyoruz. Geçmişte ne yaşandıysa yeniden aynısı yaşanmaktadır. Türkiye bir kez daha bu sürece doğru sürüklenmektedir” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, bugün TBMM’de 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü sebebiyle basın toplantısı düzenledi. Günaydın, şöyle konuştu:

“Bugün 15 Temmuz 2023. Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisi hem de Gazi Meclisimiz açısından son derece önemli bir gün. 15 Temmuz 2016’da yani bundan tam 7 yıl evvel Türkiye’de demokrasimize ve ortak geleceğimize yönelik hain bir darbe girişimi planlandı ve yürürlüğe konuldu. Bu darbe girişimini önlemek için hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza, askerlerimize, polislerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Elbette bu önleme faaliyetlerinde yaralanan yurttaşlarımıza hem bir kez daha geçmiş olsun diliyoruz hem de minnetlerimizi şükranlarımızı ifade ediyoruz.

“BU OLAYIN BİR KEZ DAHA TEKRARLANMAMASI İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMASINI HAYATİ BULDUĞUMUZU İFADE ETMEK İSTERİM”

Bununla beraber bu olayın bir kez daha tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını hayati bulduğumuzu da ifade etmek isterim. O günü bir kez daha hatırlayalım. Kara Havacılık Okulu’ndan bir binbaşı saat 11.30’da Milli İstihbarat Teşkilatı’na geliyor ve Hakan Fidan’a çok önemli bir bilgi vermek istediğini söylüyor. Tam bir buçuk saat sorgulanıyor ve bir buçuk saatten sonra Hakan Fidan’la görüştürülüyor. Saat 13.30. Peki ne diyor bu Binbaşı Hakan Fidan’a? Bu gece Kara Havacılık Okulu’ndan iki helikopter havalanacak MİT’e gelecek. Sizi alacaklar ve ardından da bir darbe girişimi tezgahlanacak. Bu istihbaratı alan Hakan Fidan bir süre daha MİT’te oyalandıktan sonra Genelkurmay’a gidiyor. Saat 16.30’da Genelkurmay Başkanı olan dönemin Hulusi Akar ile görüşüyor. Bu bilgiyi kendisine veriyor. Hulusi Akar, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’nı istihbaratın doğru olup olmadığını öğrenmek için Kara Havacılık Okulu’na gönderiyor. Oraya giden Kara Kuvvetleri Komutanı, apronda silahları yüklenmiş olarak bekleyen helikopterleri görüyor. Bu helikopterler aslında hangarlarda olmalı. Bir operasyon hazırlığı içerisinde oldukları çok açık. Buna rağmen o akşam için neler olduğunu hatırlayalım. MİT Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı’yla yemek yiyor. Türkiye’nin bütün Hava Kuvvetleri generalleri İstanbul’da bir düğünde buluşuyorlar ve memleketin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişimini Hakan Fidan’dan ya da Hulusi Akar’dan değil de çok daha sonraları, gece yarısına yakın saatlerde eniştesinden öğreniyor.

“İRTİBATI VE İLTİSAKI OLMAYAN BİR BAŞKA KİŞİ BULUNAMADI DA MI REŞAT PETEK BU KOMİSYONUN BAŞINA GETİRİLDİ?”

Bütün bu öykü, bize gerçeklerin ortaya konulması gereğini işaret ediyor. Bu öykü deşifre edilmelidir. Bu öykünün içindeki yanlışlıklar, eksiklikler elbette ortaya konulmalıdır. Şimdi bunu neyle yapmaya çalışıyor Gazi Meclis? Bir araştırma komisyonu kurarak yapıyor. Araştırma komisyonunun başına da Reşat Petek’i getiriyor. Reşat Petek’in geçmişte Fetullah Gülen’e yönelik övgü dolu sözleri hala kayıtlarda. İrtibatı ve iltisakı olmayan bir başka kişi bulunamadı da mı Reşat Petek bu komisyonun başına getirildi? Peki bu komisyon neleri yaptı, neleri yapamadı? Yapamadıklarını söyleyelim. Hakan Fidan’ı dinleyemedi. Hakan Fidan’ın darbe girişimine ilişkin dinlenememe hali, devam edecek mi? Devam etmeli midir? Şu anda Dışişleri Bakanı. Gazi Meclis’e gelip kurulacak yeni bir komisyonda bildiği ne varsa anlatmalıdır. İki… Kimi dinleyemedi? Hulusi Akar’ı dinleyemedi. Geçmişin Genelkurmay Başkanı sonra Milli Savunma Bakanı. Bugün hangi görevde? TBMM’de milletvekili. O halde Hulusi Akar bu komisyona çağrılıp o gece neler yaşadığı kendisine sorulmalıdır. Nasıl oldu da Hulusi Akar’ın yanındaki, yöresindeki herkes Fetullahçı çıktı ve nasıl oldu da Akar bunların hiçbirisini fark edemedi? Nasıl oldu da darbe girişiminden evvel Zekai Aksakallı’nın söylediği gibi FETÖ ile irtibatı olduğu iddiasında bulunulan herkes yükseldi ama buna karşın gerçekten Cumhuriyet’e bağlı subaylar yükselemedi? Bütün bunların bir ifadesi Hulusi Akar tarafından elbette aktarılmalıdır. Nihayet üçüncü olarak bu komisyon, Fetullah Gülen cemaatinin FETÖ/PDY’nin yani bu terör örgütünün siyasi ayağını bulamadı. Yani bunun Devlet Bahçeli’nin deyimiyle, Anadolu’da boyacıdan, badanacıdan oluşan bir örgüt var da Ankara’da bir siyasi başı yok mu? Bunun mutlaka ortaya çıkartılması lazım. Yöntemleri vardır. Ben en kolay yöntemi söyleyeyim. Hepimiz Türkiye’de bir Bylock listesi olduğunu biliyoruz. Bu Bylock listesinin tamamı hiçbir zaman açıklanmadı. Bylock kullandığı iddiasıyla soruşturma ve kovuşturmaya uğrayan insanlar, bu listedekilerden bazılar. Bu listeyi lütfen hemen açıklayınız. Bu listede kimler var da Bylock soruşturmasından, kovuşturmasından geçmemiş bir görelim. Ben eminim ki bu açıklama, bize FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda gerekli bilgiyi verecektir. Elbette bununla hukuk içerisinde kalarak mücadele etmek gerekir. Sonuna kadar mücadele etmek gerekir.

“DARBE GİRİŞİMİNİN EN BAŞINDA YER ALAN VE HULUSİ AKAR’I DERDEST EDEN GENERAL MEHMET DİŞLİ’NİN KARDEŞİ ŞABAN DİŞLİ, BU İRTİBAT VE İLTİSAK KAVRAMINA NASIL GİRMİYOR DA HOLLANDA’YA BÜYÜKELÇİ OLARAK ATANIYOR”

Şimdi 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL ile bir OHAL rejimi altında memleket yönetilmeye başlandı. Evrensel hukukla hiç alakası olmayan irtibat, iltisak kavramları üzerinden Türkiye’de 10 binlerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Bir kısmı hüküm yedi bir kısmı beraat etti. Peki bu irtibat ve iltisak kavramı, örneğin eniştesi, kocası, dedesi bu örgütün içinde diye bir kamu çalışanını irtibat ve iltisak nedeniyle sorgusuz sualsiz, savunmasını almadan kamudan ihraç ediyorsunuz. O halde bu darbe girişiminin en başında yer alan ve Hulusi Akar’ı derdest eden General Mehmet Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli, bu irtibat ve iltisak kavramına nasıl girmiyor da Hollanda’ya büyükelçi olarak atanıyor ve dört yıl bu görevi yapıyor? Eğer siz, bir hukuki kavram çıkartıyorsanız, bu kavram objektiflik ilkesi çerçevesinde istisnasız herkes için geçerli olmalıdır.

“MÜCADELE DİBİNE KADAR YAPILMALIDIR. AMA BU MÜCADELE EVRENSEL HUKUK İLKELERİNE UYARLI BİR ŞEKİLDE YAPILMALIDIR”

Şunu da ifade edelim ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çok sayıda kararı var. Dosyasında hiçbir belge olmamasına rağmen gözaltına alınan insanlardan dolayı AİHM, Türkiye’yi 100 binlerce euroluk tazminata mahkum etti. Bir kere daha söylüyorum. Mücadele dibine kadar yapılmalıdır. Ama bu mücadele evrensel hukuk ilkelerine uyarlı bir şekilde yapılmalıdır.

“HERHANGİ BİR OLAYA KARIŞMAYAN, HERHANGİ BİR ŞEKİLDE ŞİDDET KULLANMAYAN, BUNLARIN İÇİNDE OLMAYAN YÜZLERCE, BİNLERCE GENCECİK ÇOCUK, ÇOK CİDDİ SORUNLARLA BAŞ BAŞADIR”

Bir başka kanayan yara, Kara Harp Okulu öğrencileri… Askerler… Bunlar emir kulları, hiçbir şeyden haberi olmayan insanlar. Ordunun kuralları var. Bunlar bir yerlere sürülmüşler, bir yerlerde mevzi aldırılmışlar. Herhangi bir olaya karışmayan, herhangi bir şekilde şiddet kullanmayan, bunların içinde olmayan yüzlerce, binlerce gencecik çocuk, çok ciddi sorunlarla baş başadır. Buna yönelik de kamu vicdanını yaralayan faaliyetlerin bir an evvel sonlandırılması ve adaletin tecellisinin sağlanması önem kazanmaktadır.

“TÜRKİYE’DE TARİKAT, SİYASET, TİCARET, MEDYA İLİŞKİLERİNİN GEÇMİŞTE NASIL YÜRÜDÜYSE BUGÜN DE AYNI ŞEKİLDE YÜRÜDÜĞÜNÜ GÖRMEK HEPİMİZ İÇİN ÜZÜNTÜ VERİCİDİR”

15 Temmuz darbe girişimine yönelik ciddi bir komisyon faaliyetini yürüttük ve 15 Temmuz’un şifrelerini çözdük. Bu yeter mi? Yetmez. Ders çıkartmamız gerekir. Yani Türkiye’de tarikat, siyaset, ticaret, medya ilişkilerinin geçmişte nasıl yürüdüyse bugün de aynı şekilde yürüdüğünü görmek hepimiz için üzüntü vericidir. Ben bu Gazi Meclis’in kürsülerinden rahmetli Kamer Genç’in ‘Bu tarikatı, bu cemaati böyle büyütüyorsunuz başınıza bela olacak bak buradan söylüyorum’ dediği sözleri dün gibi hatırlıyorum ve kürsüye yapılan saldırıları da biliyorum. O kürsüye saldıranlar sonradan çok ciddi anti-FETÖ’cü oldular. Peki Kamer Genç haksızdı diyebilen var mı? Hiç kimse söyleyemiyor. Peki bugün farklı manzaralar görüyor muyuz? Bugün de tarikatlar, siyasetin, ticaretin, medyanın tam göbeğinde mi? Bugün çeşitli bakanlıkları ele geçirdiği iddia edilen tarikatlar yok mu? Jandarma’yı ele geçirdiği iddia edilen tarikatlar yok mu? Holdingleşen, ticaret içerisinde inanılmaz paralara kazanan o tarikat mensuplarının liyakate aykırı olarak yükseldiği hatta kamuda yükselebilmek için o tarikata üye olmak gerektiği ortam size geçmişi hatırlatmıyor mu? Buradan ifade ediyoruz. Geçmişte ne yaşandıysa yeniden aynısı yaşanmaktadır. Türkiye bir kez daha bu sürece doğru sürüklenmektedir.

“GAFFAR OKKAN’I KATLEDENLER VE ONLARIN SİYASİ TEMSİLCİLERİ BUGÜN SİYASETİN GÖBEĞİNDE YER ALIYORLAR”

Gaffar Okkan ve şehit edilen beş polis memurumuzu rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Gaffar Okkan Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı, memleketi birleştirmeye, bütünleştirmeye yönelik kolluk faaliyeti gösteren ve bu faaliyetleri nedeniyle birilerini rahatsız eden çok önemli bir polis amiriydi. Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı katledenler ve onların siyasi temsilcileri bugün siyasetin göbeğinde yer alıyorlar. Onları siyasete taşıyanların Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceğinin kurucuları olmaları da elbette beklenemez. Günlük küçük çıkarlarınız için Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmayınız. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliğini koruyan, yemin ettiğiniz Anayasa’ya bağlı bir gelişim göstermesi konusunda yemininize sadık kalınız. Siz buna sadık kalmazsanız Türkiye Cumhuriyeti’ni anayasal ilkeleri doğrultusunda Atatürk’ün çizgisinde korumaya kararlı olan CHP’nin karşınızda olacağını da her zaman bilin.”

Gündem'den Öne Çıkan Haberler